Devlet mi aciz yoksa aciz olan mı siz?..

Bremen mızıkacıları,
Kendine Müslümanlar,
Bir bardak suda fırtına koparmacılar,
Algı operasyoncuları, kafa karıştırmacılar,
Biz yaparsak bir hikmeti var sen yaparsan terörle arana mesafe koyamayansın diyenler başladılar yaygaraya…
"Kılıçdaroğlu HDP ile konuşursa İYİ Parti ne diyecekmiş,
Bunu nasıl hazmedecekmiş,
Nasıl kabullenecekmiş?.."
Bugüne kadar yutturdular ya; güya, yine yutturacaklar!
Yine on ikiden vuracaklar ve boş atıp oy tutacaklar,
Nalıncı keseri gibi yine kendine yontacaklar!
Ama nafile…

Bu model tutmuyor artık,
Eskidi bu ayaklar; kimse takmıyor ve etkilenmiyor.
Halk, bunlara bakmıyor ve tınmıyor!
Artık ezberler bozuldu,
Çünkü çok daha önemli problemler var,
Ve halkın gündemi bu sorunlar!
Bu yüzden de, Kılıçdaroğlu HDP ile de konuşur,
İşçi Partisiyle de konuşur,
Memleket Partisiyle de konuşur…
Kısaca konuşmak istediği herkesle konuşur ve görüşür!
Nasıl, Ak Parti HDP'yi ziyaret ettiğinde, Bahçeli "son derece normal" dediyse,
Cumhur İttifakı HÜDAPAR ile nasıl ittifak ettiyse ve buna, ne MHP ne de BBP itiraz etmediyse,
Kılıçdaroğlu'nun HDP başta olmak üzere, siyasi partiler yasasına göre kurulmuş diğer partilerle görüşmesi, İYİ Parti açısından olasıdır, olabilir ve son derece normaldir!
Bu konu üzerinden kimse siyasal fantezi kurmasın,
Kurarsa da kursun ama kendine saklasın!

Deprem
Depremin 36. Günü,
Bir Bakan Konuşuyor:
"…Kahvaltı verdiğimiz yerler var veremediğimiz yerler var. Onun için kahvaltılık ürün istiyoruz.
Çocukların ve büyüklerin terlik-eşofman ihtiyaçları var.
Özellikle vatandaşlarımızdan bu konuda, hayır sahiplerinden bağış sahiplerinden bu konuda destekler arzu ediyor ve istiyoruz.
Biraz önce kahvaltılık söyledim; çay ve şekeri de eklemek istiyorum…"

Hani diyelim, depremin üçüncü-dördüncü günü olsa,
Hatta onuncu,
Hatta ve hatta yirminci günü olsa; hadi neyse, bir şeylerin eksik kalması normal diyeceğim!
Yahu vicdansızlar; otuz altıncı be otuz altıncı günde söylüyorsunuz bunları!
Söylemekle kalmıyor; bir de, vatandaşlardan istiyorsunuz!

Hayırdır muhteremler,
Yoksa otobüsten ata ata, seçimlerde dağıta dağıta çay bitti mi!
Şeker fabrikaları kapatıldığı-satıldığı için şeker mi kalmadı!
Yahut da, Kızılay satıp kar edecek ve depremzedeye dağıttıracak bir ahbap bulamadı mı!
Dinime-imanıma dinlerken ben utandım,
Hicap ettim, yerin dibine battım.

Efendiler,
Depremzede çadır isterken,
"Yandım Allah bir yudum su" derken,
"Üşüyoruz donduk" sesleri yükselirken,
"Nerde bu Devlet" diye feryat ederken;
Duymadınız,
Kör oldunuz,
"Birileri devleti aciz göstermeye çalışıyor" diyerek yükselip kızdınız,
Daha olmadı; davalar açtınız,
Ve oldukça yüksek perdeden naralar atıyordunuz!
Ya şimdi ya şimdi?
Devlet olarak, iktidar olarak;
Çay yok, şeker yok,
Terlik yok, eşofman yok,
Kahvaltılık yiyecek yok diyorsunuz!
Şimdi de ben soruyorum;
Neden devleti aciz duruma düşürüyorsunuz!

Cumhur İttifakı ortağı Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici:
"Yaptırdığımız anketlere göre Türkiye'nin beşinci büyük partisiyiz. %30'un üzerinde oy potansiyelimiz var." demiş ve yüzde 10 seçim barajına sitem etmiş.
İlginç,
Muhteremler bir önceki seçimde yüzde 9,5 oy almışlar ve baraja takılmışlardı ya…
Vay vay vay…
OGÜNhaber