Tek Türkiye İçin...

Güzel yurdum insanları siyasetle yatıp, siyasetle kalkıyor, güncel olayları konuşuyor ve yarın için kaygılanarak planlar yapıyor.

Halkımızın siyaset ile ilgilenmesi toplumun apolitikleşmesinden yakındığımız günleri anımsarsak sevindirici ama diğer bir yönüyle baktığımızda ise çok endişe verici olarak gözlemlenmektedir.

BİLİNÇSİZCE GRUPLAŞIYORUZ
Çünkü yaşamımızda önemli bir yer tutan bu siyasallaşma süreci aynı zamanda halkımızı artı ve eksi kutuplara yiterek yurdum insanının bilinçsizce gruplaşmasını sağlıyor.
İnsanlarımız bu nedenle birbirlerinden uzaklaşıyor ve hızla kutuplaşmak zorunda bırakılıyor.

Özellikle son günlerde ya dinci olacaksın ya da laik olacaksın dayatmasıyla karşı karşıya bırakılan ve bu dayatmaklara prim vermeyen hem laik, hem dindar olan sessiz çoğunluk ise bu olanlar karşısında ne yapacağını şaşırıyor.

Muhafazakâr bir ailenin çocuğu olan ben; Ahmet Hakan gibi bazı çevrelere sırtımı dönmez iken, Tuncay Özkan gibi de dini birilerin tekelindeymiş gibi görerek kendimi dinimizin karşı konumda taraf olarak hiçbir zaman görmedim.

HER İKİ TARAFTANDA TEPKİ ALIYORUZ
Ben Ulu Önder Mustafa Atatürk'ün Balıkesir hutbesi ile TBMM'nin açılışını mevlitle yapmasını bugün kendini meydanlarda Atatürkçü gibi gösterenlere anlattığımda tepki görüyorum.

Ve yine kendisini dinci olarak lanse eden kişilere ise Ulu Önder'in Edirne'de Selimiye cami ziyaretinde bir ayeti meal yapması karşısında o zamanki âlimlerin nasıl şaşkınlık içerisinde kaldıklarını anlattığımda da tepki ile karşılaşıyorum.

Peki, ne olacak?
Böyle nereye gidiyoruz?
Ve ne yapacağız?

FISILTILAR İLE DEDİKODULAR BİZLERİ VURUYOR
Yayılan gerginlikler ile duyarsız kişilerin yaptıkları anlamsız fısıltılar ve dedikodular dönüp dolaşıp, bu ülkeyi karşılıksız seven ve dinini samimi yaşayan insanları vuruyor.
Hararetler öyle yayılıyor ki; dalga dalga sokaklara taşıyor ve ciddi sıkıntılar yaşamamıza neden oluyor.

Yaşanan belirsizlikler ile ekonomik durgunluk yaşadığımız bu günlerde yaza giriyoruz ama zor bir yaza giriyoruz.
Ama bu günlerde hepimiz sağduyulu hareket etmeliyiz. Tartışılmadan ve enine boyuna incelenmeden olayları bir oldubitti şeklinde değerlendirmemeliyiz.

Başta siyasetçiler, işadamları, Sivil toplum örgütü temsilcileri, askerler ve yazarlar olmak üzere hepimiz kutuplaşmanın daha da derinleşmesine mani olmalıyız.
İki Türkiye olmaması için Tek Türkiye için birlikte kenetleşme zamanı gelmiştir.
İpin ucunu elimizden kapmak isteyenlere müsaade etmeyelim yoksa ip elimizden giderse vay halimize...

 


fyildirim@ogungazetesi.com.tr
OGÜN/18-24.Mayıs.2008/Sayı:73/Sayfa:03
OGÜNhaber