Macron ve İslam ile ilgili söylemleri…

Macron'u hiç sevmem,
Devlet adamlığını, bilgi, birikim ve deneyimini de beğenmem.
Kanımca, Fransa'nın başına daha kabiliyetsizi geçemezdi.
Sarkozy denen adam bile bundan daha kaliteli idi.
Zaman zaman "Çakma Napolyon" dediğim de olmuştur.
Türkiye ve İslam karşıtlığına, husumetine ve düşmanlığına pek kızmıyorum bile…
Zaten bir Fransız veya lideri İslam ve Türkiye'yi seviyor, sayıyor ve dostluk eli uzatıyor olsa, ona şaşarım/şaşardım.


Kaldı ki; Macron'dan İslam'a dostluk beklemek gaflettir, bence.
Çünkü bu, eşyanın tabiatına aykırıdır.
Bu yüzden de Macron'un İslam ve Türkiye eleştirilerine üzülmem/üzülmedim bile…
Neye üzülürüm peki..?
KKTC Başkanı Akıncı'dan, Kosova, Bosna Hersek, Arnavutluk, Türki Cumhuriyetler gibi ülkelerin liderlerinden duyacağım husumet dolu sözlere üzülürüm.

Açıkcası; Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Bahreyn ve Suudi Arabistan'ın ikircikli tavrına bile üzülmem.

Çünkü beklerim…
Şaşırmam.
Şimdi Macron'un İslam ve "İslamî Radikalizm"le ilgili sözlerine gelelim.

Ne demiş:
-İslam’ın bütün dünyada kriz yaşayan bir din olduğunu ileri sürerek, "İslamcı Ayrılıkçılıkla" mücadele etmeleri gerektiğini iddia etmiş.

- "Laiklik birlik içindeki Fransa'nın çimentosudur" diyerek; Cumhuriyet'e inanan samimi Müslümanlar’ı hedef almadıklarını, Cumhuriyet yasalarına karşı çıkarak kendi sistemini dayatan siyasi İslamcı akımlara karşı, "Cumhuriyetçi bir uyanış"  gerçekleştirmeyi hedeflediklerini dile getirmiş.

-Bütün Müslümanları korkutmayı ve kavram kargaşası yaratmayı hedefleyen polemikçilerin ve aşırı uçların tuzağına düşmeyeceğiz, demiş.


Diyelim ki Macron kötü,
İslam düşmanı,
Ve bahse konu konuşmasıyla İslam karşıtlığı sergileyip ülkesinde İslam düşmanlığı yapıyor…
Hatta somut veriler ışığında diyebiliriz ki:
Bugün, "Radikal İslam tehlikedir" diye haykırırken Suriye'de İŞİD'i destekleyen kendisi değil miydi..

Dünyanın pek çok noktasında; Afrika ve Ortadoğu'da din referanslı örgütlerle işbirliği içinde menfaatlerini maksimize etmeye çalışan Fransa değil miydi..!

Fransa ile ilgili bu örnekleri çoğaltmak mümkün…

Fransa ve Macron'u önce bir kenara bırakıp kendimize bakalım.
Peki; biz neyiz, nasılız, nasıl Müslümanız, nasıl bir insanız..!
Aslında Macron'un da söylediği sözler açık seçik ortada.
Ülkesi için yapması gerekenin bu olduğunu düşündüğü ve buna inandığı için yapıyor.
Bence yapmamız gereken Macron'a kızmak, sövmek, saymak değil…
Macron gibi birinin eline bu kozu veren kim.?
Macron gibi birine bile, İslamı Radikalizm ve Ayrılıkçılıkla yan yana getirten ne.?
Hele bir duralım,
Düşünelim,
Silkinip, kendimize gelelim, bence…
Suriye'de Müslüman Müslümanla savaşmadı mı, savaşmıyor mu,
İŞİD denen örgüt başkalarının organizasyonu idi. Tamam ama, bu örgüte katılıp "din kardeşini" katleden kimlerdi/kimler..

