Cemiloğlu'Nun Trajedisi Ve Dış Türkler !

Gerçekten de, yarım sasırlık sürgünün acı ve mahrumiyetleri ile yoğrulan Cemiloğlu, vatana dönüşünden seneler geçtiği halde, Kırım'ın bağımsızlığına kavuşamamasını bir ''trajedi'' olarak değerlendirmek gerekiyor. Türkiye dışında ilk görüşmemizde Cemiloğlu'nun feryatları benliğimizden kopmuyor. Tarih: 3 Haziran 1994. Yer: Ukrayna'nın başkenti Kiev. Kırım Türkleri'nin efsanevi lideri Mustafa Cemiloğlu, kelimelere basa basa konuşuyor. ''Kırım'ı Rusların eline bırakmayın.'' Adeta Türk milletine mesaj veriyor: ''Yanımızda 60 milyonluk bir Türkiye olduğunu görünce, özgürlüğe kavuşmamızın daha kolay olmasını bekliyorum.'' Ne var ki, aradan bunca yıl geçmesine rağmen Kırım tam bağımsızlığına doğru yürüyemiyor. Sadece nüfusumuz 70 milyonu aşıyor. Kırım Tatar Meclisi'nin Başkanı Cemiloğlu'nun dediklerini o zaman Genel Yayın Yönetmenliği'ni deruhte ettiğimiz Yeni Günaydın gazetesinde okuyanlar belki de bu satırların hiçbirini şimdi hatırlamıyor: ''Kırım bir zamanlar Türk devletiydi. Ancak tarihi sebeplerden, ayrılmak zorunda kaldı. Sonra da vatanımızdan sürüldük. Şimdi yine vatanımıza dönüyoruz. İnşallah yeniden beraber olacağız. Kırım'ın Türkiye'den uzakta bir ülke görünmesini istemiyorum'' Aradan bunca zaman geçmiş olmasına rağmen Cemiloğlu beklentilerin ''cevap'' bile alamıyor. Ne yazık ki, Türkiye'nin Kırım'a ilgisi, son yıllarda en ''zayıf'' dönemini yaşıyor. Oysa, Cemiloğlu'nu ''KırımYarımadası Kırım Tatarları'nın ve diğer Türklerin yaşadığı hür bir devlet olacak'' beklentisi sarıyor. Ne gariptir ki, Türk dünyası ile gerek diplomatik, gerek ekonomik ilişkilerimiz artık hızlanmıyor. Aksine yavaşlıyor. Kırımlılar, Çeçenler, Çerkezler gibi kendi kaderlerine bırakılan, tam bağımsızlıklılarına henüz kavuşamamış Türkleri, Özgür Türk Devleti'yle de, en üst düzeyden normal seviyeye kadar ilişkiler adeta ''dondurulmuş'' gibi bir profil arzediyor. ''Misak-ı Milli''nin içinde yer alan Kerkük'ün Kürtler'e kaptırılmasından sonra şimdi Irak'ın kuzeyinin de tamamen elden gitmesini hiçbir Türk içine sindiremiyor. Durumun en ''trajik'' yönü ise, Kıbrıs'tan ''vazgeçilmesi'' gözüküyor. Kıbrıs'ı göz göre göre ''peşkeş'' çeken bir zihniyetin, bir ekibin, dış Türkler veya Türk devletleriyle ''koordinasyon''undan bahsetmesi zaten mümkün görülmüyor.

 

kakin@ogungazetesi.com.tr
OGÜN/13-10-Mayıs.2007/Sayı:20
OGÜNhaber