Yahu arkadaş, bir çadır ve bir seyyar tuvalet götürmek bu kadar mı zor!..

Tamam,
Diyelim ki öyle ve kaderimiz böyleymiş,
Kader ağlarını örmüş, planını işletmiş ve deprem olmuş!
Hayatın fıtratında ölüm varmış ve kader planındaki deprem sonucu ölümler başa gelmiş!
Eyvallah...
Ama elimde değil; merak ediyorum ve sormaktan kendimi alamıyorum,
Depremin altıncı günündeyiz,
Sağ kalanlar üşüyor, donuyor!
Allah rızası için "bir çadır-bir soba" diye feryat ediyor.
Bu insanlara bir çadır bile ulaştıramamak, ısınma imkânı sunamamak da mı kader veya kader planının bir parçası!

İnsan denen varlık def-i hacet yapan bir organizmadır.
Yani tuvalete giden bir varlıktır!
Yahu arkadaş,
Yetkili ve sorumlu makamdakiler hiç mi düşünmezler; evsiz kalan binlerce-on binlerce insan nereye işeyecek, nereye tuvaletini yapacak!
Def-i hacetini nasıl giderecekler!
Çıldırmamak elde değil!
Tuvalet ihtiyacı ayda bir görülen veya yapılmadan da olabilen bir ihtiyaç değil ki!
Feryat ediyor kadınlar-erkekler-yaşlılar-çocuklar; bir çadır-bir tuvalet diye!..
Yeniden soruyorum şimdi;
Bir portatif-seyyar tuvalet götürememek de mi, kader veya kader planının bir parçasıdır!

Temizlik için su götürülememesi ve suya ulaşamamak da mı kader planı!
Kesilen ve bir türlü onarılamayan elektrik,
Bir türlü sağlıklı işlemeyen haberleşme,
Verilemeyen doğalgaz, ulaştırılamayan yakıt da mı kader veya kader planının bir parçası!

Depremin ikinci gününden beri,
Yaklaşık 4-5 gündür,
İnsanlar çadır çadır çadır diye,
Isınacak bir soba diye,
Hacet giderecek bir seyyar tuvalet diye feryat ediyor!
İnsanlar mecburiyet babında rastgele hacet giderimi yapmak zorunda kalıyor ve mevsim kış olmasına rağmen nahoş kokular yayılmaya başladı,
Salgın hastalık kol geziyor!
Bu da mı kader ve kader planının bir parçası!

Tüm millet, depremi iliklerine kadar hissetti ve can-ı yürekten yardıma başladı.
Karınca kararınca ve elinden ne gelirse bölgeye göndermeye başladı.
Ama ne garip ki, bu yardımlar depremzedelere sağlıklı şekilde ulaşmadı,
Hala bile yardıma erişimde veya yardımların ulaştırılmasında koordinasyonsuzluk var.
Bu da mı kader ve kader planının bir parçası!

Cehaletimi bağışlayın,
Kaderi Allah yazdıysa,
Ve kader de böyle acımasızca davranıyorsa,
O halde kaderin sahibi Allah, (Haşa) zulüm mü ediyor yani!
Arkadaş,
Bu nasıl bir kolaycılık, nasıl bir Allah'a havalecilik yahu!
Yahu, hadi depremi Allah'a havale ettik de; bir çadır ve bir seyyar tuvalet götürememeyi de mi Allah'a havale edeceğiz ve kader planıyla izaha kalkacağız!
Yapmayın etmeyin,
Aklımızla dalga geçilmesini geçtim; bari duygularımızla-acılarımızla-dramımızla dalga geçmeyin!

Bitti Efendiler, bitti!..
Kahraman unvanlı Maraş bitti!
Atatürk'ün "Kırk asırlık Türk yurdu düşman elinde esir kalamaz" dediği ve medeniyetler kenti dediğimiz Antakya bitti!
Kayısı diyarı Malatya bitti!
Adına türkü yakılan Adıyaman bitti!
Bitti bitti…
Tüm bunlardan sonra,
Kimse kalkıp da, bir çadır ve bir seyyar tuvalet götürememeyi, herhangi bir sebep ve gerekçeyle sakın savunmasın ve izaha çalışmasın!..
OGÜNhaber