Hop dışarıda...
Kurtarır kendini kaynar sudan...
Refleksler süper yani..
Daha sonra ılık bir suya atarsın,
Altına atarsınız birde kuru odunları,
İlk 10 dakika 25 derece ''bizim kurbağadan tık yok''
30 tık yok,
35 tık yok,
40 tık yok,
41,
42 derken;
43 bizim kurbağa huysuzlanır ''vaziyet sakat'' yahu der.
![]()
Bir sıçramak ister, nafile
ARTIK ÇOK Geç'tir
Yavaş yavaş ısıtılan su kasları kullanılmaz hale getirmiştir..
Mayışmıştır bizim kurbağacık..
İncecik çıta gibi bacaklar, davul gibi olmuştur...
Bir daha dener, Ihh, mıh, dedim ya artık çok geçtir...
Kendisini hedef alan değişimi anlayamamış, geç kalmış iş işten geçmiştir...
Yıllar önce yapılan bir deneydir bu, tabii kurbağaya işkence olsun diye yapılmamıştır bu deney.
Kurbağacıktan ders alalım diye yapılmıştır...
Tıpkı kırk tane pirenin cam bir kavanoza konulup, altına ısı verildikten sonra ilk aşamalarında üzerinde cam tabaka olan üstü açık bir kavanozdan çıkamadıklarını gördüğümüz deney gibi..
''Bizim hayatımızda bir laboratuar değil midir?''
Üslubu değişmiş siyasette,Her geçen gün kötüye giden ekonomide,Satılmış medyada, bir laboratuardır.10-15 sene önce ''imkansız'' dediğimiz şeyler, birde bakıyoruz ki imkansız değilmiş,
ne kadar da benzeşiyoruz yeşil başlı kurbağaya.
Diklenmeye çalışırsın, ince çıta gibi bacaklarında derman yoktur,,
Bir uyuşukluk bedenimizi kavramıştır, işsizlik kalp atışlarımızı yavaşlatmıştır...
Borç içindeki dünyamızdan hiç bir şey göremez hale gelmişizdir.
Yavaş yavaş alıştırmışlardır seni, beni, bizi bu ortama,, sesimizi çıkaralım bir hamle yapalım deriz yapamayız..
Yoga, Reiki yaparak olmuyor ki bu işler..
Uyanık olmak gerek,, Su 35 derece oldu silkin de ayağa kalk.
Haşlanmadan sıçramak lazım değil mi?... ![]()
CRA 07..2009 - 03:19:00