Charlie Hebdo davası ve dini değerleri aşağılama

Davanın ilk duruşması 09/07/2015 tarihinde İstanbul Çağlayan Şehit Savcı Mehmet Selim Kiraz adliyesinde yapılmıştı. İlk duruşmaya Ceyda Karan Ve Hikmet Çetinkaya mazeret bildirdikleri için katılmadılar bu nedenle Mahkeme huzurunda henüz ifade vermemişlerdi. Sadece, Savcılık soruşturması aşamasında verdikleri savunmalar bulunmaktadır ki, bu savunmalarında genel olarak yayınlanan karikatürlerin basın ve ifade özgürlüğü sınırlarında olduklarından bahisle suç işlediklerini kabul etmemişlerdi. Duruşma 12.10.2015 günü saat 10:30'a ertelenmişti.

Bu dava özelinde, Basın yayın özgürlüğü ve sınırları konusu tekrar tartışmaya açılmış oldu.

Temel insan hakları metinlerde bir taraftan ifade özgürlüğü koruma altına alınırken diğer yandan da, din ve vicdan hürriyetinin sağlanmasının amaçlandığı görülmektedir.

Din ve vicdan olgusunun insan hayatındaki yeri gözetildiğinde, din ve dince kutsal sayılan değerlerin korunmasında bireysel ve toplumsal yarar bulunduğu muhakkaktır. 

Hiç kimse bir başkasının dinini, inancını beğenmek veya kabul etmek zorunda olmamakla birlikte, hiç kimsenin de başkalarının dinini, inancını tahkir etmek ve aşağılamak gibi bir hakkı da bulunmamaktadır.

Dini değerleri alenen aşağılama fiilinin ceza hukuku yaptırımıyla engellenmek istenmesindeki temel amaç, toplumsal hayatın huzur ve barış içinde sürdürülmesinin sağlanmasına verilen önemdir. 

“Aşağılama”, “değerinden düşük göstermek, küçültücü davranışlarda bulunmak, hor görmek” anlamındadır. Bu itibarla, dini değerleri küçülten, düşük gösteren, hor, basit, sıradan gören söz ve/veya davranışlar anılan suçu oluşturmaya yeterlidir. 

Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama fiilinin “kamu barışını bozmaya elverişli” düzeyde bulunması gereklidir. Bu anlamda, düzenlenen suç “tehlike suçu” niteliğinde olup, suçun oluşması için kamu düzeninin bozulmuş olması aranmamakta, fiilin salt kamu barışını bozmaya “elverişli” olması yeterli görülmektedir. 

Dini değerleri alenen aşağılama suçunun mağduru toplumu oluşturan bireylerin tamamıdır. Diğer taraftan, anılan suçun takibi re’sen yapılmakta olup, bu suçun takibi şikayete bağlı değildir.
    

İslam dinince ve Müslümanlarca kutsal kabul edilen değerler ile alay edici ve dini değerleri aşağılayıcı, hor ve küçük görücü bir dil ve anlatımla kaleme alınan haber ve/veya yorumlar bu suçu oluşturur. 


Ceyda Karan ve Hikmet Çetinkaya’nın ‘’Dünyada milyonlarca Müslüman’ı ayağa kaldıran, kitlesel eylemlere sebep veren Müslümanların kendi canlarından, ana babalarından çocuklarından daha çok sevdikleri Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed (S.A.V) hakaret edici bir şekilde tasvir eden bu karikatürleri hangi amaçla yayınladıkları gerçekten de herkes tarafından merak edilen bir durumdur.

Umuyoruz ki, bu dava İslami ya da değil tüm inanç ve düşünce sahibi insanların kutsal değerlerine, düşüncelerine hakaret etmenin bir basın özgürlüğü bir fikir özgürlüğü olmayacağının, basın ve fikir özgürlüğünün ülkemizde sınırlarının da açıkça ortaya konacağı bir dava olacaktır.
OGÜNhaber