​Darb-e & Arbe-de

Halk, ‘Parayı biz çöpte bulmadık, boğazımızdan artırdık, eşşek gibi gece gündüz demeden çalıştık. Bizim paramızla alınan silahları bize karşı kullanamazsınız’ diyerek darbecilerin karşısına çıkarak en başında duran D harfini alarak en sona atmış ve bu hareketle Darbe; arbe-D olmuştur.

Her darbe esasında bir kalkışmayla başlar ve gerçekleşmesiyle namı değer adına yakışır Darbe olarak yıkıcı etkisiyle kendisinden söz ettirir. (adı batasıca)

15 Temmuz gecesi komutanların birbirleriyle iletişim kurarak başlattıkları girişim halkın sokağa çıkmasıyla son bulmuştur.

Darbe iyidir, candır, kandır diyebilecek insanların var olduğunu hepimiz biliyoruz.

15 Temmuz arbe-D’si darbe olabilseydi, 27 Mayıs darbesi gibi acaba bayram olarak yıllarca kutlanabilecek miydi?

Bence korku ile yapmacık bir bayram kutlanacaktı. Darbecilerin aileleri, eşi, dostu, hısım akrabaları bayram yapacak, bu ülkenin esas evlatları da onlara hizmet edecek. Yaptığı hizmetlerde kusur ederlerse de cezalandırılacaklardı.

Bugünlerde yollarda sevinen insanları görüyor ve neden bu insanlar seviniyor? ‘masum insanlar tanklar altında ezildi, helikopterlerle insanlarımız tarandı, meclisimiz ve değerlerimize asker elbiseli hainler saldırdı. Üzülmemiz lazım’ diye aklımızdan geçiriyoruz ya!



Esasında darbecilerin bayram yapamadığı ve şehitlerimizin nedensiz aramızdan ayrılmadığı için sevinildiğini aklımıza getirmiyoruz.

İletişimin önemini bir kez daha anlamış olduk. Whatsupp grubu ile koordine olan darbeci komutanların karşısına son teknoloji kullanılarak cumhurbaşkanı ile iletişim kuran halk çıkmıştır.

Teknoloji darbeyi başlatmış, bir başka daha iyi teknoloji ile de darbe başlamadan son bulmuştur.

Darbenin son bulmasına ağlayanlar ile üzülenlerin de olduğunu üzülerek belirtmek isterim.



Darbelerin her türlüsüne karşıyım. Keşke Kenan Evren’de darbe girişiminde zamanımız hain subayları gibi ellerinden kelepçelenip, don ve atlet şeklinde TRT ekranlarında deşifre edilebilseydi de güzel yurdumuz 100 yıl geriye mahkum edilmeseydi.

Keşke 1980 darbesi olmasaydı da darbe sevdalısı komutanlar bugün tankların içine kandırılmış askerleri bindirmeseydi…

Keşke 1980 darbesi olmasaydı da bugün tankların üzerinde hatıra resmi çekinenler hafızalarımıza kazınmasaydı…

Keşke 1980 darbesi olmasaydı da bugün askeri elbise içinde kendi halkına kurşun sıkan hainler olmasaydı…

Keşke 1980 darbesi olmasaydı da bugün sivillerimiz askeri darp etmeseydi…

Keşke 1980 darbesi olmasaydı da Ziya Şark Sofrasında çalışan Tokat Sulusaray Alpudere köyünden Şehit Mehmet Güder ailesiyle beraber olabilseydi…

Bizler halkız, keşke deriz dururuz, komutanlar suçludur ama askerler günahsızdır şeklinde konuşuruz, şu şöyle olsun bu da böyle olsun diyerek duygularımızla hareket ederiz.

Lakin devleti yönetenlerin bizler gibi düşünme lüksleri olamaz.

O nedenle;  Sultan Abdülhamid Han’ın dediği gibi, "Hak isteyene hakkını verin, baş kaldıranın başını kesin!" 
OGÜNhaber