Başımız sağ olsun İzmir

İzmir’imizde hem depremi hem tsunamiyi gördük.

Bu saatte buradan vefat eden ve yaralanan sayılarını vermeyeceğim çünkü maalesef daha arama, kurtarma çalışmaları devam ediyor.

Evet üzüntü içerisindeyiz, ancak bu üzüntüye bir de çileden çıkaran gerçekler eklenince, sinirlenmemek elde olmuyor.

Bu doğal afetten bile ayrımcılık yapanları, siyaset devşirmeye çalışanları, yalan haberler işe beğeni kasmaya çalışan hastalıklı beyinler ile yazının devamında uğraşacağım.

Şimdilik diyebileceğim: Esefle, iğrenti ile kınıyorum!

Bir kere daha şunu gördük ki, öldüren deprem değil bina!!!

Sağı solu sağlam olup çöken binaları gördük maalesef.

Adeti bir milyon liralık dairelerden oluşan bir sitenin iç görüntüleri, yapıda hırsızlığın nasıl yapıldığını gözler önüne serdi.

Ve bu deprem denizde olan bir depremdi ve -sadece- 6,6 büyüklüğünde idi.
Ancak Ege bölgesinde, fay hattı üzerinde kurulan ilçeler var!
Evet bana da bir nevi sapkınlık gibi geliyor ama var.
Ya bu 6,6’lık deprem bu anakara içindeki fayların birinde olsaydı?

Gelin bunun ismini koyalım, inşaatta çalmak, vıcık bir zemin üzerine, denizden doldurulmuş zeminler üzerine binalar yapmak, düpedüz cinayete teşebbüstür!

Madem bu kadar fahiş fiyatlara evler satılıyor de neden malzeme çalınıyor?
Neden depreme karşı dayanıklı inşa edilmiyor?
Neden inşaatlar sürekli denetlenmiyor?

Bu ülkede neden halen bağlayıcı standartlar yasallaştırılmadı?
Kim, kimden çekiniyor?
Ne bekleniyor?

Evet, eski Türkiye yok.
Çok şükür, devletimiz bir afet anında ve anında olay yerine ulaşıyor ve tüm imkanları ile orada oluyor!

AFAD, UMKE, takdire şayan çalışmalar sergiliyor.

Maalesef halkımız, halen deprem esnasında da sonrasında da ne yapacağını, nasıl davranacağını bilmiyor.

En bariz örneğini Seferihisar’da çekilen bir videoda, dehşet ve ibret ile izledim!

Deniz çekilmiş…
Vatandaş, “ne demek olacak tsunami olacak” diye de muhabbet ediyor!

En kısa zamanda oradan en hızlı şekilde uzaklaşacaklarına, video çekip, goygoy yapma derdinde vatandaş.

Bu durumu 9 yaşında bir Japon çocuk görse, koşa koşa kaçar, çünkü tsunaminin geleceğini bilir.
Öğrenmiş çünkü, gerçekleri biliyor.

Bizim 60 yaşında ağalar, geleceğini söylüyor da canlarını kurtarmak akıllarına gelmiyor.

Her depremde, ilk anlarından hemen sonra, hep aynı hatalar yapılıyor.
- Telefon ile görüşülüp, şebekeler zorlanıyor. Halbuki her zaman kullanılan mesaj programlarının kullanılmasını, tüm yetkililer, defalarca söylüyorlar.
- Araçlar ile trafiğe çıkıp, yardım edecek olan birimlerin yolları kapanıyor!
- Bekleme alanları bir kenara, millet binalarının dibinde bekliyor!

Bunlar tabii, yardıma gelmek isteyenlerin işlerini bir o kadar daha zorlaştırıyor.

Tabii, deprem eğitimi almak kimsenin aklına gelmiyor.

Size bir şey söyleyeyim mi; “Bize bir şey olmaz” kafası, bu ülkede can alıyor can!

Sadece depremlerde değil, Covid pandemisinde de trafik de de iş kazalarında da!
Ve kim ne yaparsa yapsın, bu kafa değişmiyor!

Gelelim, bu yukarda bahsettiğim insan müsveddelerine.

Doğal afet, nerede olursa olsun, bundan ayrımcılık çıkarmak, siyaset devşirmek, yalan haberler ile beğeni kasmak, en hafif tabiriyle insanlık dışı bir davranıştır.

Maalesef bu iğrençliği Gürsel Tekin gibi bir isim yapmış ve kendi parti mensupları dahil olmak üzere, çığ gibi tepkiler ile karşı karşıya kalmıştır.

CHP’nin ilk yapması gereken, bu insanı derhal disipline sevk etmek olmalıdır.

Mazlumun dini yoktur der ResulAllah efendimiz.

Kaldı ki, biz burada kendi ülkemizin bir ilinden bahsediyoruz!

Bunları yapanların, en kısa zamanda adalet önünde hesap vermeleri gerekmektedir!


Bir kere daha, hayatını yitirenlere Allahtan Rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.

İnşaALLAH kayıplarımız çok fazla olmasın.

Başımız sağ olsun, geçmiş olsun Türkiyem.


Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
OGÜNhaber