Biden'ın sağlığı kötü ama Amerikan Devlet Sistemi tıkır tıkır işliyor! Neden ve nasıl oluyor?

Avrupa'nın lokomotifi,
Dünyanın sanayi devi,
Otomotiv/otomobil sektörünün lider ülkesi Almanya…
Hatırlayın,
2005'den 2021'e kadar/15 yıl boyunca bu ülkeyi Merkel yönetti.
Son yıllarında sağlık sorunları ortaya çıkmış,
Ve sık sık nükseder haldeydi; kimi toplantılarda veya medyaya açık ortamlarda elleri titrerdi…
Fakat kimse kalkıp da; Almanya zorda/lideri hasta/işi kesat demez,
Alman ekonomisi bir anda bozulacak diye beklenmez,
Ve en önemlisi; Alman halkı/Alman medyası/Alman muhalefet partileri bu durumu köpürtüp köpürtüp gündeme getirmez, hatta önemsemezdi bile…
Keza bu durum Almanya'nın kamusal yapısına/kamu yönetimine halel bile getirmezdi…
Neden?
Çünkü hemen her gelişmiş ülkede görülen birkaç ufak tefek aksamanın dışında, ekonomik/siyasi/bürokratik/diplomatik işleyiş tıkır tıkır devam ederdi.
Çünkü İkinci Dünya Savaşı'nın en büyük mağlubu ve mağduru olan Almanya'da kurumsal devlet yapısı vardı.
Alman halkı işinde-gücündeydi ve laf yerine iş üretir/suni gündem yerine herkes kendi gündemiyle meşgul olurdu ve hala da öyle…
 
İngiltere,
Kraliçe'yi bilirsiniz,
Bırakın İngiltere'yi; 75 yıl boyunca adeta dünyayı yönetti.
O da, son yıllarında ve doğal olarak yaşının da ilerlemesiyle hastalık semptomları göstermeye başladı.
Ama hiçbir İngiliz "eyvah eyvah… Öldük/bittik/Kraliçe hasta ve İngiltere devleti tehlikede…" gibi laflar etmedi/etmezdi.
İngiliz ekonomisi de öyle…
İngiltere'nin küresel siyasal hükümranlığı da hakeza…
Neden?
Çünkü İngiliz devlet sistemi kurumsaldı,
İngiliz halkı işinde gücündeydi ve sadece kendi işiyle iştigal halindeydi.
 
Son bir örnek; Amerika…
Başkan Biden,
Yaşı ve sağlık sorunları nedeniyle ne zaman ve nasıl bir sürprizi yaşatacağı belli olmuyor.
Konuşurken teklemesi mi dersiniz,
Tersine yürümesi mi dersiniz,
Bisikletten düşmesi mi dersiniz,
En son da birkaç gün önce yapılan bir törende yere kapaklanması mı dersiniz; o kadar çok şey yaşandı ve yaşatıyor ki…
Ama sırf bu yüzden Amerikan ekonomisi tehlike atlatmıyor,
Borsaları çökmüyor,
Paraları değer kaybetmiyor,
Amerika'nın küresel etkileri bir anda azalmıyor,
Ve en önemlisi, Amerikalılar kronik bir kaygıyla "vah halimize vah… Koskoca Amerika böyle bir liderlikle mi yönetilecek…" gibi laflar etmiyor.
Neden?
Çünkü Amerika'da kurumsal bir devlet yönetimi var.
Kurumlar tıkır tıkır işlemekte,
Herkes ne yapacağını/yapmayacağının bilincinde,
Ve bunu bilen Amerikan halkı da sadece işinde gücünde/kendi gündeminde ve devletine güvenmekte…
 
Bakınız liderine değil; devletine güvenmekte diyorum…
Çünkü bu ülkelerin halkları bilir ki; kurulan kamu yönetimi çarkı büyük bir objektivite/tarafsızlık ve kişilerden bağımsız bir sistematikle oluşturulmuş…
Liderler sadece bir orkestra şefi,
Orkestranın diğer unsurları ise şef olsa da olmasa da ne yapacağını/yapmayacağını iyi bilen/devletin menfaatleri için boşluğa düşmeyen ve sadece işini yapan kişilerden müteşekkil…
Yöneticilerin de halkın da, temel bilinç ve motivasyon vasıtası şu; işini en iyi yapan, devletini en çok seven/koruyan ve ülkesine en sadık olandır.
Yani, "çok iş az laf"
 
Gel gelelim bize ve bizim gibi ülkelere…
Üçüncü dünya refleksi!
Türkiye/Rusya/Pakistan/Malezya/Hindistan ve hatta Çin gibi ülkelerde liderlerin sağlığı ve sağlıklarıyla ilgili görülen minik bir aksaklık hemen ana gündem…
En tepeden en alta kadar herkesin konuştuğu tek şey bu konu olup çıkıveriyor.
Ekonomi de etkileniyor,
Siyasal yapı da,
Muhalefetin tepkisi de,
Diplomatik ilişkiler de…
Neden?
Çünkü sağlıklı işleyen bir devlet sistematiği/kamusal işleyiş yok.
Çünkü ya kurumsal devlet yapısı yok veya varsa da, kurumsallıktan uzaklaştırılmış!
 
Arkadaşlar,
Bu bir kısır döngüdür.
Liderin sağlığını konuşmak/her türlü işleyişi onunla özdeştirmek/tepeden tırnağa her şeyi ona odaklamak sağlıklı bir refleks değildir.
Sürekli bunu konuşarak ve bu konuyu ana gündem yaparak aslında ne yapıyoruz biliyor musunuz;
Liderin sağlığı bazı parametreleri etkilemeyecek bile olsa; bu durumu sürekli gündemde tutmak ve konuşmakla her şeyin karışmasına/her şeyin kötüleşmeye başlamasına ve her şeyin algısal bir tepkisellikle hastalanmasına yol açıyoruz demektir!
Yani kendi elimizle kendi gözümüzü oyuyoruz demektir!
Halbuki yapmamız gereken tek şey işimizde gücümüzde olmak ve kendi gündemlerimizle iştigal etmektir.
Bürokratından sanayicisine,
Esnafından iş insanlarına kadar herkesin yapması gereken tek şey; kamusal kurumsallaşmaya saygı göstermek ve işine odaklanmaktır.
Nasıl mı olacak?
Yukarıda örneklerini verdiğim ülkelere bakın, yeterli…
 
Bugün yeni kabine açıklanacak…
Bu köşede bugüne kadar kurulan ve revize edilen Erdoğan hükümetleriyle ilgili pek çok yorumlar yaptım.
İsabet eden de oldu etmeyen de…
Ama bu defa siyasal finallemesini yaşayan Erdoğan'ın çok daha titiz/çok daha itinalı ve çok daha görevlerin gereğine göre isim seçeceği kanaatindeyim.
Ekonomik/hukuksal/sosyolojik/diplomatik bazlı yaşanan sıkıntıların izalesi ve Türkiye'nin daha iyiye gidebilmesi için daha layık ve daha ehil isimlerin işbaşına getirileceği inancındayım.
Sadece gözlem ve okumalarım mı böyle?
Değil; aldığım bazı duyumlar da buna işaret ediyor.
Hatta özellikle yaşanan ekonomik kriz ve halka yansıyan sıkıntıların da bir an evvel sonlandırılması için uluslararası istişareleri de öne çıkartan tercihler yapacağına dair ciddi sinyaller görüyor ve işitiyorum.
Az kaldı,
Yaşayıp göreceğiz,
Şimdiden hayırlı ve hayırlısı olsun!...



Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
OGÜNhaber