Petrolün kurbanı, Kerkük..

Nitekim Ali Kerküklü’nün; “Irak’taki Türkmenlerin Sessiz Çığlığı”  kitabı soydaşlarımıza karşı işlenen insanlık suçlarını, öncelikle Türkiye’ye ve bütün dünyanın yüzüne çarpıyor.

Petrol zengini Türkmen şehri Kerkük’ün, büyük öneme sahip olduğunu hatırlatan yazar, kentin dünya petrol rezervinin yüzde 7,5’ine sahip olduğunu öne sürüyor:

“Kerkük’te petrol zenginliği olmasaydı Kerkük’ün böylesine önemi artar mıydı? Kerkük petrol kurbanıdır ve faturasını da insanlar canları ile ödüyor.

Türkmenleri, Irak’ın siyasi sahnesinden silmek isteyen Kürt gruplar, Türkmenlerin yaşadıkları bölgelerin demografisini değiştirmek, Kürtleştirmek ve ele geçirmek için tüm güçleri ile çalışıyorlar.

Dış güçlerin hedefi bölgede bir Kürt devleti (ikinci bir İsrail) kurmaktır. Petrol zengini Türkmen şehri Kerkük olmadan, Kürt devleti kurma fikri bir anlam ifade etmiyor. Kuracakları devleti yaşatabilmek için bölgenin kalbine ve tüm hayat damarlarına mutlaka sahip olmak gerekiyor.

İkinci bir İsrail mi?

Bunun bilincinde olan Kürt grupları, Kerkük’ü ele geçirmek ve Kerkük’ü Kürtleştirmek için ellerinden geleni yapıyorlar.

Kürt grupların son yıllarda Türkmen şehri Kerkük’ü zorla ele geçirmek için uyguladığı sistemli çabalar herkesin malumudur.”

Ali Kerküklü, tapu ve nüfus dairelerinin yakılıp yıkıldığını, tarihi Türk mezarlarının parçalandığını, Türkmenlerin zulümlerle yıldırılmaya çalışıldığını ayrıntılarıyla belirtiyor;

“Türkiye, İran ve Suriye’nin Kürt Bölgeleri’nden gelen 700 bin Kürt Kerkük’e yerleştirilmiştir.

Türkmenler ancak dillerinden, kültürlerinden hatta evlatlarının canlarından feragat etme şartlarıyla Kerkük’te kalabilme hakkına sahip olabilmişlerdir. Kürt grupların ortak nihai hedefi, Türkmenleri Irak’tan çıkarmak ve bölgede bulunan petrol yataklarına hâkim olmaktır.

Kerkük’ün Kürtleştirilmesi ise bu hedefe giden adımların en önemlisidir. Bu durumun gerçekleşmesi halinde, Kürtlerin büyük ideali ‘Büyük Kürdistan’ın dört yöne (Irak, Türkiye, İran ve Suriye) genişlemesinin önündeki en büyük engel de ortadan kalkmış olacaktır.”

Türkmenleri kimse korumuyor

Türkmenlerin, bin yılı aşkın bir süredir Irak topraklarında yaşadığına değinen Ali Kerküklü  “Türkmenleri kim koruyor?”  diye soruyor ve kendisi cevaplıyor;

“Maalesef hiç kimse. Türkmenler, kendi kaderlerine terk edildiler.

İsrail, Irak’ın kuzeyindeki Kürt isyancı gruplar ile 1950’li yıllarda yakın ilişki kurmuştur.

İsrail, Irak devletine karşı yapılacak isyanda kullanılmak üzere Iraklı Kürtlere büyük miktarda savaş malzemesi, silah, mühimmat, cephane ve askeri eğitim vermiştir. Irak’ın kuzeyinde topladığı Kürt peşmergeleri, uzman eğiticiler kullanarak eğitmiş ve Kürtlere yardım etmek için maddi ve manevi her türlü desteği sağlamıştır. Her adım, İsrail’in stratejisi ve menfaatleri çerçevesinde atılmıştır. İleride kurulacak kukla bir Kürt Devleti’nin İsrail üzerinde Araplar tarafından kurulan baskıyı hafifleteceği hesapları yapılıyordu. İsrail, Kürt iş birlikçilerine Irak ve bölgedeki ülkeler hakkında istihbarat toplaması karşılığında bütün imkânlarını seferber etmiştir.”

IŞİD belası

Şimdiden büyük yankı uyandıran kitabında Ali Kerküklü IŞİD’i de mercek altına alıyor;

“IŞİD’in arkasında bakın kimler var? Rusya’ya sığınan, (CIA) ve ABD ulusal Güvenlik Dairesi (NSA) eski çalışanı Edward Snowden’ın bilgilerine göre; ’IŞİD, bölgede İsrail’in güvenliğini tesis ediyor. ABD, İngiltere ve İsrail istihbaratları, dünyadaki bütün terörü ‘eşek arısı yuvası’ adlı bir strateji ile bir araya getirmeye çalışıyor. Üç ülke böylelikle dünyanın her hangi bir noktasında ajanları tarafından yönetilen yerel bir terör örgütü sayesinde hem enerji kaynaklarına ulaşmayı hem de bölgelerdeki siyasi boşluğu doldurmayı hedefliyor.’diye vurguluyor.”

Acıdır ama Kerkük, artık Türkmenler için sadece horyatlarda terennüm ediliyor.

Unutulmamalıdır ki, tarih hiçbir şeyi affetmiyor.
OGÜNhaber