Tasavvur’da tasarruf etmiyor; bol bol tasavvur ediyoruz..

Tasavvur:
1. Göz önüne getirme, hayal etme, zihinde canlandırma, fikren kurma.
2. Tasarım.
3. Düşünce, amaç, niyet.
TDK anlamı böyle…
Kelimeye dikkat edersek;
Düne dair olmaktan ziyade geleceğe yönelik bir anlam içeriyor.
Nostaljiden ziyade, istikbal inşası anlatıyor.
Dün değil, yarın diyor.
"Hayırdır, nereden çıktı şimdi bu kelimeyi yazmak" diyebilirsiniz.
Haklısınız da…
Ama çokça kullanılır olmaya başladı.
Gelmek/gitmek/yemek/içmek/düşünmek/yazmak gibi bol kepçe kullanılmaya başlandı.
Hatta, güncel aydınlarımız/nöbetçi açık oturumcularımız/ilmiyle iradesi arasında tezatlaştığının farkında bile olmayanlarımız konuşma ve yazılarında "tasavvur" demeyi modalaştırdı.

Hal böyleyken; geçenlerde bir köşe yazısında "Medeniyet Tasavvuru Okulu (MTO)" diye bir şey okuyunca içimden yazmak geldi.

Hep tasavvurdayız,
Neredeyse, 300 yıldır.
Ve ne hikmetse tasavvurlarımız, yani fikrî kurgumuz, tasarımımız, düşünce/amaç/niyetimiz hep dünün özlemi,
Tarihsel romantizm,
Ecdat edebiyatı üzerine.
"Biz üç kıtaya hükmetmiş bir ecdadın torunlarıyız" avuntusunda…

Tabi ki tarihi örnek alacağız,
Ders de çıkartacağız.
Tasavvurumuzu oluştururken geçmişimizden esintiler, işaretler, izler olacak.
Ama bu noktada iki realite karşımıza çıkıyor.
Tasavvur bağlamında biraz da sıkıntılı iki realite.
Birincisi; tasavvuru, dünleri yadetmek, özlemek ve menkıbecilik yapmaya çevirdik.
İkincisi ise; "kuvveden fiile" geçemiyoruz. Tasavvur aşamasında takılı kaldık.
(Kuvveden Fiile Geçmek: Düşünülen şeyi yapmak, hayata geçirmek.)
Tasavvur, yani "bir gelecek öngörüsü"
Bizde, sanki geçmişe dair bir kehanet haline geldi.
"Önce kehanetin anlamını öğren. Kehanet geleceğe dairdir ve bir olayın gerçekleşeceğini önceden bilme anlamına gelir" dediğinizi duyar gibiyim.

Yok yok, merak etmeyin,
Ben de öyle biliyorum.
Ama "tasavvur"u "Dirilişlerle-Kuruluşlarla-Şahlanışlarla" öyle bir şamar oğlanına çevirdik ki;
"Medeniyet Tasavvuru" derken bile dünün yadına daldık.
O yüzden "Tasavvur=Geçmişe Kehanet" deme ihtiyacı hissettim.
Hani bir söz vardı ya: Sivas Sivas olalı böyle zulüm görmedi" diye,
Aynen onun gibi,
Tasavvur da, tasavvur olalı böyle eziyet görmedi.
Geçmişe mi dönsün, geleceği mi düşünsün, dünden yarına mı baksın, yoksa dünde takılı mı kalsın; tasavvur bile şaştı kaldı.

Ama artık müsterih de olabilir.
Çünkü lafzını içeren bir okul var.
Eminim bundan sonra oldukça tasavvurlanacağız.
Tasavvurlu olacağız.
Tasavvurdan tasarruf etmeyeceğiz.
Tasarrufu ise hiç tasavvur etmeyeceğiz.
Tasavvuru eyleme geçirmenin, kurmanın, realize etmenin de bir önemi yok.
Aslolan yapmak değil tasavvur etmektir(!)
Ki, onyıllardır yapa yapa sevdik; bu "tasavvur" denen şeyi…
Ve ne mutlu ki bize; tasavvuru kehanete,
Kehaneti de geçmişe döndürmeye muvaffak olduk.
Neyleyelim Çin'in, Hind'in, Avrupa'nın, Amerika'nın, Mançurya'nın tasavvur ve medeniyetini…
Çünkü  okul'landık biz.
Artık Medeniyet "Tasavvuru" Okulu'muz var…
OGÜNhaber