Kapanan orta-küçük işletmeler, işsizlik ve artan ekonomik risk..!

Kapanan işletme sayısında artış gözlenirken açılan sayısında ciddi azalma var.

Yeme-İçme sektörü, esnaf, AVM'lerdeki dükkanlar, Eğlence Mekanları, Turizm İşletmeleri kapanma ve kapanma riskini en çok yaşayan alanlar.

Küresel bir boyut arzeden Pandemi Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler üzerinde ciddi ekonomik sıkıntılar doğurmaya devam ediyor.

Örneğin;
Günlük 15-20 bin TL ciro yapan bir kafe-bistro tarzı işletmenin 5-6 bin TL ciroya düştüğünü düşünün.
Bırakın kâr etmesini; personel giderini bile karşılayamıyor.
Sonuç..?
Kepenk kapatmak…
Onlarca işsizlik,
Ve sonuç olarak ekonomik döngünün en temel olmazsa olmazı "gelir-harcama" çarkının sekteye uğraması…
Nasıl mı..?
Yukarıda bahse konu kafe-bistro tarzı işletmeyi düşünün.
İşletme çalışıyor ve kazanıyordu.
Et, süt, çay, kahve, ekmek, yağ vb. alırken harcama yapıyordu.
İşletmenin harcaması bir başkasına gelir oluyordu.
Keza çalışan personelin geliri vardı.
Çünkü  maaş alıyorlardı.
Asgari Ücret bile olsa bir geliri vardı ve kazancı nispetinde ev kirası, kıyafet, mutfak ihtiyaçlarını almak için harcama yapıyordu.

Onların bu harcaması bir başkasının geliri oluyordu.
Bahsettiğimiz "Gelir-Harcama" çarkı bir şekilde işlemeye devam ediyordu.
Ama şimdi..?
İşletme kapandı.
Tüketim malzemeleri alımı toptan kesildi.
Personel işsiz…
Bahse konu işletme sadece bir örnek.
Sayının binlere ulaştığını düşünürseniz silsile ve zincirleme şekilde ortaya çıkan alış-veriş durgunluğunu ve işsizliği varın siz düşünün…

Pandemi'nin ekonomik etkisi daha yeni yeni netleşmeye ve görünürleşmeye başladı.

Bir yazımda asıl tehlikenin "Ekonomik Pandemi" olduğunu ve asıl tehlikenin "Reel Sektör"de başgöstereceğini söylemiştim.

Reel Sektördeki durgunluk ve sıkıntının etkilerinin finansal piyasaların (finansal piyasalar anlık refleks gösterebilir. Mesela bugün tarihin en yüksek düşüşünü yaşayan bir borsa iki dün sonra tarihin en yüksek yükselişini yaşayabilir.)

Tam da bu durumu yaşıyoruz.
Hükümet ve ekonomi yönetiminin konuya vukufiyetinden ve negatif etkiyi minimize etme çabasından kuşkum yok.

Kısa çalışma ödenekleri, Kredi ertelemeleri, vergi erteleme-muafiyeti, yeni ve ucuz krediler vb. gibi önlemlerle işletmeleri kapanmaktan kurtarmaya çalıştıkları bir realite.

Ama buna rağmen kapanmaların peşpeşe geldiği de bir gerçek.
Hal böyleyken yeni, kapsamlı ve daha reel tedbir ve desteklerin gelmesi ve uygulamaya konulması orta-alt gelir grubu ve işletmeler için hayati derecede önem taşımaktadır.

Aksi takdirde bazı şeyler için geç kalınmış olacaktır.
Çünkü reel piyasa işletmelerinin açılması zaman alır. Hele de kapanan bir işletmenin yeniden eski haline dönmesi; eğer hizmet sektörü ise yeniden müşteri kazanması, fabrikaysa makine ve ekipmanın üretim yapar hale gelmesi hem ek maliyet hem de ciddi zaman alabilir.

Hatta açılsa bile eski rantabilite ve işlerliğe kavuşamama riski büyüktür.
Kimseyi suçlamıyorum.
Suçlu aramıyorum.
Muhaliflik yapmak, olumsuzluk pompalamak, iktidarı eleştirmek için de konuşmuyorum.
Çünkü yaşadığımız duruma ne iktidarın icraatları, ne de yönetimsel hatalarla geldik.
Küresel ölçekte ortaya çıkan ve tüm dünyayı kasıp kavuran pandemi ve sonucunda oluşan negatif ekonomi nedeniyle bu haldeyiz..

En kötüsü de ülkenin sosyal, coğrafi ve yönetsel en küçük beldesinde bile etki oluşturan bir kriz olmasıdır.
Hemen her sektörü etki göstermesidir.
Hal ve ahval maalesef kötü.
Kötü bir durgunlukla karşı karşıyayız.
Hele de nüfusun kahir ekseriyetinin "orta-alt gelir grubunda" olduğunu düşünürsek, pandeminin ekonomik yansımasının da en fazla bu kesimi etkilediği gerçeğinden hareketle; acil ama çok acil önlemler alınması, istatistiki verilerden ziyade reel piyasa gerçekliğine odaklanılması ve bu çerçevede yeni çareler bulunması elzem bir hal almıştır.

Bugünleri  böyle yaşıyor ve bu derece kapanmaları yaşıyorsak, gerekli ve gerçekçi önlem alınmazsa; yıl sonunda-2021 başında daha büyük sıkıntılarla yüzyüze kalabiliriz.

Yine söylüyorum; kimse kızmasın, uyarı ve ikazlarımı hasmane bir muhaliflik gibi düşünmesin.
Ben bu ülkenin bir vatandaşıyım.
İstanbul'da ve Anadolu’da esnaf, memur, işçi ve vatandaşla iç içeyim.
Sürekli duyuyorum, görüyorum, gözlemliyorum.
İnanın yüzlerce mail, mesaj ve telefon alıyorum.
Yazmam, anlatmam, bildirmem ve uyarmam için uyarı ve yakınma adeta…
Tanıdığım da, tanımadığım da…
Hemen herkes aynı sıkıntı ve çaresizlikte…
Bunları da yaz, şunları da yaz, kapanan işletme ve ortaya çıkan işsizliğe dikkat çek diye…
Yıllardır siyaset-ticaret hayatının içindeyim.
Böylesini hiç görmedim ve yaşamadım.
"Ama yüz yıldır da böyle bir pandemi hiç yaşanmadı" diyeceksiniz.
Haklısınız, farkındayım ve biliyorum.
O yüzden söyledim kimseyi hedef almıyorum, kimsenin bir savunma yapması için konuşmuyorum, diye…
Herkesin ama herkesin,
Muhalefetin, bürokrasinin, STK'ların,
İktidarın,
Kısaca hepimizin topyekün taşın altına elini, kolunu, gövdesini sokma dönemindeyiz.
Ekonomik Seferberlik içinde olmamız gereken bir dönem.
Çünkü ekonomik "yeni normal"in maliyeti her geçen gün artıyor ve artacak.
Daha gerçekçi bir hasar-durum  tespiti yapmak, daha sonuç alıcı önlemler paketi hazırlamak ve uygulamak zorundayız.

Dilim varmıyor ama; yoksa çok geç kalmış olabiliriz…

Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.

OGÜNhaber