Çürüyen Uluslar Topluluğu…
Kim diyor bunu? Trump…
Kimi kastediyor? Avrupa’yı…
Başka ne diyor?
Avrupa göçmenlerle mücadele etmiyor. 3. Dünyadan gelen göçmenler Avrupa’yı bir suç merkezi haline getirdi…
Arkadaşlar!
Ne kadar manidar değil mi; kendisi de bir göçmen ülkesi olan, bütün dünyadan göç alan ve hatta dünyaya meydan okuyan askeri/siyasi/teknolojik ve ekonomik gücüne azımsanmayacak boyutta göçmen beyinler sayesinde ulaşan bir Amerika başkanının bunları söylemesi…
Akıl alır gibi değil;
Adam ABD başkanı ve “Avrupa devletleri ahlakçılık yapmaktan başka bir şey yapmıyor” diyebiliyor ve aynı konuşma içinde Avrupa’yı çürümekle itham edebiliyor.
Arkadaşlar!
Dünya’da üç-beş başat aktör/etkin coğrafya ve belirleyici ülke var.
Kim bunlar?
Başta Amerika, sonra Çin, sonra Avrupa Birliği ülkeleri, sonra Rusya, sonra Japonya, sonra Hindistan ve sonra Avusturalya diyebiliriz…
Ama küresel bazlı istatistiklere baktığımızda dünya halklarının ana odağı iki merkez var:
Birincisi tartışmasız Amerika…
İkinci sırada ise Avrupa ülkeleri…
Ötekiler, mesela Çin-Rusya-Hindistan gibi ülkeler daha az mı önemli?
Hayır değil; bazı konu ve alanlarda her ne kadar önemli ve hatta birincil özelliklere sahip olsalar da, insanlığa cazibe oluşturması bağlamında Amerika ve Avrupa’yla yarışamazlar.
Hal böyleyken;
Rusya ve Putin’le kankalaşan Trump Avrupa’yı neden gömmeye çalışıyor?
Arkadaşlar!
Rusya’nın/Çin’in/Hindistan’ın ve hatta Mısır’ın ve hatta Türkiye’nin bir kültürü var ama evrensel etki oluşturup; sevmeyenler için bile bir cazibe oluşturacak kabiliyetten yoksun.
Kültürel etki ve küresel hegemonya denince akla Amerika ve Avrupa gelir.
Eğer ki, amaç ve gayen yeni bir dünya düzeni ise kültür ihracında tek ve yegane olmak zorundasın.
Kültür derken de, bildiğimiz Türk edebiyatındaki kültür kavramını kastetmiyorum. Daha çok emperyalist/daha belirleyici/daha mütehakkim bir küresel etki oluşturmayı kastediyorum.
Buradan hareketle;
Amerika’nın sahiplerinin/Güç ve Akıl Sahiplerinin küresel bazlı yeni dünya düzeni uygulanmasında en büyük rakibi ve diğer bir deyişle, yıkması/etkisizleştirilmesi veya geriletilmesi gereken paralel yapı Avrupa’dır.
İşaretlere bakın;
Rusya-Ukrayna barış/ateşkes veya uzlaştırma masasında kim var?
Ne Ukrayna ve ne de yakın tehlikede olan Avrupa ülkeleri. Amerika ve Rusya var. Baş başa Ukrayna’yı adeta paylaşıyorlar.
Bunun anlamı nedir?
Masada değilseniz menüdesiniz demektir…
Böyle olunca da burada paylaşılan sanki sadece Ukrayna değil aynı zamanda Avrupa…
Amerika bunu ne için yapıyor?
Hep söyledim ve yine söylüyorum; Rusya, Amerika ve dolayısıyla da Güç ve Akıl Sahipleri için yeni dünya düzeninde rakip veya engel olabilecek bir ülke değil. Olsa olsa rakip olan paralel yapı konumundaki Avrupa’yı dize getirmek için kullanılan ve gönülsüzmüş gibi görünen gönüllü bir aparattır.
