Fed; Dolar imparatorluğu!..

Dolar mı Amerika'yı yönetiyor yoksa Amerika mı dünyayı?..
Neden bu soruyla başladım, sizce?
Yine sorularla devam edeceğim…

Amerika dolar basabiliyor mu,
Ya da doların sahibi Amerika mı?..

Bir başka konu;
Fed denen bir kurum/kuruluş var,
Doların anası/babası/kaynağı/üreticisi/satıcısı/her türlü belirleyicisi…
Federal Reserve; güya Amerika Merkez Bankası.

Şimdi sorularımıza dönersek;
Amerika'nın dolar basma yetkisi yoktur.
Doları, Fed denen bu imparatorluk basar…
Amerika devletine de bedeli karşılığı verir.

O halde dünyayı yöneten Amerika mı yoksa Amerika'ya parasını veren Fed mi?..
Şunu herkes unutmasın ve bilsin ki; dünyayı yöneten dolardır/doların sahipleridir.
Dolayısıyla da, yönetenler Fed denen Merkez Bankası görünümlü kurum/kuruluşun sahipleridir.

Defalarca anlattım,
Onlarca kez yazdım,
Üstüne basa basa dikkat çektim; gelişmeleri ve gidişatı görmek için parayı takip edin,
Doların seyrine bakın ve göreceksiniz ki; Yeni bir Dünya Düzeni kuruluyor/yeni bir yüzyıl tasarlanıyor, diye…

Bu gerçeği görmezden gelmek güneşe gözünü kapatıp, gece oldurmaya çalışmak gibidir.

Para kimdeyse "Güç" ondadır,
Güçlü kim ise parayı belirleyen/basan ve yöneten odur…
Ve bunlar da "Akıl" sahipleridir.

İşte bu "Güç ve Akıl" bir araya gelmişse;
"Yok efendim, Çin yükselmiş,
Rusya güçlenmiş,
Şanghay Beşlisi'ymiş,
Asya Kaplanlarıymış.." ne ifade eder ki!..

Siz Çin ekonomisinin dümeninde Çin'liler mi var sanıyorsunuz,
Veya Çin Merkez Bankası'nı Çin devletinin mi kontrol ettiğini düşünüyorsunuz,
Yahut da, Rusya denen ülke ve Putin kişisi dolar ve doların babalarından bağımsız mı hareket ediyor?..

Geçin bunları, geçin…
Petrolü de belirleyen dolardır, Çin ekonomisini de Rusya'nın finansal yapısını da, Ortadoğu'nun yeraltı kaynaklarının istihsalini de…

Euro var,
Hani Avrupa Birliğince kullanılan ve Avrupa Merkez Bankasınca basılan para…
Bir de, dolar karşısında birazcık olsun etkinlik kazanmış birkaç ülke parası.

Sizce, bunlar kendiliğinden değerlenen ve bağımsızca oluşup/özgürce hareket eden paralar mı?..
Asla ve mümkün değil…

Bir firma ve marka düşünün,
Piyasanın en büyük aktörü,
Yani, diyelim ki; piyasanın % 60-70'lik kısmını elinde tutan güç…
Ama gözü hala geridekindedir,
Bunun için de geri kalan küçük tüketiciye dönük/keselerine uygun model ve marka üretirler…
Biz sanırız ki, o markalar "ana aktör"den bağımsızdır.
Ama, yok aslında biri birinden farkı…

Parada da, durum böyledir,
Kimi ülke paraları "Doların Efendileri" izin verdiği ölçüde rezerv para olabilir ve konvertibil hale gelebilir.
Yani uluslararası geçerlik kazanabilir…

"Vay efendim, doların sonu geliyormuş,
Çok az kalmış,
Yeni nesil paralar çıkacakmış,
Mesela Kripto Para bunun en büyük göstergesiymiş,
……….."

Evet, kripto para var mı, var…
Elektronik/sanal/dijital para var mı, var…
Adı dolar değil diye, siz bunların dolardan veya doların sahiplerinden bağımsız şekilde ortaya çıkan enstrümanlar olduğunu mu düşünüyorsunuz!..

Bakın; bu da hiç mümkün değil…
Bir "dolar gerçeği" var.
Görünürde "para" olan bu şeyin önemi, değerli bir para oluşundan ziyade arkasındaki güç ve akıldadır.
Güç ve Akıl da doların sahibi olanlardır.

Bu gerçeği görmeden, sadece görünenle amel etmeye ve harekete geçmeye kalkışırsanız; öyle bir duvara toslarsınız ki; aklınız şaşar…
Ülkenizdeki ekonomik dengeler karışır; ne yaparsanız yapın, ekonomik inişi durduramazsınız. Aldığınız her önlem çöküşü engelleyemez.
Küresel ölçekli borsalar da, bankalar da, altın-döviz kur ve oranları da doların sahiplerinden bağımsız hareket edemez.
Onlar istediği için inerler ve çıkarlar…

Almanya'ya bakın,
Avrupa Birliği'nin lokomotifi,
Avrupa'nın en büyüğü…
Peki, Almanya bu kadar nasıl büyüdü ve bu kadar belirleyici hale geldi?
Söyleyeyim size;
Doların, Avrupa'daki Amerika'sı olma görevi verildiği için,
Euro denen para birimini oluşturmak/kontrol etmek ve piyasa yelpazesini en geniş hale getirmek için…

Hal böyleyken, dünyayı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyini oluşturan beş ülkeden ibaret sanmak görüntüsel bir algı ve yanılsamadan başka bir şey değildir.
Gerçeğin kendisini görememektir.

