26 Ağustos 1071' Den 30 Ağustos 1922'Ye

Emaneti özenle korumak, aynı kıvanç ve aynı inançla nesilden nesile geçmesini sağlamak da en büyük görevimiz oluyor.

Şükürler olsun ki, bu millet hem Malazgirt, hem de Dumlupınar'la ''gurur'' duymanın ötesinde, ebediyete dek her yıl bu heyecanı sürdürme bilincini yaşıyor.

87 yaşındaki ''Büyük Zafer''in bütün dünyaya hatta ülkemize hatırlatacağı çok şeyler bulunuyor.

Her şeyden önce, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Cumhuriyeti koruma ve kollama görevini ''30 Ağustos'' ile birlikte üstlendiğini unutmamak, unutturmamak gerekiyor.

''30 Ağustos''un bilincinde, bu temelin yattığının altını çizmek icap ediyor.
Bu şuuru sarsacak her türlü eylemin, karşısında Türk Silahlı Kuvvetleri'ni  bulduğu  bir kez daha vurgulanıyor.

Bu aziz ülkede asker ile millet, biri,öbürünü bütünleyen etle tırnak gibi birbirinden ayrılmayan üstün değerler.

Birinin yokluğu, öbürünün varlığını tehdit eden bu değerleri birbirinden uzaklaştırmamak bizlere düşüyor.

Milletçe yaşadığımız  ''26 Ağustos'' ve ''30 Ağustos''lar, bu yakınlaştırma ve birleştirme için, ''muhteşem'' günler olarak değerlendiriliyor.

Hele, bu kritik günlerde, ''30 Ağustos''un ne kadar önemli olduğu, ne kadar gerekli olduğu, kendiliğinden ortaya çıkıyor.

Gerçekten de, ''26 Ağustos'' ve ''30 Ağustos'' ruhu, şu sıralarda Türkiye'nin muhtaç olduğu bir kaynak''manevi''bir güç halini alıyor.

Yaşadığımız zor günler, 26 Ağustos 1071 ve 30 Ağustos 1922'lerin ruhunun şahlanmasını gerektiriyor.

 

 




CRA 28.Ağustos.2009 Cuma - 16:14:00
OGÜNhaber