Sayın Valim ve Sayın Belediye Başkanım!

En son yaptığı paylaşımlardan birinde ilginç bir bilgi paylaştılar...

"On yıl boyunca Belediye encümen azalığı yapmakla müşerref olduğum Eyüp Sultan ilçemizde metfun bulunan ne kadar tarihi şahsiyet varsa tamamının mezarlarını belediye olarak tetkik ettirdik, mezarları bulunabilinenleri tescil ve tamir ettirdik...

Ezeli ve ebedi olarak Eyüp Sultan Belediyesi internet sitesinde hatıratlarını yazdırdık, münferiden ve toplu olarak mütehassıs araştırmacıları davet edip Eyüplü meşhurlar olarak onlarca konferans verdirdik ve konferansları kitaplaştırdık..."

Bir Kastamonulunun İstanbul ve ülke kültürüne katkılarından sadece biri.

Peki, bizim Valiliğimiz, Kültür Müdürlüğümüz, Belediyemiz, Vakıflar Bölge Müdürlüğümüz, Müftülüğümüz, Üniversitemiz yok mu?

Kastamonu kabristanlarında, cami hazirelerinde metfun büyüklerimizi tespit etmek, tescil etmek, günümüz insanına ve gelecek kuşaklara nakletmek gibi bir proje bizim şehrimizde mümkün olamaz mı?

Hatta imamlar, öğretmenler ve diğer kurum personelleri kullanılarak, köy köy, kasaba kasaba, ilçe ilçe her türlü kültürel varlık, arkeolojik varlık taraması yapmak, yaptırmak, kayda geçirmek mümkün olamaz mı?

Ve dahası, başta Payitaht İstanbul olmak üzere ülke coğrafyasının, İslam coğrafyasının her köşesine dağılmış, oralarda ilime, bilime, sanata, siyasete, din ve diyanete hizmet etmiş Kastamonulu büyükleri tespit etmek mümkün değil midir?

Bu tür bir çaba gerekli değil midir?

Kastamonu'nun bin yıllık Türk-İslam tarihinde, bir ucu Kırım'a, bir ucu Balkanlar'a, bir ucu Afrika'ya uzanan kültür hinterlandındaki izlerini takip etmek gereksiz bir çaba olmasa gerek.

Bu konuda yetişmiş insanımız yok mudur? Yoksa yetiştirme lüzumu yok mudur?

Arşiv belgeleri, şer’iye sicilleri, el yazma eserleri derleyecek, okuyacak, kaydedecek yetişmiş insanlarımız, ekiplerimiz vardır, olmalıdır.

Yoksa pek çok kurumumuzun kendisini, varlığını sorgulaması gerekir.

Konu buraya gelmişken uzun zamandır içimde büyüttüğüm teşekkür borcumu ödemek isterim.

"Marifet iltifata tabidir" der büyüklerimiz.

İltifat etmek için de gören göz, takdir edecek alicenap bir yürek lazımdır. Yani teşekkür etmek te marifet ister…

Bu şehirde sessiz sedasız, devlet kurumlarının yapması gereken, devlet gücüyle yapılması gereken pek çok kültürel hizmeti yapan hamiyetli, gayretli, elleri öpülesi insanlar var.

Kimsenin, hiçbir kurumun onlara takdir, teşekkür belgesi verdiğini duymadım, bilmiyorum.

Ben kendi adıma, Kastamonu tarihi, kültürü, edebiyatı, sanatı adına emek sarf eden, eserler veren, değerler ortaya koyan birbirinden değerli insanlara teşekkür etmek istiyorum.

Unuttuklarım, bilmediklerim mutlaka olacaktır, lütfen beni mazur görsünler, hoş görsünler, haklarını helal etsinler.

Fazıl ÇİFTÇİ,
Mehmet SAYAN,
Ata ERDOĞDU,
Mustafa ESKİ,
Mustafa GEZİCİ,
Tuncay SAKALLIOĞLU,
Adem SALCIOĞLU,
İlyas KARA,
Nail TAN,
İlyas YAZAR,
Süleyman ŞENEL,
Mustafa BEKTAŞOĞLU,
Rafet KÜLLÜOĞLU,
Erdal ARSLAN
İlyas İLBEY,
Hulusi SIVACI,
Ahmet Yaşar ZENGİN,
Prof. Cevdet YAKUPOĞLU,
Dr. Fahri MADEN,
Prof. M. Serhat YILMAZ
Doç. Gülten KÜÇÜKBASMACI
Murat KARASALİHOĞLU,
Ufuk TİDİM,
Serkan KÜTAN,
Prof. Ahmet MARANKİ,
Enderun Musiki Topluluğu,
KASFOT'un tüm üyeleri,
Cebrail KELEŞ,
Suat Cumali GÜNGÖR,
Semih YÜKSEL,

Kastamonu adına en yoğun bilgi-veri ve belge deposu haline gelen ‘kastamonur’ web sitesi ve bu siteyi oluşturan, geliştiren Turhan SALCI,

Kastamonu’nun her derdi ile dertlenen, bütün kültürel, sosyal alanlara destekleri olan Gün Medya Gurup ve Onursal Başkanı Cengiz AYGÜN, AYGÜN ailesi,

Milli eğitim Bakan Yardımcısı, hemşerimiz Mustafa SAFRAN ve daha onlarca kişi hiçbir beklentileri olmadan, memleketin adını yüceltmek için canla başla çalışıyorlar.

Yazımda derdim hiçbir kişi ya da kurumu eleştirmek değil.

Benim aklıma gelmeyen ve çok kıymetli Kastamonulu araştırmacı, yazar ve uzmanlarımız elbette vardır. İsmini unuttuğum, yazamadığım tüm üstatlarımdan ve hocalarımdan ben bir kez daha özür diliyorum. Valilik bu işi başaracak insanları bir araya getirebilir, araştırıp bulabilir.

Artık kendimizi fark etmeliyiz.

Eskiden, devlet adamları etraflarına âlimleri, arifleri, edipleri, şairleri toplar, onlarla hemhal olurlardı.

Bu adet, herkese değer katar, herkesi birlikte güzelleştirir, büyütür, yükseltirdi.
Yazık ki bu kültür unutuldu, terkedildi.

Tek parti döneminin despot valileri bile halkevlerinde oluşturdukları sanat, kültür, edebiyat meclislerine bizzat katılırlardı. Hatta kendileri organize eder, takip ederlerdi.


O günlere sadece ben özlem duymuyorumdur eminim…
OGÜNhaber