Şimdi soruyorum; Hani, Dolar popülaritesini kaybediyordu?..

Terra Luna…
O da nedir? diyorsanız söyleyeyim.
Kripto para…

Arkadaşlar,
Kripto piyasaların son bir haftalık değer kaybı yüzde 30 seviyelerinde.
Luna'da bu kayıp yüzde 99.8 oldu.
25 milyar dolar civarı değer kaybetti.
Yani bir hafta önce 100 Dolarlık Luna'sı olan bir yatırımcının elindeki coinin bugünkü değeri sadece 10 cent.
Keza, 60 bin dolarları gören Bitcoin 30 binlerin altına düştü.

Peki, bu piyasa ve enstrümanlar değer kaybederken yükselen/değer kazanan var mı?
Olmaz mı,
Tabi ki dolar…

Neden böyle oldu?
Benim bütün dünyanın merkez bankası dediğim FED, yani Amerikan Merkez Bankası faiz artırıp parasal sıkılaştırmaya gidince piyasalar çöktü.

Sadece Kripto mu?
Borsalar başta olmak üzere diğer piyasalar ve ülkelerin paraları da Dolar karşısında değer kaybetti ve etkilenme sürüyor.

İngiliz Sterlini'nden tutun da Japon Yen'ine ve Euro'ya kadar; Dolar, pek çok ülke para birimi karşısında değerlendi ve bu süreç devam ediyor.

Bu arada bir nüansı belirteyim,
Piyasalarda ve milli paralarda görülen değer kaybı FED'in son yaptığı 50 puanlık faiz artışından dolayı değil; daha önceki 25 puanlık artışın sonuçlarıdır.
Hele de, bu aksiyonlara rağmen Amerikan enflasyonunda azalan oranda da olsa artışın devam etmiş olması FED'in Temmuz toplantısında yine en az 50 puanlık faiz artışı yapacağını gösteriyor.
25 puanlık artış piyasalarda böylesi şok düşüşlere sebebiyet verdiyse ve buna rağmen Amerikan enflasyonu istenen seviyelerde değilse; varın gerisini yeniden düşünün.
Üstelik küresel bazlı ekonomik/finansal inişlere rağmen başta ABD Başkanı olmak üzere tüm yönetim, hala enflasyonla mücadeleyi ana hedef olarak görüyor ve politikaları ona göre belirliyorlar.

Muhtelif defalar kripto paralara/coin'lere ilişkin kaygılarımı dile getirdim.
Pek çok okurum benimle hemfikir olmadığını söyledi.
Buna karşın "kısa vadede kazanan olabilirsiniz ama kripto piyasalar uzun vadede ve istikrar boyutunda güven telkin eden ve sürekli kazandıracak piyasalar değil" diye defaatle belirttim.
Buyurun, tablo ortada…
Keza, özellikle kimi yorumcuların/yazarların/finansal uzmanların dolar üzerinden söylediklerini eleştirdim ve doların bir şekilde başat aktör olmaya devam edeceğini söyledim.
Hatta Amerikan borsalarında görülen düşüşlere de dikkat ederseniz, konu Dolar olunca doların sahiplerinin ne derece müsamahasız ve imtiyazsız davrandığını göreceksiniz.
Buna Amerika Birleşik Devletleri de dahil…
Bu bağlamda, "Amerika dolarındır ama dolar sadece Amerika'nın değildir" demiştim.
Gelişmeler aynen bu cihette cereyan ediyor.

Arkadaşlar,
Hissi ve duygusal olmaya gerek yok.
Hele de, siyaset ve finansal alanda iştigal edenler için, hiç gerek yok.
Çünkü iki alan da hamaset ve ideolojik romantizmi kaldırmıyor.
Rusya'nın da, Çin'in de, AB'nin de doların hakimiyetini kırmaya muktedir olduklarını düşünmek sadece kendini kandırmak olur.
Bunları söylerken de zihinsel/tutkusal dolarizasyon içinde olduğumu,
Yani dolarcı ve Amerikancı olduğumu, sakın düşünmeyin.

Hep dediğim gibi, sadece gerçekçi ve realistim.
Akıl ve akılcılıktan yanayım.
Ekonomi ve finans işleri fantezi kaldırmaz.
Fantastik ekonomik adım, sadece çok az sayıda birilerine kazandırır ama milyonlarcayı kaybettirir.

Daha uzatmayacağım,
Diyeceğim şudur ki, bu daha fragman.
Filmin tamamı gerisin geride…
Amerika'nın hedefi enflasyonu yüzde 5'ler seviyesine çekmektir.
FED de, parasal sıkılaştırma ve faiz silahını kullanmaya devam edecektir.
Marjı nedir?
Çok muhtemeldir ki, 2023 başına kadar faizi yüzde 4'e çıkartacaklardır.
Bu ise küresel bazda piyasaların tamamında tam bir depreme ve hatta kimi ülke piyasalarının çökmesine sebebiyet verecektir.

Amerika bundan imtina eder mi?
Sanmıyorum.
Çünkü Paranın Sahipleri'nin/Düzenin Efendileri'nin/FED'in ve FED'e hükmedenlerin asıl amacı budur.

Size şunu söyleyeyim,
Onlara göre bu sonuçların hepsi öngörülen/tahmin edilen ve muhtemel olandır.
Olanlara ve hatta olacak olanlara şaşıran ve şaşkınlaşan sadece bizleriz/Onlar ve Sizler…
Onlar, şimdi öngördükleri ikinci/üçüncü/dördüncü vetireleri düşünmeye başlamışlardır bile!..

Sonuç:
Türkiye'de, "su bulanmadan durulmaz" derler.
İnanın, küresel ölçekte de bir nevi bu durum yaşanıyor.
Ama henüz, deyimin "bulanma" safhasındayız. "Durulmaya" daha çok var!..
Bu durum ve gelişmelerden, yani darbelerden payını hemen her ülke alacaktır.
Hiçbir ülke bu süreç ve sonuçlarından kendini azade tutamayacaktır.
Senenin ikinci yarısı öyle fırtınalar getirecektir ki; hani, "kusursuz fırtına" deriz ya,
Aynen öyle olacaktır!..
Çok uzak bir zaman dilimini kastetmiyorum.
6 ay sonrasında, yani 2023'e girerken dünya ve halklar bugünlerine rahmet okuyacaktır.
İşte o zaman planlanan "kaos", tüm alanlarda; sosyal çalkantılar da oluşturarak en müesses ve tantanalı şekilde kendini gösterecektir.

Yine felaket senaryosu yazdığımı söyleyeceksiniz.
Evet, aynen öyle,
Ama çok üzgünüm ki, gerçekler böyle,
Bizi taptatlı yeşillikler, gönül okşayan mavilikler ve yanaklarımızı çarpan meltem rüzgarları bekliyor diyemeyeceğim.
Çünkü başlayan/başlatılan kaos fırtınası kasırgaya dönüşecekken, tozpembe tablo çizerek, siz okurlarımı yanıltmak bana göre değildir!..


Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
OGÜNhaber