Ama çok acıyor be!..

Ne garip şeydir bu hayat…
Gel dedi,
Tamam dedik, gülümsedik ve birer birer geldik.
Sonra,
Birer birer aldı bizi; ses etmedik!
Sadık kalmadı sözüne.
Bir gün gelecek, kıyamet kopacak dedi,
Ona da sükut ettik; sen hayatsın, hayat sensin dedik,
Kabullendik!
Ama kıyamet gelmeden kıyameti getirmesine ne demeli,
Yoklamaya, biner biner almaya, kökünden koparmaya başladı!
Acaba hayat, getirdiği için mi götürüyor,
Veya götürmek için mi getiriyor!
Yoksa sınav mı yapıyor,
Yahut kendini mi hatırlatıyor!
Bir muammadır bu hayat,
Çözebilen beri gelsin!

Yine bir an,
Yine bir dip dalga,
Ve yine topyekûn ölüm!
"Ama bu adil değil; birer birer geldik,
Neden ölüm biner biner?" desek de;
Nafile…
Ocaklar sönmüş,
Evler tünek olmuş,
Yuvalar artık yok,
Yıkık ve harabe!
Naaşlar yerlere serilmiş,
Ölümden kuleler yükseliyor,
Arşa yükselen figanlarla!
Ölüm hayatın emrine girmiş,
Durmuyor; ölümlü hayat!
Bin kollu ahtapot olmuş,
Derinden dalgalarla, yeri-göğü inleten naralarla,
Ateşler saçarak, soğuktan dondurarak,
Her kolu bir enkazda, can almakta!
Enkazlar kazıldıkça,
Cesetler fışkırmakta!
Durmuyor engel tanımıyor,
Ölenler bitmiyor,
Ölü candan besleniyor,
Doymuyor cana hayat!
Kadın demiyor, erkek demiyor, genç-yaşlı-çocuk demiyor,
Doyamıyor; aldıkça alıyor!
Neden yapıyor bunu?
Alışı niçin böyle?
Tahsilat mı yapıyor,
Yoksa toptan bir hesap mı kapatıyor?
Ceza mı bu, yoksa hatırlatma mı?
Benim aklım almıyor,
Göz pınarım göl göl olup taşıyor,
Hafsalama sığmıyor!

Ama çok acıyor be…
Ciğerler parçalanıyor,
Duygular kanıyor, yürekler pareleniyor!
Ah be hayat,
Verdin ve aldın,
Birer birer verdin hep,
Buna hep sadık kaldın…
Ama alırken;
Ölümle başka anlaştın,
Sıralı da aldın, sırasız da yolculadın,
Yolda da yakaladın, yolakta da aldın, geceyi de yardın!
Bir bir almaktan caydın, binlerle aldın!

Ağzım kurusun ey Hayat!
Hep mi böyle yapacaksın!
Ölümle anlaşmana sadık mı kalacaksın!
Vurgun yedirip ölüm mü kusacaksın!
Ben anlayamadım; nedir ve nedendir bu yaptığın!..
OGÜNhaber