Ege Konsorsiyumu


97 yıl önce Yunan'ı denize döktüğümüz bu kutlu günlerde, Devlet-i Ali (Büyük Devlet) gibi bir akılcılık göstermemiz gerekiyor.

Dünya'nın jeopolitik ve jeostratejik yapısı, küresel para oyunları ve halklarımızın geleceğini tesis etme adına sadece bir fikir olarak kaleme aldığım bu yazı, dünya üzerinde mali ve kültürel açıdan atılabilecek en büyük adımdır. Yunan Agamennon' un çocukları, İngiliz Churchill' in çocuklarından izin alamasa da Atatürk gibi 100 yıl sonrasını görebilen bir liderin Türk çocukları bu adımı atmaya muktedirdirler.

Eğer bu konsorsiyum ile ekonomik olarak petrol devlerinin dünyasında bir gedik açabilirsek İstanbul havalimanı, Çanakkale köprüsü, İstanbul-İzmir otobanı gibi temel ticari gereksinimlerimizin tamamlanmış olması ve Mersin limanı, İzmir limanı, Bursa limanı gibi deniz kalelerimiz ile 5 ile 15 yıl arasında ekonomimizi G-8 listesine yazdırabiliriz.

Akdeniz petrolleri, Kıbrıs meselesi, S400, F35 derken kaybettiğim zaman ve para kaybı bir nesli daha yetiştirmekten bizleri alıkoyacaktır.

Tamam Yunanlılar ile birçok sorunlar yaşamış olabiliriz. 11 milyonluk Yunanistan ve 82 milyonluk Türkiye.

Bilindiği üzere Yunanistan uzun zamandan beridir bir mali krizin içindedir ve ağababası İngiltere bile kurtaramıyor bu ülkeyi...

Uzosundan, baklavasına, yoğurdundan fiziki yapılarına ayrıca yaşam tarzlarına kadar neredeyse tıpa tıp benzediğimiz bir millettir Yunanlılar.


Nasıl benzemeyelim ki?

Neredeyse 1000 yıldır yan yana aynı coğrafyada yaşıyoruz bu topraklarda. Osmanlı hakimiyeti dönemleri ve karşılıklı vatandaşlarımızın bir arada yaşaması daha da pekiştirmiş bu yakınlaşmayı.

Edremit'te çay içerken, Çeşme'de otururken, Bodrum'da denize girerken yüzerek bile ulaşabiliriz Yunanistan topraklarına.

Olaylara taktik ve ekonomik açıdan baktığımızda şu tabloyu görebiliriz.

Yunan devletinin Akdeniz petrollerini ne çıkarabilecek ne de lojistiğini yapabilecek bir gücü vardır. Bu bağlamda Türk-Yunan konsorsiyumu ile kurulacak olan bir petrol şirketi, iki ülkeyi de ihya edecektir.

İngiliz petrolleri, Arap Aramco şirketi ve Teksaslı haydutlar için ağır bir travma olacak ama bu plan da masaya yatırılmalı.

Mutlak tepkiler olacaktır. Osmanlıcı tayfa “Yunan komutan Osmangazi'nin sandukasını tekmeledi” diyecek, Kemalist tayfa da “Yunan'ı boşuna mı denize döktük” diyecekler ve Türk devletinin akılcı karar almasını engellenmeye çalışacaklardır.

Fakat global piyasalar bu evliliği mecbur kılmaktadır. Hem çökmüş olan Yunanistan ekonomisi hem de enerji bağımlılığı olan Türk ekonomisinin bu iş birliğine ihtiyacı vardır.

Hiçbir lider ülkesine ihanet etmeden bu süreci başlatabilir. İnanın G-8' inden G-20' sine tüm devletler bu konsorsiyumun oluşmaması için ellerinden geleni yapacaktır ama daha sonra alışacaklardır.


Şimdi biraz da rakamlardan bahsedelim...

Çok büyük bir satranç kurmaya ne dersiniz?

Satranç oyununun en belirgin özelliği duygularla değil mantık ile oynanmasıdır.