Ki zaten şu anda da tam bu fonksiyonu icra ediyor.
Düşünsenize;
Küresel çapta faşizm rüzgarlarının esmesi demek, savaş çanlarının çalması demektir.
Daha önce nerede gördük bunu? Hitler’in estirdiği faşizan rüzgârda…
Trump’ın yaptığının bir farkı var mı?
Hitler faşizminin güncellenmiş versiyonu.
Adam ve ekibi Avrupa ülkelerindeki tüm marjinal/aşırı sağcı ve faşist partileri açık açık destekliyor ve akılcılık/ahlakilik/insani kaygılar taşıyan mevcut yönetimleri, adeta iftihar eder gibi yönetemezlik/pasiflik/çürümüşlük ve beceriksizlikle suçlayabiliyor.
Bunun anlamı nedir?
Amerika’nın sahipleri Trump eliyle hızla İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan nizamı yıkıyor ve aynı hızla dünyayı ikinci dünya savaşı öncesi evreye geri döndürüyor.
Sonuç:
Trump ezbere konuşmuyor/yaptıklarını narsistik yapısından dolayı yapmıyor.
Sadece yap denileni yapıyor, söyle denileni söylüyor.
Önümüzdeki günlerde/özellikle 2026 sonuna kadar dünya neler görecek neler…
Trump dozu artırdıkça artıracak,
Venezuela ile başlayan müdahaleler/darbe girişimleri hızlanarak devam edecek.
Sadece 3. Dünya ülkelerinde değil Avrupa ülkelerinde de başlayacak.
Avrupa için kış zorlu geçecek ama ilkbahar karakış gibi olacak.
Kuvvetle muhtemel ki Avrupa ülkelerinde aşırı sağcıların yönetime gelmesi çoğalacak. Bu ise göçmenler konusunda istenmeyen ve hatta korkunç uygulamaları getirecek.
Trump, şimdi genel itibarla yaptığı eleştirileri birkaç ay içinde kimi ülke ve liderleri doğrudan hedef alarak ve hatta kısa zaman içinde gitmesi lazım şeklinde dile getirecek.
Peki, Avrupa kolay lokma olur mu?
Sanmıyorum ama zaten Güç ve Akıl Sahiplerinin de Avrupa’yı tamamen bitirmek gibi bir amacı yok. Amaç, fincancı katırlarını ürkütmeyecek kadar dize getirmek veya dişlerini sökmek.
Amerikasız/NATO’suz bir Avrupa, Rusya ile baş edebilir mi?
Bence edebilir. Çünkü Avrupa Birliği sanayisi ve savunma üretim refleksi yüksek güncelleme kapasitesine sahip.
Ne olur?
Öyle görünüyor ki; Avrupa’nın yeni Amerika’sı Almanya olacak gibi.
Son olarak:
Bu hengamede en avantajlı ülkelerden birisi Türkiye.
Türkiye’nin, hem yeni Dünya düzeninde arz ettiği doğal önem ve ehemmiyet, hem de başta Erdoğan olmak üzere Türk Devlet diplomasi yapıcılarının akıllı/akılcı şekilde Güç ve Akıl Sahipleriyle tesis ettikleri iyi diyalog, oldukça hasar azaltıcı ve hatta fırsat yaratıcı ihtimali artırıyor.
Her ne kadar kimileri Trump’ın Erdoğan’la ilgili övgü dolu sözlerini sanki Trump’un kişisel yaklaşımları gibi düşünse de ben aynı fikirde değilim. Trump, sahibinin sesidir ve onların yaklaşımlarına mugayir/muhalif bir şekilde kişisel antipati veya sempatisini öne çıkartamaz.
Bu yüzden,
Avrupa’ya sonbahar olan konjonktür, Türkiye için ilkbahar…
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.