Afganistan'da kim kimi öldürüyor,
Filistin Filistin diyoruz.
Amenna; Filistin halkının mücadelesine sonuna dek katılıyorum.
Ama El Fetih'le Hamas çatışırken ölen Yahudiler mi, Hristiyanlar mı..!
Keza, daha mikro bakalım.
Soruyorum: FETÖ, bir radikalizm değil mi…
Güya "çakı bile taşımazlar, karıncayı incitmezlerdi. Temiz, dinini diyanetini bilen" insanlardı.
Ama 15 Temmuz gecesi gözünü kırpmadan masumları katledebildiler.
Kendileri gibi olmayanları "dinden çıkmış, kafir" ilan edebildiler.
Caniliğin her tür ve çeşidini sundular.
Daha bugünlerde bir tarikat müntesibinin televizyonlarda "Selefi gruplar silahlanıyor, savaşa hazırlanıyor" dediğini duymadık mı..!

Tarikatlar ne; Müslüman,
Cemaatî yapılar neci; Müslüman…
Müslüman Azerbaycan Ermenistan'la savaşıyor.
Azerbaycan haklı mı…
Kesinlikle haklı.
Peki İslam ülkesi İran ne yapıyor.?
Ermenistan'a silah yardımı…

Daha dar alana inelim…
"Din düşmanı-dine karşı" diye insan öldürenleri işitmiyor muyuz..!
Hala kendini dinin sahibi gibi görüp başka birisini reddedeni, dışlayanı ve hatta "katli caizdir" diyeni…

Soruyorsun neden işledin bu cinayeti diye…
"O kişi din düşmanı idi" diyebiliyor.
Ki, İslam öyle bir din ki; "ferdin katli toplumu öldürmek gibidir" buyurur.
"Dinin sahibi Allah'tır" buyurur.
İslam denen yüce din böyleyken, sevgi, şefkat, merhamet, "iyi insan" olmak düsturlarını ana prensip etmişken;

"Bir Müslüman olarak…" diye başlayan cümleler kurup, sonra da her türlü kötülüğü, çirkinlik ve fenalığı irtikap edip; gözünü kırpmadan ve ne yazık ki, İslamı referans alarak öldürmeyi mübah ve makbul görüyorsan;

Macron denen herif de çıkar sana-bana-ona-Müslümanlara İslam'la ilgili ahkam keser, İslam ve Radikalizmi yanyana getirir, laiklik dersi verir, İslam'ın bütün dünyada kriz yaşadığını söyler.

Söyleyen kadar söyletene de bakmak lazım.
Nefis muhasebesi yapmak lazım.
"Biz nerede hata yaptık/yapıyoruz" diye, derinnn derinnn düşünmemiz lazım.
Yoksa bugün Macron, yarın başka birisi, diğer gün öteki; "İslam-Radikalizm-Ayrılıkçılık" demeye ve üst perdeden ayar vermeye devam eder.

Not:
Trump ve eşinin testi pozitif çıkmış.
Seçime bir ay kala, oldukça manidar geldi.
Acaba gerçekten pozitif mi..?
Yoksa bir seçim stratejisi mi..?
Amerikalı seçmenlere ve dünyaya nasıl bir mesaj verilmek isteniyor..?
Hep dediğim gibi, galiba ABD Başkanı'nın da üstünde "Akıl ve Güç" sahipleri var demek ki..
Trump bile "pozitif"lendiyse…

"Büyük Sıfırlama ve Kaos" için galiba Pandemi ve Pandemiyle oluşan "korku, ürküntü ve çaresizlik" algısı yetmedi de, yeni enstrümanlar devreye sokularak doz artırılıyor…

Birkaç gün önce "Kaos'la Başlayan Süreç; 'The Great Reset (Büyük Sıfırlama)" başlıklı yazımda dediğim gibi; artık hiçbir şey beni şaşırtmıyor ve şaşırtmayacak da…

Trump ve eşinin pozitif çıkması bile…
Yaşayıp görelim, bakalım…

Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.

 

OGÜNhaber