Kurulması gereken bu büyük satrançta ilk önce Kıbrıs meselesinin çözülmesi gerekmektedir. Kuzey ve Güney Kıbrıs’ın egemen bir tek devlet statüsüne kavuşması ve dönemsel eşbaşkanlık sistemi ile Kıbrıs Cumhuriyet anayasasının tekrar düzenlenmesi gerekmektedir. Her iki tarafında ortak başkenti olan Lefkoşa'da yeni bir başkanlık binası tesis edilmeli ve konsorsiyum ortak kararı ile Kuzey ve Güney Kıbrıs halkı olan 285 bin aileye, 250 Euro huzur maaşı bağlanmalıdır. Bölgedeki huzuru sağladıktan sonra planlanan operasyonlar silsilesi çorap söküğü gibi gelecektir.

Kıbrıs'ın jeopolitik konumu, Akdeniz'de hakim güç olmasını büyük oranda desteklemektedir. Ortak kıta sahanlıkları ile büyük bir bölgede petrol arama çalışmalarımıza zemin hazırlamaya müsaittir.

A.B.D. jeolojik araştırma merkezinin verilerine göre sadece Levand adı verilen bölgede 3.5 trilyon metreküp doğalgaz ve 1.7 milyar varil civarında rezerv bulunmaktadır. Yunanistan ve Türkiye devletlerine trilyonlarca dolar kazandıracak bu girişim ve kurabileceğimiz münhasır ekonomik alan ile hem Yunanistan dar boğazdan çıkabilir (Gerekirse A.B. den de çıkabilir) hem de Türkiye ekonomisi müthiş derecede canlanmaya başlayacaktır.

Ayrıca dünyanın en fazla enerji ihtiyacı olan ülkelerden biri olan Türkiye, bölgenin (Avrasya'nın) lokomotifi görevini üstlenecektir. Çin ve Total, BP, Eni, Exxon mobil ve Aramco gibi çok uluslu şirketler hep bir ağızla birleşip bu konsorsiyumun oluşmaması için ellerinden geleni yapacak ve her iki devlette de krizler ve devalüasyonlar gerçekleştireceklerdir.

Rusya'nın doğalgaz pazarı sekteye uğrayacak, Türk-Yunan ilişkileri İngiltere'de hükümet düşürecektir.

Meseledeki pazar payı o kadar büyük ki Kıbrıs kıta sahanlığının toplam petrol rezervi 30 milyar varile çıkabilmektedir.

Yunan başbakanı Kiryakos Miçotakis'in Türkiye ve Cumhurbaşkanımız Erdoğan hakkındaki fikirleri nettir. Uzlaşmacı bir tavır sergileyen Yunan liderin bu hareketleri karşısında sayın Erdoğan'ın, radikal bir karar alarak konsorsiyuma sıcak bakması ve her iki ülkenin darboğazdan çıkmasına vesile olması muhtemeldir.

Dünyanın neredeyse tüm çokuluslu şirketlerini, İngiltere, ABD, İsrail, Rusya, Çin ve İran'ı karşımıza alarak 1000 yıldır beraber yaşadığımız Yunan halkıyla refaha kavuşabiliriz.

Masaya yatırılacak konulardan biri de şudur; Yunanistan'ın üretimdeki kar payları arttırılarak, sınırlarımıza yakın olan adaların satın alınması da anlaşma şartlarına bağlanabilir. Keza neredeyse 100 yıldır hiçbir devlet başka bir devletten silah zoruyla toprak zapdedememiş ancak satın alabilmiştir. (Alaska örneği ve günümüz Grönland meselesi)


Başbuğ Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 1 Kasım 1930 yılında T.B.M.M.'nde söylemiş olduğu ve günümüzü anlatan bir sözü ile son verip esenlikler diliyorum.

“Türkiye ile Yunanistan'ın yüksek menfaatleri birbirine zıt olmaktan tamamen çıkmıştır. Bu iki memleketin samimi bir dostlukla kendileri için güvenlik ve kuvvet görmelerinde isabet vardır.”

Tarih bizi nerelerden nerelere getirmektedir...
OGÜNhaber