Düşü yazmak, düşeyazmak!

—Neşet baba gibi "hayale aldandım" sözlere kandım,
Gördüğüm düş imiş, ben günde sandım,
Namık Kemal gibi "didar-ı Hürriyet" nuruna yandım.
Umutlandım,
Düşüncelere daldım,
Düşümü yazdım…
Ama düşeyazdım Troyalı.

—Hay ben senin… Düşünü, düşünüşünü, düşüşünü…
Be adam,
Demedim mi ben sana;
Düş gör ama düşünme,
Düş'ünle eleştirme, düşünceleştirme.
Düşte gördüğün çişte aksın.
Düşüncen sende kalsın…
Anla artık,
En iyisi düşünmemek.
Yoksa düşer,
Düşüne ve düşündüğüne yanarsın…
Bak bana,
Ne düş görüyorum ne düşünüyorum,
Rahatım.
Neden?
Sen, düşte görür günde sanırsın.
Ben, günde gördüğümü düşte sanırım ve kendi kendime kanarım.
Ve yanacaksam da,
İçimde tutar, külümle yanar, içten içe kanarım…
Hele bir bak,
Umutlanıyor, somutlanıyor, düşü yazıyor muyum!
Hayır…
Çünkü ben artık,
Düş görmüyor,
Düşünmüyor,
Ve yazmanın şehvetiyle, düşlerin tuzağına düşmüyorum!
Sen de cahil olma,
Özgürceliğe kanma,
Hayale aldanma,
Hür olduğunu sanıp kor ateşlerde yanma,
Azma, yazma ve düşeyazma…
Gözünü aç ve ota bak, b.ka bak,
Yoksa kalırsın dımdızlak…
Buğdayları seyret,
Tefekkür et,
Başakları ellerinle büyüt.
Düşün ve büyü,
Büyüyen yürür ve ürkütür.
Bunu yapma,
Ve mutlanma!
Umutları düşte yürüt,
Ki o zaman,
Düşeyazmayasın….
OGÜNhaber