Kaos planı işliyor, Dünya düzeni tıkır tıkır değişiyor

Çok geriye gitmeye gerek yok…
Sadece son iki aya bakmak bile dünyanın yaşadığı çelişki/tutarsızlık ve akıl dışılığı çok net gösteriyor.
Misal:
Trump’ın/Amerika’nın, Rusya ve Ukrayna politikası…
Alın size Trump’tan birkaç cümle:
—Putin’le aramız çok iyi…
—Putin güvenimi sarstı ve beni kandırıyor…
—Ukrayna barış için fedakarlıkta bulunmalı…
—Zelenski gitmeli…
—Rusya, Ukrayna’nın tüm topraklarını geri vermeli…
—Putin’le anlaştık; bu anlaşma Zelenski’nin son şansı…
—Anlaşma yeniden gözden geçirilecek…

Geriye yaslanıp; kendi kendimize şunu soralım:
Acaba herkes normal de bir tek Trump mı anormal?
Veya dünyanın geri kalanı çok normal de bir tek Amerika mı anormal?
Gelin biraz da geri kalmış ülke halkları gibi maval okuyalım.
Nedir?
—Amerika zor durumda ve saçmalıyor.
—Amerika, yükselen Çin’e ve Amerika harici dünyaya karşı ne yapacağını bilemediği için hafta sekiz Cuma dokuz karar değiştirip duruyor.
—Aslında ne yapacaklarını kendileri de bilmiyor…

—Göreceksiniz; Amerika hakimiyeti yıkılacak ve ışık doğudan yükselecek…
Bu kadar hamaset yeterli bence…
Şimdi biraz da realiteyle yüzleşelim bakalım:
Amerikalılar, gerçekten ahmak olduğu için mi Trump gibi çelişik/dengesiz ve çapraşık birini seçti size?
Çok merak ediyorum;
Hem yukarıda sıraladığım fantastik cümlelere hem de olayı bu kadar basite indirgeyen son cümleye inanan var mı gerçekten?

Arkadaşlar!

Şuanda yaşanan “Kelebek Etkisi”ni minimize etmeyi hedefleyen bir “Kaos Dinamiğidir”…
Yani Yeni Dünya Düzeni Modellemesinde öngörülmezliği/kestirilemezliği ve plan sapmalarını minimize etme durumundan başka bir şey değildir.
Bu yüzden de, öncelikle öyle bir öngörülmezlik/bulanılık/dengesizlik/çelişki ve tutarsızlıklar manzumesi oluşturuluyor ki; yeni düzene dair bir sapma veya tutarsızlık ortaya çıksa bile kimsenin bunu farketmesi mümkün olmayacak. Çünkü olan her türlü marjinaliteyi sanki planlanan kaosun bir parçası olarak görecek ve algılayacağız.
Somutlaştırırsak;
Trump, kaos planını oluşturan ve kaostan istedikleri düzeni çıkartacak olan Güç ve Akıl Sahiplerinin şuandaki kurşun askeri/başrolü ve rolünü çok iyi ifa eden bir serseri mayınıdır…
Bakın, iddia ediyorum ki;
Trump tutarlı davranacak olsa/gerçekten barış için barış yapmaya çalışsa ve gerektiği için savaş çıkartacak olsa; işte o zaman işini iyi yapmamış olur ve ya azarlanır ya da kellesi alınır.
Bir film gibi düşünün…
Kötü karakteri oynayan bir oyuncu “…ama rolümün burası çok zalimce ve akıl dışı! Burayı şöyle değiştirerek oynayayım veya yok gibi davranayım” diyerek senaryonun dışına çıksa veya çıkmaya teşebbüs etse ne olur?
Hemen yönetmen tarafından uyarılır veya tekrarı halinde filmden kovulur/yeni bir kötü karakter bulunur…
“Peki tamam da o halde Epstein dosyalarıyla (seks arşivleri) Trump’ın zora düşürülmesinin esprisi nedir” diyebilirsiniz…
O zaman ben de derim ki;
“Galiba filme kendinizi fazla kaptırdınız ve senaryoyu gerçek hayatla karıştırdınız…”
Trump’ın rolünü ve Trump’a bu rolü verenlerin ne olduğunu daha iyi anlamak için size Batman-Kara Şövalye filminden bir replik:
Batman (Putin):
“Neden beni öldürmek istiyorsun?”
Joker (Trump):
“Seni öldürmek istemiyorum. Sen olmasan, ben ne yaparım?
Sen beni tamamlıyorsun. Onlara (Acaba Güç ve Akıl Sahipleri mi?) göre, sen bir ucubesin.
Tıpkı benim gibi şu anda sana ihtiyaçları var ama ihtiyaçları kalmadığında seni bir cüzzamlı gibi dışlayacaklar.
Ahlâki değerleri, ilkeleri, yasaları… Hepsi kötü birer şakadan ibaret. Bir sorunla karşılaşır karşılaşmaz, senden kurtulacaklar.
İşler kontrolden çıktığında sözde medeni geçinen bu insanlar, birbirlerini yiyecek.
Ben bir canavar değilim. Sadece önde olan biriyim.
Kendi kafana göre koyduğun kurallar seni kurtarır sanıyorsun..
Ama bu dünyada hayatta kalmanın tek mantıklı yolu, kural tanımamaktır…”

