Unutmaya üzülmek, üzülmekle meşgul olabilmek..

-Neyin var Troyalı,
Sesin soluğun çıkmıyor..?
-Sesim soluğuma küsük,
Çünkü üzülmekle meşgulüm…
Kendi kendime bile üzülemiyorum.

Baksana depreme…
Ama ben deprem sonrasına üzülüyorum.
-O ne demek… Bundan daha beteri mi var ki..?
Depreme zaten herkes üzülüyor.
Hayvanlar da…
Köpekler acıyla havlıyor, kediler kederle mırlıyor.
Ama sonrası, sonrası…
Unutulacak, unutacağız.
Hiç deprem olmamış gibi, "deprem toplanma alanlarına" bile, beton saçacağız.
Betona fesat katacağız.
Yapıyı çürük yapacağız.
Dereyi yatağından kaçıracağız.
Denizden çalacağız,
Ormanı yakacağız,
Tarihi yıkacağız,
Canlardan çalacağız,
Can satıp can alacağız.
Sadece betonlaşacağız.
Bozacağız,
İnşa ile imha yapacağız.
Ucuz beton atacağız,
Betona "can" katacağız.
Sonrası budur,
Daha beteri bu "sonra"dır.
Bu "sonra"ya üzülüyorum, ben..
Hep geldi, hep geliyor ve hep gelecek,
Bizde deprem riski böyle…
"Geliyor" diye ikaz gelir; uzmanlardan,
Duymayız bile…
Yine gelecek denir;
"Ammaaannn"dayız.
Ve gelir;
Ah-vah eder, kolayı seçer ve olana üzülürüz.
Sonra..;
Unuturuz; hiç olmamış gibi,
Hiç olmamış gibi; yine başlarız tekrara.
Yatarız ölüme,
Ölüm uykusuna…
İşte ben sonrasındaki unutmaya, hiç olmamış gibi davranmaya üzülüyorum,
Bu üzülmeyle meşgulüm..!
OGÜNhaber