Çipras: "En güzel deniz henüz gidilmemiş olandır…"

Aleksis Çipras…
Kravat sevmeyen ve pek takmayan bir siyasetçi…
Hatta genel itibarla bilindik siyasal kalıp ve ritüelleri pek takmayan bir siyasetçi…
Ne de olsa eski komünist ya…
Aslen Kırklareli/Babaeski'den göç etmiş bir Rum ailenin torunu.
İnşaat Mühendisi…
Henüz 49 yaşında…
Kim bu adam?
Hani şu komşumuz Yunanistan var ya; oradaki SYRIZA Koalisyonu lideri…
Daha doğrusu lideri idi…
Çünkü istifa etti…
Neden?
25 Haziran'da,
Yani bizim seçimlerden yaklaşık bir ay sonra Yunanistan'da yapılan seçimlerde partisi oy kaybettiği/kazanamadığı için istifa etti.
 
Peki, bu adamın siyasi serüveni neydi ve nasıl bu günlere geldi?
Daha 34 yaşında parti başkanı oldu ve bir yıl sonra SYRIZA Koalisyonu liderliğine seçildi.
O anda SRİZA Koalisyonu'nun oy oranı sadece yüzde 4,60 idi.
Haziran 2012'de,
Yani liderliğe gelmesinden henüz 3 yıl sonra SYRIZA'nın oyunu yüzde 27'ye yükseltti ve ikinci parti yaptı.
Çipras liderliğindeki SYRIZA, Ağustos-2015 seçimlerinde rekor seviyeye ulaştı ve oy oranını yüzde 35'e ulaştırarak birinci parti oldu.
Tabi Çipras da Başbakan…
2015-2019 yılları arası yönetimde kaldı.
 
Bu noktada, Türk siyasetinden hareketle şunu diyebilirsiniz;
"Ama olmaz ki! Henüz çok genç ve başarılı bir geçmişi var! Neden istifa etti ki!.." 
Ama öyle değil işte…
Neden istifa ettiğini gelin kendi ağzından dinleyelim;
"Yenilenecek olan SYRIZA liderliği seçiminde aday olmayacağım.
Halkın sorunlarını daha iyi anlayacak yeni bir SYRIZA'nın kurulması için elimden gelen bütün gayreti göstereceğim.
Yeni bir SYRIZA yaratmak önceliğimizdir. 
Yeniden yapılanmaya ilişkin inancımı, eylemlerimle desteklemeden sadece sözle ifade etmem iki yüzlülük olurdu.
Yeni bir döngü başlatmanın zamanı geldi. 
Olumsuz seçim sonucu bu döngünün başlangıcı olmalı ve olacak!"
Ve son sözünü Nazım Hikmet'ten alıntıyla söylüyor;
"En güzel deniz henüz gidilmemiş olandır…"
 
Dikkatle bakmanızı öneririm,
Adam seçimin üzerinden bir hafta bile geçmeden istifa kararını açıklıyor ve "ama-fakat-lakin" demeden "başarısız oldum/istifa ediyorum" diyebiliyor.
 
Türkiye'ye bakarsak;
Seçimin üzerinden tam bir ay geçti.
Altı tane başarısız/yenilmiş parti var ve liderlerinin istifa gibi bir niyeti hiç yok!
Hatta istifayı ağzına alan yok!
Hatta bırakın istifayı; "yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer!" diye nara atacaklar neredeyse!..
Değişim diyorlar ama aslında sadece kendi istedikleri gibi değişimsiz değişim demekteler!
 
Çipras'ın yaptığı gibi ve hazımlı bir şekilde, değişimi kendimden başlatıyorum demek yerine; "değişim olacaksa onu da ben yaparım" dercesine, …mış gibi yaparak; değişmiş görüntülü bir aldatma peşindeler!
Hatta çok değişim demekle değişim olmuyor ve olmadı diyenlere, "liderlik altın tabakta sunulmaz" diyerek gözdağı veriyorlar!
Hatta ve hatta daha ileri gidip; muhtemel rakiplerini yıpratarak/öteleyerek/demagojik söylemlerle milletin önüne atmaktan hicap bile etmiyorlar!
Gel de şaşırma!
Bir, henüz 49 yaşındaki Çipras'ın tavrına bakın,
Bir de, ülkemizin yetmişlik liderlerinin defalarca yaşadıkları/yaşattıkları yenilgiye rağmen hala sürdürdükleri cansiperane koltuk mücadelesine!..
Biri, lafı çevirmiyor/ eveleyip gevelemiyor ve yenilginin sorumlusu benim diyebiliyor, 
Biri, sorumlu bulmak/sorumluluktan kaçmak ve hala koltukta kalmak için türlü tevir yöntemlere başvuruyor!
Aslında o kadar söylenecek çok söz var ki ama  söylemeyeceğim!
Daha fazla söylesem; sözlerime acırım!
 
Arkadaşlar,
Yıllardır siyasetin içindeyim
Hatta pek çok defalar yeni siyasal oluşumlarda arka planda oldukça belirleyici konumlarda yer aldım.
Ama aktif siyaseti/siyasi koltuklarda olmayı hiç düşünmedim!
Tüm bu tecrübelerim nedeniyle siyaset okumalarıma/tespitlerime ve deneyimlerime güvenirim.
Bu konuda mütevazi olamayacağım.
Ama 40 yılı aşkındır her aşamasını takip ettiğim Türk Siyasetinin en büyük handikapı bu konu maalesef!
Yani bırakmak gerektiğinde bırakamamak,
Koltuğa yapışıp kalmak ve adeta yılların itibar birikimini sıfırlamadan gitmemek…
Ne olurdu bizimkiler de Çipras gibi yapabilseydi,
Ne olurdu şu son seçimde birileri sorumlu benim diyebilseydi,
Mesela ne olurdu, Kılıçdaroğlu Namık Kemal'in bir şiirinden hareketle;
Çekildik izzet-i ikbal ile bab-ı siyasetten" deyip; yenilginin sorumluluğunu alsa ve istifa ediyorum deseydi!
Çok mu zordu yani!..



Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
OGÜNhaber