Rusya ateşle oynuyor..

Türkiye- Rusya ilişkileri oldukça sıcak günlerden geçiyor. Savaş tamtamları çalanlar da var, konunun arka planını irdeleyenler de…

Aslında  Türkiye’nin Rus uçağını düşürmesi  ve Rusya’nın sergilediği refleks,  mutlaka bu işin arka planının irdelenmesine değer bir durumdur.

Rusya’nın on yıllardan beri emeli hep sıcak denizlere inebilmek için uygun deniz yollarını elde etmektir. Bu durum  Osmanlı döneminde de böyleydi, şimdi de böyle.  Her ne kadar teknoloji gelişti, artık binlerce km öteden füzelerle hedefler vurulabiliyor, Rusya’nın da uzun menzilli füzeleri var; bu yüzden de açık denizlere inmek eskisi kadar önemli değil dense de;  Rusya açısında bu strateji önemini hiç kaybetmedi. Suriye’deki Tartus üssü de, Akdeniz’de dolaşan savaş gemileri ve denizaltıları da bu olmazsa olmaz babından stratejisinin   halen aynı önemle devam ettiğinin en bariz göstergesidir.

Suriye büyük güçlerin  güç  gösterme arenasına dönüştü. ABD, Avrupa’nın başat devletleri, Çin, Rusya için zihinsel arka planlardaki Ortadoğu paylaşım, enerji ve petrol gücünü en üst düzeyde elde edebilirlik için bir güçler sahnesine dönüştü. 

Rusya eski soğuk savaş dönemlerinde olduğu gibi ABD karşısında tek güç olabilirliğin gayreti içerisinde önce Kırım ve Ukrayna bölgesinde kendini gösterdi, şimdi de Suriye’de. Putin Suriye’ye boşuna gelmedi. Gelirken de kafası bu coğrafyayla dolu planlarla geldi. Akdeniz hinterlandı olan bölgelerde güc elde etmek ve mevcut gücünü pekiştirmek planlarıyla geldi. Suriye’ye güya terörle mücadele ve DEAŞ terörüyle mücadele için geldi. Fakat alakası yok. Gayrı meşru niteliği olan terör, Rusya için devlet olarak kullanılabilir bir enstrüman. Rusya menfaatleri için uluslar arası terörü kullanmaktan dün imtina etmedi,  bugün de etmiyor ve yarın da etmeyecektir. Suriye’de yaptığı ise aynı zihni yaklaşımın dışavurumudur; Terör bahanesiyle gelip, devlet terörü yapmak… Sonuç ise; ölüm, kan ve başka coğrafyada gözyaşı…

Hal böyleyken Türkiye’nin Rus uçağını düşürmesi Putin’e çok ciddi bir mesajdır. Avrupa ülkelerinin ve ABD’nin yapamadığını  Erdoğan yapmış ve angajman kuralları gereği Rus uçağı düşürülmüştür. Bu ne demektir? Ülkemizde bazı aklı evvellerin dediği  gibi, Rus uçakları sınırlarımızı bir iki dakikalık ihlal etse ne’olurdu mu?

Hayır kazın ayağı hiç de öyle değil. Bu bir egemenlik meselesidir ve bir iki dakikalık ihlale mütemadiyen sessiz kalıp tepki gösterilmediğinde, bu Türkiye’nin reflekslerinin sınaması babındaki ihlallerin daha ileri dozlara geçişi sonucunu getirir.

Türkiye burada sınırları ve egemenliği konusunda tavizsiz olacağını net bir şekilde fiili olarak da göstermiştir. Rusya  tehditler savursa da, aslında uzun vadeli yapabileceği çok bir şey de yoktur ve olmayacaktır da.  Bazılarının dediği gibi ne doğal gaz akışını kesebilecektir ne de Türkiye’ye düşman konuma gelebilecektir. Çünkü Avrupa  ülkeleri ve ABD’nin İran’la yakınlaşması çerçevesinde Rus gazına bir alternatif oluşmuştur.  Bir de Rusya’dan gelen gazın tek alıcısı Türkiye olmayıp, ülkemizden geçen boru hattından iletilen gazın % 50 civarı Türkiye harici ülkelere satılmaktadır. 

