Amerika'nın ülkemize Yunanistan üzerinden kurduğu oyun tutmaz! Bu millet buna izin vermez!..

Yunanistan ülkemize kafa tutuyor,
Yahut da, tuttuğunu sanıyor…
Peki Yunan hükümeti/devleti bu cesareti nereden alıyor?
Veya yürek mi yuttu da böyle dikleniyor?
Tabi ki bir yerlerin tahrikiyle ve bazı ülkelerin fişfiklemesiyle gazlanıyor.
Yoksa, Yunanistan'ın kendi başına buna cüret edemeyeceğini bilecek kadarcık da olsa aklı selime sahip olduğunu biliyorum.

Peki arkasındaki kim?
Tabi ki Amerika…

Fakat Türkiye'yi direk karşısına alamadığı ve husumetini kusamadığı için mücavir ülkeler ve ekonomi/finans/silah sanayi gibi farklı enstrümanlar üzerinden nefret yansıtmasına yöneliyor.
Mesela Güney Kıbrıs Rum Cumhuriyetine uyguladığı silah ambargosunu bir yıl süreyle kaldırdı,
Keza, Türkiye'nin sinir uçları mesabesinde olan Ege adaları Amerika'nın verdiği silah ve mühimmatlarla donatılıyor.
Bu ne demektir?
Dolaylı olarak hasmane bir tutumdur ve cephe almaktır.

Peki bunları yaparken Amerika'nın gözden kaçırdığı bazı gerçekler yok mu?
Bence var,
Hatta kesinlikle var.
Bir şekilde Suriye'yi karıştırdı ve şu anki durum malum.
Keza Irak'ı/Mısır'ı/Afganistan'ı…
Son olarak da hepinizin bildiği gibi Ukrayna-Rusya çatışması…
Planını gerçekleştirdi ve istediği kronik karışıklık/kaos ortamını oluşturdu…
Ama Amerika bilmelidir ki; Türkiye ne Irak'tır, ne Suriye ve ne de Ukrayna…
Yunanistan Türkiye için bir Ukrayna olamaz,
Yani Ukrayna üzerinden Rusya için hazırlanan ve şuanda Rusya'ya ciddi sıkıntılar veren durum, Yunanistan üzerinden Türkiye'ye yaşatılamaz.
Yunanistan'ın cirmi-cismi-cesareti buna yetmez!

Dost düşman herkes bilmelidir ki;
Türkiye'nin bir bam teli/kırılma noktası vardır.
Sabreder/dayanır/durur ama o nokta geldiğindeyse; "ölümse ölüm/ölümden öte köy yoktur ve nerede kalmıştık" diyerek bodoslama dalar!

Çok değil/birazcık geriye gidersek; 1974 Kıbrıs Çıkartması öncesi ve sonrası da uyguladığı ambargonun Türkiye açısından bir şey ifade etmeyip, yolundan döndürmediğini Amerika ve kimi Avrupa ülkelerine hatırlatmak isterim.

Biraz tarih okusalar/geçmişe baksalar,
(Ki, Türkiye ve Ortadoğu'ya dair ciddi tarih bilgisi ve tarihsel müktesebatları olduğunu biliyorum.)
Türkiye'nin/Türklerin her şeyi bir kenara koyarak nasıl bir müdafaa ve mücadele ettiğini,
Bitti denirken, nasıl kendini küllerinden yeniden var ettiğini çok net görürler.
Kaldı ki, cümle alem bunu bilir ve biliyor!

Eğer ki ve galiba şuanda Türkiye'nin yaşamakta olduğu bazı ekonomik sorunlar ve iktidar-muhalefet ayrışması nedeniyle böylesi bir yöneteme tevessül ederek, Yunanistan kışkırtmacılığıyla sonuç alacaklarını sanıyorlarsa, bu onlar için tarihi bir yanılgıdan öteye geçmez ve geçemez!

Halbuki Türkler öyle bir millettir ki; kendi içlerinde birbirini yeseler bile, hariçten bir saldırı gelince; tüm dahili ihtilafları unutup varoluş mücadelesinde odaklanırlar.

Bu nedenle de,
Başta 35 yılı aşkın senato üyeliği yapmış ve bu süreçte ülkemize kararlı ve organize bir düşmanlık beslemiş Biden olmak üzere; ABD yönetiminde, Türkiye husumeti üzerinden itibar arayanları uyarıyorum.

Biraz basiret lütfen,
Biraz aklı selim…

Evet, belki Türkiye oyun kurucu değildir ama emin olunsun ki; kurulan tuzakları/oyunları/yapılan hesapları bozmakta çok mahirdir ve hele de, istiklal ve istikbal gündeme geldiğinde; işte o zaman, uyuyan devin uyanışı filmini gösterime sokmuş olursunuz!

Erdoğan üzerinden Türkiye'ye saldırırken, Yunanistan ve diğer husumet enstrümanlarını kullanarak galebe çalacağınızı düşünmeyin!
Çünkü bu ülke, "mevzubahis vatan ise gerisi teferruat" felsefesini, en kötü görünen anlarında bile capcanlı hissedenlerin ülkesidir!

