Kılıçdaroğlu, yine bir duyum almış..

Var olan ve kullanılan bir kavram,
Zaman zaman herkes kullanır.
Siyasette bu kadar yaygın kullanılması ve adeta siyasi bir kavram haline gelmesi Kılıçdaroğlu sayesinde oldu.
“Bir duyum aldım,
Aldığım duyumlara göre…
Kulağıma gelen duyumlara göre…”

gibi gibi….

Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşünün 12. Günü,
-Sözüm ona- masumiyet içinde, en derin ve kalbi şekilde yapılan “Adalet” yürüyüşünün gerçek amacı Kılıçdaroğlu’nun dilinden “duyum” şeklinde ortalığa saçılmaya başladı.
Galiba İstanbul’a yaklaştıkça, her gün “Duyuma dayalı” yeni bir “Kılıçdaroğlu Hezeyanı” işiteceğiz.
Duyumcu Kemal ne diyor, lütfen dikkatle veya -sorun değil- dikkatsizce bakın;
“Maltepe Cezaevi'nde Enis Berberoğlu'na yönelik tutuklama kararı öncesinde hazırlık yapıldığına dair duyum aldık.”
“Büyük Duyumcu” şöyle devam ediyor:
"Düşünün bir kişi yargılanırken, henüz karar verilmemiş ama Maltepe Cezaevi'nde oda hazırlanıyor. Odanın eksiklikleri gideriliyor. Çünkü o kişinin mahkum edileceği önceden biliniyor.
Bu durum, yargı ile siyasi iktidar arasındaki bağlantıyı gösteren en somut örneklerden birisi.
Bizim bu yürüyüşümüze haklılık kazandıran en temel olaylardan birisi. 
Bu bizi derinden yaraladı ve adaletin neden zorunlu olduğunu bir kez daha bizlere gösterdi.
12. gününde yolumuza devam ediyoruz."

Ba ba ba baaaa….
Nasıl  adrese teslim duyumlar,
Hı hı… Yedik biz de,
Yürü Kemal… Kim tutar seni.
Gerçi, Kılıçdaroğlu’nun bu hallerine çok da yabancı değiliz.
16 Nisan Referandum’unda “Evet çıkarsa…” diye başlayan cümlelerle de şunları söylemişti;
“Kahvehaneler, lokantalar kapanacak”,
“Muhtarlıklar feshedilecek”,
“Bakanlar Kurulu olmayacak”,
“Bunlar 50-100 tane Başkan Yardımcısı atayacak”,
“15 Temmuz kontrollü bir darbedir”,
En önemli ve ilginci ise, yine o meşhur “Duyum”la gelen iddiasıdır;
“Adil Öksüz MİT ajanıdır”.
Bilgi-belge üretme konusunda sınırları zorlayan FETÖ’cülerin gönderdiği “Adil Öksüz MİT ajanı” evrakına “mal bulmuş mağribi” gibi sarılmıştı.
Sonra elinde patlamıştı,
Ama onun için “sahte belge” olmasının  önemi yok,
Yeter ki, kullanabileceği materyal olsun,
Söyler geçer,
Söylediğinin ülkede ve halk nezdinde yapacağı tahribat umurunda değil,
Çünkü Kılıçdaroğlu’nun siyaset yapışı böyle,
Yalanlar, iftiralar, sahtelikler,  gaflar…
Ama bunlar “aptal bir siyasetçi”nin yapacağı türden değil,
“Şark Kurnazlığı”dır bunlar,
Bilerek, bilinçle ve özellikle yapılan söylem ve eylemler bunlar…

Duyum, duyum doyum…
“Duyumcu Kemal”den duyumlar…
Be adam…
Sen koca bir partinin başkanısın,
Güya, ülkeyi yönetmeye talipsin,
Duyum’larla, gerçekmiş gibi nasıl hareket edersin,
Duyum; doğruluğu tespit ve tescil edilmemiş, karine teşkil etmeyecek  haber demektir.
Duyum’u nereden aldın,
Kimden aldın,
Nasıl aldın,
Duyum dediğin “masalları” sana duyumsatanın amacı ne,
Sen her duyum’a sarılır mısın,
Sen “Duyum Akıllı”mısın…
Kemal’in “Duyum”sarlığı öyle saf, salak ve masumiyet içermez,
Sakın kanmayın, bu adamın böyle “safiyane” duyumsallık ayaklarına,
33. ABD Başkanı Harry  Truman;
“Eğer insanları ikna edemiyorsan kafalarını karıştır” der.
Kemal’in duyumları da, aynen böyle bir hedefi amaçlıyor,
Gelen duyumların yanlış ve yalanlığını kendi de iyi biliyor,
Ama işine geliyor,
Çünkü amacı doğruluk filan değil,
Amaç; kafa karıştırmak…
“Tutmazsa da izi kalır” bağlamında.
Güya, Referandum öncesi işe yaramıştı,
% 48 “Hayır” çıktı ya…
Kemal ve şürekası da istişarelerde bulunup karara vardılar;
“Duyum’ları artıralım”, diye…
Hani birileri de, bir zamanlar “Tweet’leri artıralım” demişti ya…
Yoksa o günün Tweet artırıcıları, Kemal’e “Duyumları artır” talimatı mı verdi…?
Galiba yürümek insanın “Duyum’lulaşmasına” vesile oluyor,
İstanbul’a yaklaştıkça Kemal’in “Duyum artışına” şahit oluyoruz ve olacağız gibi,
Her geçen gün, zırvaların, yalanların ve tuzakların “duyum”a dönüşmesine daha çok şahit olacağız.
Bu “Duyum” refleksli strateji  planlı, programlı ve sistemik  algı oluşturmanın bir parçasıdır.
“Kemal’dir ne yapsa yeridir” gibi sakın düşünülmesin,
Buna Anadolu’da; “cin olmadan adam çarpmak” denir.
Amaçları, niyetleri, sinsilikleri belli,
İkna gibi bir niyeti yok, maksat kafa karıştırmak, suyu bulandırmak, fiili ve zihinsel kaos oluşturmak…
Yolun sonunda, son tahlilde bize de şöyle diyecek galiba;
Siz bizim “Duyumsallılaştıramadıklarımızdanmısınız” ...
Ne “duyum”muş behhh...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
OGÜNhaber