Petrol fiyatlarının da yarı yarıya inmesi sonrası Rusya çok ciddi gelir kaybına maruz kalmıştır. Bu bağlamda doğal gazın en büyük üreticisi de olsa bunun satışını yapamadığı takdirde bir önemi kalmayacaktır. Ukrayna’ya kullandığı doğal gaz kartını
Türkiye’ye kullanma  noktasına gelemeyecektir. Putin artık biraz haddini bilecek ve kendisine her zaman açık net bir diyalog içinde olan Türkiye ve Erdoğan’a rağmen Suriye ve sınırda hoyrat ve küstahlık edemeyeceğini bilecektir. Zaten şuanda iki liderin Avrupa’da buluşma kararı almış olmaları da, Rusya-Türkiye ilişkilerinin öyle bir hamleyle kilitlenmeyeceğinin yansımasıdır. 

Rusya bölgede Türkiye’nin yeri gelince nasıl ve hangi riskleri üstlenebileceğini ve toprak bütünlüğü ve Suriye’deki soydaşları için gerekli destek ve katkıyı sağlamaktan asla imtina etmeyeceğini bilerek hareket etmeye mecburdur. Ve bu duruma muvafık hareket etmediği  sürece karşı refleksin net, kesin ve tavizsiz şekilde, şekli ve yöntemi nasıl olursa olsun, Türkiye tarafından verileceğini görmüş oldu.  Türkiye’nin reflekslerinin test edilemeyeceğini de somut bu olayla  yaşamış ve algılamış oldu.

Türkiye “yurtta sulh, cihanda sulh” parolasına bağlı bir ülkedir. Ama herhangi bir olayla veya durumla bu iyi niyeti suistimal edilmeye veya test edilmeye kalkılırsa da tepkisiz kalmayacağını göstermiş oldu. Bu aslında Rusya nezdinde diğer ülkelere de bir mesaj niteliği taşımaktadır. 

Şimdi ne olacak…

Şuanda herkes bir diğerinin ne yapacağını bu olay özelinde anlamış bulunmaktadır. Gizli ve açık, askeri ve siyasi diploması işliyor ve işlemeye devam edecek ve bu kriz durumu bir şekilde sona erecektir.  Çünkü Rusya bir boyutla yalnızlaştığı bir dönemde Türkiye’ye rest çekemez. Putin Ukrayna’ya yaptığını ülkemize yapamayacağını çok iyi bilmektedir.  Bu bağlamda ben ülkemizdeki kriz tellalları gibi düşünmüyor ve Türk- Rus ilişkilerinin yakın zamanda yeniden yoluna gireceğini inanıyorum.  çünkü doğal gaz dolayısıyla herkes Türkiye’yi Rusya’ya mahkum gibi düşünse de; hem doğal gaz hem de diğer parametreler nazara alındığında Rusya’nın Türkiye bağımlılığı ve uzlaşmaya mecburiyeti hiç de göz ardı edilecek düzeylerde değildir. 

Herkes müsterih olsun, çok yakında Rusya  uluslar arası güç şovu yapmayı bırakacak ve ayakları yere basar şekilde davranacaktır.  Bundan sonra, Türkiye’nin de sabrını test edemeyeceğini anlamış şekilde daha mutedil ve aklı selim bir diploması ile hareket edecektir. 

Not: Bugün uluslar arası politika ve diplomasi konusunda çok önemli bir etkiye sahip bir teşkilattan  üstad biriyle Türkiye- Rusya gerilimini konuştum. Aynen şunları aktardı: “ Bizim  oluşumun Rusya başkanıyla bu konuyu  istişare ettim. Avrupa ve ABD’nin uyguladığı ağır ambargo bile Putin’i pek etkilememişti.  Rus kamuoyu Putin’nin arkasında idi. Fakat Türkiye ile ortaya çıkan bu kriz nedeniyle Putin tartışılmaya ve ciddi şekilde eleştirilmeye başlandı. Rus kamuoyunda Türkiye ile olan müttefiklikten memnuniyet dile getirilirken Putin’nin bu aymaz, sorumsuz ve saldırgan tavrı ciddi memnuniyetsizlik yarattı” Üstadın ve Rusya’daki teşkilatın başkanı olan arkadaşının söyledikleri Putin’in aslında ne kadar zorda olduğunu göstermektedir. Kaldı ki; Cumhurbaşkanımızın da telefonuna çıkmaması Putin’in gücü ve haklılığından değil, psikolojik bir mağlubiyetinin ve suçluluk refleksinin dışa vurumudur diye düşünüyorum.

Yeni Bir Portrede buluşmak ümidi ile sağlıcakla kalın sevgili Ogün okurları.
OGÜNhaber