Bu anlamda,
İçeride Erdoğan'a en çok karşı çıkan/muhalefet edenler bile, harice karşı sırt sırta vermekten asla imtina etmezler!

Düne kadar Amerika odaklı küresel dizaynı/Yeni Düzeni/Amerikan gücünü ve doların küresel hakimiyetini yazdığımı söyleyip, "ne oldu da şimdi böyle söylüyorsun" diyenler olabilir.

Arkadaşlar,
Ben, bugüne kadar realiteyi yazdım,
Ve, idealite ile realite farklıdır; karıştırmamak lazım dedim.
Amerikan gücüne işaret ettim ama bu gücü asla olumlamadım ve haklıdır demedim.

Çok açık ve net söyleyeyim ki;
Bana göre Ukrayna'ya saldıran Rusya ile Rusya'yı Ukrayna'ya saldırtan Amerika aynıdır.
Bana göre küresel adaletsizlik/haksızlık ve hatta zalimlikte Rusya'nın/Çin'in/İngiltere'nin/Amerika'nın birbirinden farkı yoktur!

Türkiye ve Türk insanı olarak bizim en büyük sorunsalımız nedir biliyor musunuz;
Realiteyi objektif şekilde dile getirmekle, tarafgirliği birbirine karıştırıyor olmamızdır.

Bir futbol maçı düşünün,
İki takımdan birini tutuyorsun diyelim.
Ve dolayısıyla onun galip gelmesini istersin.
Ama rakip takım daha iyi oynuyor ve galip gelmesi daha muhtemel.
İzleyenlerden birisi, "rakip takım galibiyete daha yakın ve galiba kazanacak" dediğinde; hemen, "sen rakibi mi destekliyorsun" diye kızgın/fevri ve akıldan uzak bir yaklaşım sergileriz ya; Amerika realitesi konusunda tespitte bulunan birine de "Sen Amerikancısın/Amerika'yı tutuyorsun" gibi laf etmek, emin olun aynı akla ziyan ve aykırı bir tutumdur.

Sonuç:
Doğru bakmak/gerçekçi görmek/sağlıklı tespit ve reel analizde bulunmak bize kazandırır,
Ama ideolojik değerlendirmek ve gerçeklikten kopuk analiz yapmak, bizi sadece fantastik yapar.
Amacımız sonuç almaksa,
Ve, somut edinimler elde etmekse, realiteyi tam-tekmil görmeli/kendi gücünü doğru tespitlemeli ve gerçek bir "kazan-kazan" yaklaşımını prensip haline getirmeliyiz.

Arkadaşlar,
Hadi gelin, hep beraber günler-geceler boyunca, yatıp-kalkıp Amerika'ya/Avrupa'ya sövelim,
Eğer bir faydası olacaksa; size söz veriyorum en çok söven de ben olacağım.
Allah aşkına sonuç ne olacak,
Hadi söyleyin bana…

Yunanistan üzerinden, Amerikan kışkırtmacılığını da bu realiteyle ele aldım.
Amerika'nın tüm gücüne/Küresel jandarmalığına ve hatta pek çok bölgede gücünü kancıl ve zalimce terörizasyon üzerinden konsolide etme pratiğine rağmen Amerika'nın, ülkemize dair Yunanistan eliyle kurduğu oyunun akim kalacağını/sonuç alınmayacağını ve hatta son tahlilde elinde patlayacağını da Türkiye ve Türklerin tarihsel realitesini nazarı dikkate alarak yaptım.
Hamaset yapmadım/maceraperestlik etmedim ve nostaljik fantezi içinde olmadım.
Kim ne derse desin, isterlerse sürekli eleştirsin; zaten olamam!

Son tahlilde;
Anadolu insanının "azdan az çoktan çok gider" yaklaşımının hiçbir zaman sönmeyeceğini/söndürülemeyeceğini ve hatta Türk halkının dejenere olduğu düşünülen devirlerde bile özgürlük ve bağımsızlık söz konusu oldu mu; aslına rücü edip, kükrediğini bir kez daha hatırlatmış oldum.

Ütopik iyimserlere ve eylemselliği sıfır ama söylemde dünyayı fethe çıkan fantastik Türkiyecilik yapanlara bir hatırlatma;
Düşmanı yenmek için iyi tanımak, avcunun içi gibi bilmek gerekir.
Düşmanı bilmek ise ona muhabbet beslemek ve düşmancı olmak demek değildir.

Sun Tzu der ki:
—Kendinizi bilip, düşmanı bilmiyorsanız, kazanacağınız her zafere karşın yenilgiyle de tanışabilirsiniz.
Ne kendinizi ne de düşmanı biliyorsanız, sizin için gireceğiniz her savaşta yenilgi kaçınılmazdır…
—Başkasını ve kendini bilirsen, yüz kere savaşsan tehlikeye düşmezsin,
Başkasını bilmeyip kendini bilirsen bir kazanır bir kaybedersin,
Ne kendini ne de başkasını bilmezsen, her savaşta tehlikedesin…



Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
OGÜNhaber