Beka sorunu olabilecek sorunlarımız var mıdır?..

Mayıs seçimleri sonrası kurulan 67. Hükümete dair daha umutlu olduğumu muhtelif yazılarımda dile getirdim.
Her ne kadar ekonomik sorunların çözümünü öne çıkartarak söylemiş olsam da daha farklı konulara eğilinmesi açısından da çok değerli bulduğumu söylemeliyim.
Buna rağmen, birkaç sorunu önem ve aciliyetine binaen burada bir kez daha parmak basmak/hatırlatmak ve uyarmak istiyorum.

Nedir bunlar?
—İstanbul depremi ve alınması gereken önlemler,
—Sığınmacı sorunu,
—Dış politika başlıklı Afrika'da ortaya çıkacak muhtemel karışıklıklar ve Avrupa'da yaşanacak istikrarsızlık…

Arkadaşlar,
Ekonomik durum ve gidişatımız pek iç açıcı değil. Kaldı ki küresel ekonomi de zaten aynı minvalde…
Düşünün; Almanya ekonomisi bile arıza veriyor ve Bild gazetesi Alman Cumhurbaşkanına açık mektup yazarak konuyu gündeme getiriyor.
Ama ekonomi bir şekilde düzelir/ekonomik sorunlar er veya geç hal yoluna koyulur. Bir sene olmaz iki senede, daha olmadı üç senede yoluna girer.
Fakat olası bir İstanbul depremi ve hele de hazırlıksız yakalanılan bir deprem Türkiye'nin felaketi olur.
Beka sorunu diyoruz ya zaman zaman; işte asıl beka sorunu bu deprem olur!
Hazırlanıyor muyuz?
Evet.
Hükümet gerekli adımları atıyor mu?
Elinden geldiğince…
Ama yeterli mi?
Değil.
Çünkü zamanını bilemediğimiz ama her an gelebilirliği çok muhtemel olan bir tehlikeyle karşı karşıyayız.
Bu yüzden tüm kurum ve kuruluşların, hemen ama hemen yapılması gerekenleri maksimum düzeyde yapması elzem bir hal almıştır.
Zerre zaman kaybına tahammül yoktur!

Sığınmacılara gelince;
Fransa'da yaşananları gördük.
Ki yaşananlar, sorunun sadece güvenlik boyutuna dair kısmıydı.
Türkiye açısından daha derin ve kalıcılaşan hayati boyutu demografik yapıda başlayacak/başlayan değişikliktir!
Ve ne yazık ki, şiddetle o noktaya doğru ilerliyoruz!
Bu da beka sorunu mu?
Kesinlikle evet…
Diplomatik gelişmeler içerikli Afrika'da muhtemel yaşanacak sorunlar ise sığınmacı sorununu da tetikleyecek/gelişmekte olan ekonomi niteliğinde olan ülkemizi doğrudan etkileyecek/ küresel ekonomi ve siyaseti kökünden değiştirecek gelişmelerdir.
Dolaylı olarak da olsa, bu da bir beka sorunu demektir.

Sonuç:
Bunları neden yazdım?
Depremi en acı şekilde yaşadık ama ne yazık ve garip ki, normalleştirmeye de başladık maalesef.
Ne zamana kadar?
Yeni ve beter bir deprem yaşayana kadar!
Keza sığınmacı sorunu da öyle.
Kalıcılaşınca rutinleştirmeye/önemsizleştirmeye ve çözümsellikten uzaklaşmaya başladık.
Bu sorun depremden daha tehlikeli bir hüviyete bürünmeye başladı.
Çünkü dip dalga şeklinde ve her geçen gün artan risklerle aşılmaz bir noktaya doğru hızla ilerliyor.
Açıkçası Necip Fazıl'ın "öz yurdunda garipsin öz vatanında parya" mısrasını aklıma getirmeden edemiyorum!

Tüm bu nedenlerle, özellikle "deprem ve sığınmacı" konusunu sık sık hatırlatmaya devam edeceğim.

Bunlar unutulamaz/unutulmamalı/önemsizleşmemeli ve hele de asla sıradanlaştırılmamalıdır!



Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
OGÜNhaber