Yeter artık, bu milletin sabrını zorlamayın!..

FETÖ’nün finansmanında önemli bir konumda bulunması nedeniyle tutuklu yargılanan birisinin tahliyesi yeni bir ihanet değil midir?

“Tek başıma da kalsam bu ihanet örgütüyle mücadeleden vazgeçmem” diyen Cumhurbaşkanı’nın mücadelesini sabote etmek değil midir?

Hele de FETÖ mücalesinde siyasi, bürokratik  ve ekonomik  açıdan kesin ve keskin bir evreye girilirken bu yapılan Devlet gövdesine atılan hain baltalar değil midir?

Çıldırmamak elde değil,

Bu nasıl olur...?

Bu kararı vermek bir “akıl tutulması” değilse başka nedir,

Nedir kardeşim bu adamın tahliyesine neden olan “Ölümcül hastalık”

Soruyorum bu kararı veren Hakimlere,

Açıklayın, konuşun ve söyleyin,

Raporu veren Hekimlere soruyorum,

Hemen açıklama yapın,

Neymiş bu FETÖ Zanlısının hastalığı…

Çabuk, acele ve hızla bizleri, milleti ve kamuoyunu aydınlatın,

Aksi takdirde  bu fiil ihanete eşdeğerdir,

Hakiminden Hekimine herkes zan altındadır,

Milletin vicdanı, mazlumların ahı ve kanunların hükmü sizi mahkum edecektir.

Tam da haklarında iddianame açıklanmışken,

Yangından mal kaçırır gibi,

Bu “Zanlı”nın tahliyesinin kerameti nedir…

Aklım almıyor, vicdanım kabullenmiyor, sinirim kaldırmıyor,

Bu icraatla kim neyi amaçlıyor?

Erdoğan için ağıza alınmayacak sözlere avuçları çatlarcasına alkış tutan bu adamın tahliyesi nedendir?

Vatana ihanet eden örgüte finansman sağlayan bu ihanet zanlısının “ayrıcalığı” nedir?

Ey Yetkililer!...

Terörist başı Öcalan da hasta,

Hemen onu da tahliye edin o halde…!

FETÖ elebaşı F. Gülen de gelsin ve altı ay tutuklu kalıp o da serbest bırakılsın…!

Ne kadar Terör elebaşı varsa onları da “sağlık nedeniyle” salıverin gitsin…!

17-25 Aralık İhanetinden beri hep yazdım,

“FETÖ’ye rehavet, Vatana ihanet”tir dedim,

“Zalime şefkat mazluma zulmet”tir dedim,

“Aç canavara şefkat onun iştahını artırır ve hatta dişinin kirasını ister” dedim…

Bunları hem yazdım, hem de bu alçak terör örgütünün tasfiyesi için cansiperane çalıştım,

Riske girdim, tehdit edildim,

Umurumda bile olmadı.

Çünkü “ölümden öte köy yok” diyebilenlerdenim.

Tehdit edenlere, sövenlere papuc bırakmadım,

Çünkü onlar ihanet kıvılcımını 17-25 Aralık’da çakmıştı.

Hainden tehdit ve sövgüden başka bir şey gelmezdi zaten…

Ama birileri abartıyorsun dedi,

Çok katısın dedi,

Radikallik yapıyorsun dedi.

Üzüldüğüm, kırıldığım, incindiğim bu sözler ve sözleri söyleyenler oldu.

17-25 Aralık’ı hemen unutuverdik.

İhanet mi bitmişti,

Hayır bitmedi,

MİT Tır’ları “savcı ünvanlı hainlerce” durdurularak ülkemize hançer saplandı.

Bunu da unuttu beni eleştiren o “balık hafıza”lılar,

Peki ihanet bitti mi?

Maalesef ki hayır…!

15 Temmuz Büyük İhanetini yaşadık.

Neden?

Çünkü adım adım gelen, alçaklığı, hainliği ve kahpeliği gözardı ettik,

Ciddiye almadık,

Gaflette idik,

“Aptalca” bir unutmaya mahkum ettik kendimizi,

Ama “Su uyudu, düşman uyumadı”

15 Temmuz akşamı “Büyük İhanet” kapımızı çaldı,

Bomba oldu, kurşun oldu başımıza yağdı,

Tank oldu üzerimizden geçti.

Böylesi büyük felaket sonrası artık hepimiz dersimizi aldık dedim,

Susacağım artık,

Konuşmayacağım dedim.

Çünkü millet olarak, devlet olarak, yöneticiler olarak bundan büyük ders olmazdı dedim,

15 Temmuz’un hemen akabindeki oluşan mücadeleyle ümitlenmiştim,

Artık rehavet olmaz demiştim.

Yeni yüzyılın “Milli mücadelesi” fasılasız ve ihmalsiz yapılacak diye inanmıştım.

Fakat heyhatttt….!

“Türedi yeni kuşak lafazanlar” ekranları kapladı.

