Hata/Yanlış/Samimiyetsizlik ve 'Allah affetsin' sığınması..!

“Biliyorum...
Düştüğüm yer, Yusuf'un kuyusudur…”
Giderken böyle diyor; bir köşe yazarı…
Malum;
Son günlerde Sedat Peker’in açıklamaları, dokunarak/çarparak/yıkarak devam ediyor.
Buna maruz kalan/adı geçen bir yazar da; okurlarına, “iddialardan aklanana kadar yazamayacağım” diye veda ederken, böyle diyor.
Bana ilginç geldi; “Yusuf’un kuyusu” benzetme ve özdeştirmesi…
Neden mi..?
Birincisi;
Yalın/basit/sade bir şekilde “Ben de insanım, hata yapmış olabilirim…” demek dururken,
Hz. Yusuf’tan hareketle, analoji yapıldığı için…
İkincisi ise;
Hz. Yusuf’un kuyuya atılma nedeni, “çekememezlik ve kıskançlık”
(Biliyorsunuz;
 Hz. Yakup,  oğlu Yusuf’u diğer çocuklarından daha çok severmiş ve diğer çocukları ise buna çok bozulurlarmış.)
Hal böyleyken, insana sormazlar mı;
(Bence sorarlar…)
-Seni çekemeyen, haset eden veya kıskanan/lar kim/kimler.?
Eğer ki “evet var” diyorsan,
Hz. Yusuf’un kardeşleri babasının sevgisinden dolayı kıskanıyorlardı,
Peki o halde, sana dair sevgisi kıskanılan ve “Yusuf’un Kuyusu” benzetmesi yaptıran “baba” kim…!

Bana ilginç geliyor demiştim,
Çünkü sıkıntıya düşmeden önce, sanki “ali kıran baş kesen” gibi,
Hiç sıkıntıya düşmeyecekmiş gibi,
İyi/güzel/ayrıcalıklı günler ebediymiş gibi,
Her konunun uzmanı/allame-i cihan gibi,
Her konuda ve her kişiye dair fikir söyleme/ahkam kesme üstünlüğüne sahipmiş gibi davranırken;
Bir gün gelip de;
İşlerin ters gideceği,
Zorda kalınacağı,
Ve, “Yusuf’un Kuyusuna” düşülebileceği, nedense hiç düşünülmüyor.
Ama hayat böyle, işte…
Halbuki “özür dilerim/hata ettim veya ben de yanlış yapmış/gücün şehvetine kapılmış/muktedirlik sarhoşu olmuş olabilirim…” demek ne kolay şey…

Haaa…
Bunları derken,
Sen “sütten çıkmış ak kaşık mısın,
Daha önce şöyle söylemiştin/yazmıştın,
Şimdi ise farklı diyor ve yazıyorsun…”
diyenler oluyor.
Haklılar da…
Buradan da söylüyorum ki;
“Yanılmışım/hata etmişim/daha önce bazı şeylere kör bakmışım,
Hatta, beni eleştirenleri, sübjektif ve tarafgir şekilde eleştirmişim,
Özür diliyorum…
Ve, bunu söylemekten de gocunmuyorum..!”

Ama,
 “Allah beni affetsin…” demeye de dilim varmıyor.
Çünkü O,  artımı da eksimi de/pişman olup olmadığımı da, zaten biliyor.
Bunu sesli söyleyerek veya yazarak tribüne oynamak istemem.
Bana pek de samimi gelmiyor.
Hata yap; Allah affetsin,
İhmal et; Hakkınızı helal edin,
Sıkışınca; Yusuf’un Kuyusundayım, de;
Sonra da,
Sanki, Allah her şeyi gören bilen değilmiş gibi(haşa),
Sanki, “Şah damarımızdan yakın” değilmiş gibi,
Sanki, bu sözleri etmezsek duymayacakmış (haşa) gibi,
Ve üstelik, din/kitap/inanç/itikat konusunda ayrıcalıklı/özellikli/muafiyet sahibiymiş gibi,
“Allah affetsin..” de ve kurtulacağını san..!
Ben bu “samimiyetsizliği” yapmak istemiyorum.
Ve, bu “koca koca” lafları etmeyeceğim..!
OGÜNhaber