Arkadaşlar!
1990’da/Sovyetler Birliği yıkıldığında 15 yaşında olanlar bugün 50 yaşında ve son 35 yılı çok iyi hatırlarlar.
Küresel değişimin/bilişimin ve hatta bireysel alışkanlıkların ne kadar değiştiğini ve hangi niteliğe büründüğünü bir düşünür müsünüz?
Çekinmeyin düşünün düşünün… Aklınız havsalanız bile almıyor değil mi?
İşte benim son 8-9 yıldır kastettiğim tam da bu idi.
Ama bir farkla;
Son 25-30 senedir çılgınca dediğimiz şeyler daha bir fragman/su basmanı ve asıl bundan sonra olacakların altyapı hazırlığı…
Hem derin değişim, hem acımasızcalık, hem kesin ve keskinlik ve hem de geri dönülmezlik açısından bundan sonra olacakların yanında bugüne kadar olanları unutun derim.
Çünkü dünya akla ziyan bir sürece girdi ve ilerliyor.

Bu hal ve ahvalde;
Bazen dönüp kendimize/ülkemize bakıyorum da pek çok şey öyle komik geliyor ki…

Yok efendim, iktidarla CHP kavga ediyormuş, Erdoğan-İmamoğlu ihtilafı varmış.
Vay efendim, İmralı’ya gidilecekmiş/kim neden gitmiyormuş/Terörsüz Türkiye buna bağlıymış.
Aman efendim, iktidar devam edecek miymiş/Sokak köpeklerine mama vermek yasaklanmışmış/Silivri ile İmralı farklı değilmiş falan filan…
Dar düşünceler dar görüşler!
Bunları söylerken de, herhangi bir siyaseti/partiyi veya fikri ne yüceltiyor ne yeriyorum.
Yönetilenden yönetene, toplumsaldan kamusala,
Bireyinden topluma, toplumdan kurumsala kadar hepimiz aynıyız ve maalesef aynı pencereden bakıp aynı karanlığa sövmekle malulüz!
Yok aslında biri birimizden farkımız!
Dünya değişirken biz kendi ekseni etrafımızda dönmekteyiz ve dünyayı durduğumuz noktadan ibaret sanmaktayız. Ve üstelik, dünyaya nizam vermekten de geri durmamaktayız!
Gerçekten anlamak çok zor.
Birisi veya bir siyasi parti Erdoğan’ı eleştiriyor ama sanki kendisi hem sütten çıkmış ak kaşık, hem de her şeyi bilen allame-i cihan!
Birisi çıkmış devleti eleştiriyor ama sanki birey ve toplum olarak kendisi dünyayı değiştirmeye hazır ve ful donanım sahibi!
Halbuki tek yapılan/yaptığımız bir diğerimizin eteğinden çekmek/çekememezlik ve ben başaramıyorsam kimse başaramasın diyerek bariyer oluşturmak/başarabilme ihtimali olanın tekerleğine çomak sokmak!

Galiba bir dokun bin ah işit gibi oldu.
Bitireyim en iyisi…
Hani “Biz dönmesek de dünya dönüyor” diye bir söz var ya; aynen o misal, biz farketmesek de yeni dünya düzeni kuruluyor.
Sevsek de sevmesek de, görsek de görmek istemesek de elin oğlu/güç ve akıl sahipleri durmuyor ve büyük değiştiriyor.

Yarın-birgün söyleyeceklerimiz yine şunlar olacak:
Emperyalistler, Siyonistler, Kapitalistler, Sosyalistler insanlığı sömürüyorlar.
Benden söylemesi,
Sen sömürülmeye dünden razıysan, kayıkçı kavgasından kafanı kaldırmamışsan ve elalem dünyayı değiştirirken sen kendini bile değiştirme zahmetine katlanmamışsan; elin oğlu sömürür de/semirir de/seni sana dövdürür de…
Lafla ve oturan boğalıkla dünya değişmez!

Son söz Joker’in:
“Kurulu düzeni alt üst ettiğinde, her şey bir anda kaosa sürüklenir. Ben kaosun elçisiyim. Kaos, adildir…”

 

Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.

OGÜNhaber