Dünya dolardır, dolar dünyadır.
Dolar dünyadan büyüktür…
Dünya Bankası/IMF/Avrupa Birliği Merkez Bankası, doların alt kurum/kuruluşlarından başka bir şey değildir.
Birleşmiş Milletler ise doların sahiplerinin/Güç ve Aklın küresel adalet görüntü ve örüntüsünün sembolleşmiş halidir.

Söyleyebilir misiniz bana; Birleşmiş Milletler'den gerçek adaleti/Küresel onayı/tüm devletlerin tasvibini kazanmış bir kararın çıktığını…
Olmaz olamaz; Birleşmiş Milletler bile onlardan bağımsız bir karar alamaz ve alındığı da görülmemiştir.
"Ama şu karar vardı…" diye örnek göstermeye kalkmayın.
O kararı da, onlar istemiştir ve öyle alınmıştır.

Tablo bu, gerçek bu, gerçeklik bu…
Böyleyken, yel değirmenleriyle savaşmaya kalkan Don Kişot'laşmanın bir gereği yok.

"Ama bu sistem yanlış/adaletsiz ve sömürgeci…" diyerek, günlerce/haftalarca/aylarca hamaset ve tartışma yapabiliriz.
Yıllardır yaptık da ne oldu,
Ne değişti,
Doların etkinliği mi azaldı,
Yoksa dolar çaptan mı düştü…

1944'de Bretton Woods Para Antlaşması ile dolar karşılığında altın taahhüdü yapılmıştı.
1972 yılında ABD Başkanı Nixon, tek taraflı olarak bunu kaldırdı.
Daha doğrusu Doların Sahipleri böyle istedi ve Nixon da verilen görevi ifa etti.
Dolar kağıt paraya dönüştü.
Peki değeri düştü mü; ben görmedim; gören/bilen/söyleyecek sözü olan varsa öne çıksın…

Hanımlar/Beyler,
Amerikan Devleti, Fed'den aldığı dolar karşılığında yıllık olarak, yaklaşık 500-600 milyar dolar faiz ödüyor,
Kime?
Doların sahiplerine…

Bu yüzden de; Amerika Çin'e saldırıyor, İran'ı düşman belliyor, Rusya ile kavga eder gibi görünüyor ise; doların sahipleri böyle istediği içindir.
Bunlar istediği için Amerika dünyayı yönetiyor,
Yani, onlar öyle istediği için Amerika şöyle/böyle/öyle davranıyor, tavır alıyor, kavga ediyor, savaşıyor, karıştırıyor, yıkıyor, yapıyor, kuruyor, kurguluyor…

Zaman zaman kimi ülkeler çıkıyor, "Ben Çin'e yanaşıyorum/Rusya ile iş tutuyorum/Euro bölgesine sığınıyorum…" gibi gibi, dolarsızlaşmaya başladığını söylemeye kalkışıyor.

Tabi tabi, çok gidersin/anca gidersin,
Yahu sığındığın ve düşmanın düşmanı sandığın da, düşmanın adamı…
Nereye gidiyorsun ve nereye kadar kaçacaksın…

Saddam/Kaddafi/Hüsnü Mübarek/Zeynel Abidin bin Ali…
Otoriter liderlerdi ama yıllarca ayakta kaldılar,
Kimsenin kılı kıpırdamadı,
Katliam yaptılar/otoriteryen davrandılar/astılar-kestiler ve hep yönetimde kaldılar.
Ne zamana kadar?
Dolara kafa tutana veya Doların sahiplerinin işi bitene kadar…

Sonuç;
Akıllı/akılcı olacaksın,
Gerçeği göreceksin, gerçekliğin farkına varacaksın.
500 yıllık düzeni ve son 100 yılın en popüler para sistemini bir çırpıda bozamazsın.

Sevsen de sevmesen de,
Haklı görmesen de,
Haksızlık desen de,
Olmaz/olamaz/bu böyle gidemez desen de;
Oyunu kuralına göre oynayacaksın ve bu oyunun en büyük enstrümanının "Dolar" olduğunu göz ardı etmeyeceksin!..

Not olarak;
Ne Amerikancıyım, ne de dolarcı,
Ne Avrupa'cıyım, ne de Çin'ci,
Ne Amerika düşmanıyım, ne de Rusya…
Sadece gerçekçiyim; gerçek ve gerçekliğin farkında biriyim.

Oyunu gören/anlayan/okuyan ve oyunu kuralına göre oynamazsan, çıkacak sonucu öngören biriyim.

O yüzden de, benim neci/kimci olduğumu düşünmek ve konuşmak yerine, ne dediğime dikkat edilirse; çok daha faydalı olacak inancındayım…



Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.


OGÜNhaber