Ben “FETÖ’ye rehavet ihanettir” derken suspus olanlar bir anda FETÖ mücadelecisi oluverdi,

15 Temmuz sonrası yeni “kahramanlar(!)” türedi, boy göstermeye başladı medyada,

Mücadele ederken mücadeleyi baltalama başladı,

Mücadele derken mücadeleyi sulandırmalar başladı,

Cumhurbaşkanı’nın dediği gibi; maalesef “at izi it izine karıştı”…!

Bir kısım FETÖ’cü kendini gizleyerek FETÖ mücadelesi eder görünüme büründü,

Mazlumlar içeriye girmeye başladı,

FETÖ’nün başat aktörleri yine, yeniden “konumlanmaya” başladı siyasi ve bürokratik noktalarda.

Ve ne acıdır ki; FETÖ mücadelesi yine unutkanlık, yine ihmal, yine lafta bir mücadele sürecine dönüştü.

Dünün suskunları, ihanete sessiz kalanları, bugünün “kaplanları” kesildi.!

Sonuç ne peki?

Mazlumla zalim karıştı,

Bir avuç insanın cansiperane mücadelesinden başka bir şey kalmadı,

Emniyette, Yargıda, Askeriyede, Bürokraside, Siyasette kendini gizleyen FETÖ’cüler ve  FETÖ’severler FETÖ mücadelesi eder hale geldi.

Biraz olsun vicdanı kalanlar,

Size sesleniyorum,

Pisleten nasıl temizler,
Kirli elle nasıl temizlik yapılır,
Kirli suyla  yıkanılır mı hiç…!
Hain ihaneti ortadan kaldırabilir mi…!

Çıldırtıcı bir durum…

“Hakim kendi müddei olmuş, Kimden kime şekva edeyim. Ben dahi şaştım” noktasına geldik.

Pek çok mazlum, mağdur ve suçsuz içerde,

Suçlu ise geziyor dipdiri…

Mehmet Akif sanki bugünler için söylemiş adeta;

“Cani geziyor dipdiri... Can vermede masum,  suç başkasınındır da niçin başkası mahkûm?”

Ey Cumhurbaşkanı’m,
Ey Başbakan’ım,
Ey Yüce Yargı,
Ve Ey Hepimiz…

250 şehit  boşuna mı can verdi,

3000 vatandaşımız boşuna mı yaralandı, gazi oldu, kendini kurşunlara hedef etti.

Neyin mücadelesini veriyoruz,

Ne yapıyoruz,

Bulanık suda mazlumu, mağduru balık yapıp avlayanları görmez miyiz.!

Eline kan bulaşanlarla “kan bedeli” mücadelesi verilir mi hiç..!

Korkak ama lafla cesaret abidesi küçük adamlarla büyük mücadele verilir mi?

İkinci Kurtuluş savaşı mesabesindeki bu mücadeleden bile rant devşirilmek istendiğini görmez miyiz?

Sırtlanlar, çakallar, leş kargalarının seslerini ve üşüşmelerini farketmiyor muşunuz..!

Allah aşkına basiretlerimiz mi bağlandı..!

Vicdanlarımız sükut mu etti..!

Adalet duygumuz nerde, Allah korkumuza ne oldu?

Nedir bu mazlumu ezdirmede mana?

Zalimlere nedendir bu müsamaha...!

Yapılan veya yapılmayanların nasıl can yaktığını görmez miyiz…!

Herkes aklını başına alsın,

Bıçak kemiğe dayandı,

Artık bugünkü tahliye gibi iş ve işlemler bardağı taşırdı,

Herkes haddini bilsin artık,

Zengin olmak, ünlü olmak, bilinen olmak ayrıcalık mı..!

Fakir olmak, kimsesiz olmak, ortalama vatandaş olmak ezilmenin koşulu mu…!

Herkes ve hepimiz, vatanperverler, millet ve milliyet nedir bilenler…

Bu tarz olaylarla yine de pes etmemeliyiz,

Bu alçak ihanet şebekesi mücadelesini ölümüne sürdürmeliyiz ve buna mecburuz.

Referandum sonrası yeni sistemle, yeni azimle, yeni bir inançla yeniden adımlamalıyız.

Kızgınlığımız mücadele azmimizi perçinlesin.

Aksi takdirde unutulmasın ki; 15 Temmuz mücadele ve cihadı “Ortalama vatandaş” denilen; kalbiyle, imanıyla, vatanperverliğiyle hareket eden milletin fertlerince kazanıldı.

Bu millet sabırlıdır,
Dişini sıkar,
Bazen sineye çeker,

Ammaaaaaaa...

Bir sınırı var,
Damarına basıldı mı,
Gerisini siz düşünün ve gazabından korkun…
O gazap anları yakınlaşıyor!...

Benden söylemesi…

Bu millet hainin ihanetine engel olmayı bildiği gibi, İhaneti affedeni de affetmemeyi bilir,

Gazabıyla bedel ödetmesini de İyi bilir….

Bir sonraki Bir Portre yazımda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlarım.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
OGÜNhaber