Berlin, Libya, BM!

Çünkü daha konferans üyeleri masadan kalkar kalkmaz, Hafterin lejyonerleri, ateşkesi ihlal ettiler.

Dolayısıyla, o deklare edilen anlaşma da üzerine yazılan kağıttan değersiz oldu!

Şimdi önce bir gerçeklere bakalım!

Birincisi şu ki, Sayın Erdoğan, bu konferansta en üst düzeyde korunan liderdir!
Alman emniyeti için bu seviye, onun dışında bir tek ABD Başkanlarına uygulanır!

AB kapısında el pençe divan bekleyen bir Türkiye'den bu duruma gelinmiştir, bu ise mutlak bir gurur vesilesidir.

İkinci olarak, önce Moskova, şimdi de Berlin süreçlerine gelinmesi, yine Türkiye'nin askeri müdahale tezkeresi çıkartması ve kararlılığı sayesinde olmuştur!

Son olarak, ortaya çıkan iğrenç koalisyonlardır.

Putin, yani Rusya ve ABD, Libya konusunda aynı safta yer almışlar, aynı piyona oynamaktadırlar, Halife Hafter!

AB, dolayısıyla NATO, Libya'da yanmakta olan ateşin kundakçısı olmuşlardır, hususen de Szarkozy yönetimindeki Fransa ve elbette İngiltere.

Şimdi bu kundakçılara, itfahiye rolünü vermek, kurdu sürüye çoban yapmak ile eş değerdedir!

Almanya, AB'nin favori ülkesi olarak, Libya'da kiralık katiller vesilesi ile saysı belli bile olmayan, mültecileri katlettirmiştir ve buna da devam etmektedir!

AB'nin tek korkusu, Avrupa'ya, Libya'dan gelmesi muhtemel mülteci akınını durduramamaktır.

SOPHİA, isimli program ile güya AB, Libya'nın Sahil Güvenlik güçlerini eğitip, finansal yardım sağlıyor. Güya diyorum, çünkü bu Sahil Güvenlik güçleri, esasında, milislerden, savaş lordlarının eşkiyalarından oluşmakta.

Daha evvel, AB askeri gemileri, göçmenleri kurtarıp, sığınmacı statüsüne almak zorunda idiler. Çünkü AB yasaları böyle öngörmektedir.

Ancak SOPHİA ile bu kiralık eşkiyalara, ayni ve nakdi yardım etmeye başladılar, çünkü onlar AB yasalarına bağlı değiller.

Ve bu eşkiyalar, açık denizde mülteci botlarını ateş altına alıp, batırmakta. Çıkmak niyetinde olan botları ise “push back” yöntemi ile geri tepmekteler.

Yani AB'ye kaçacakları engellemekte ve dahi öldürmekteler.

Bu milisler tarafından yakalananlar, geri götürülken, Libya'ya geri dönmektense, denize atlamayı, boğulmayı yeğlemekteler.

Çünkü, daha önce de yazmıştık ki, Libya'nın içindeki kamplar, insanlık ile bağdaşamaz. Bir yudum su için, birbirlerini öldürüyor insanlar. Bir yudum su için!

Dahası ve en acısı: Libya'daki kamplarda, resmen köle pazarları kurulmuş durumda ve Afrika kökenli insanlar, aralarında İtalya'nın da bulunduğu ülkelere, köle olarak satılmakta.

Bu kamplar ve hapishaneler, yine milislerin elinde.

Evet Libya'nın resmî ve tanınmış hükümeti de sütten çıkmış ak kaşık değil.
Onlarda bu milislere ve aşiretlere bel bağlamış durumda!

Ancak, bu durumun müsebbipleri de AB ülkeleri.

“Bize gelmesinler de nerde ölürlerse ölüsünler” mantalitesi var AB'de.

Tabii, her platformda, insan hakları, hümanizm masalları ve nutukları atan AB'nin, ne kadar iki yüzlü olduğunu da buradan gayet rahat görebiliriz!

Ve bugün AB'ye bu şansı vermek, bence büyük bir talihsizlik idi!

Hafter ABD vatandaşı, Virginia da yaşamış. (CIA'nin Genel Merkezi de Virginia, Langley de)!
Lakin bugün itibariyle arkasında Rusya bulunmakta.

Putin, neticede bir istihbarat mensubu idi, KGB'nin Berlin istasyon şefliğini yapmış bir adam.
Buz kadar soğuk, asla emosyon göstermeyen ve ülkesi için, herkes ile her şekilde görüşen bir adam!

Tek hedefi güç, güç kazanmak ve daha güçlü olmak olan biri.
Modern bir Rus Çarı!
Yani Sezar. Çünkü Çar, Sezar'ın Rusça karşılığı!

Bence yakın tarihin en tehlikeli insanı.

Libya onun için stratejik önem taşıyor.
Ve bu sadece petrol ile sınırlı değil.
Afrika'ya sıçrama için bir platform.

İnsanlık dramları yaşanmış, yaşanmamış, insanlar ölmüş, ölmemiş, Putin'in asla umurunda değildir, olmaz da!

Yani, Libya'da CIA ile FSB aynı adama oynamaktadırlar.

Moskova toplantısında, Hafter'in tutumu, masadan kaçışı, Moskova'dan kaçışı, bunu açık ve net ortaya koymuştur.

ABD ile Rusya'nın, Libya konusunda gizli bir anlaşma yaptıkları da aşikar ve artık gizli de değil.

Berlin konferansı ise Merkel'e, yüzünü koruması için verilen bir apanaj!

Alman dışişleri bakanı Maas'ın, konferans ardından çıktığı TV programında sergilediği tutum, bu konferansta, aslında hiçbir şeyin olmadığını, mütabık kalındığı ileri sürülen konuların ise gerçek ile asla örtüşmediğini gözler önüne sermiştir!

Libya'da bulunan Türk Birliği, deniz ve hava destekli olarak kalacaktır!

Yani Türkiye'nin angajmanı devam edecek.

Türkiye'nin menfaatleri korunacaktır.

Ha, Türkiye'nin Libya'da nasıl menfaatleri olur diyenlere, Almanya, Fransa, İngiltere, Mısır, Rusya, ABD'nin nasıl menfaatleri var ise Türkiye'nin de o kadar var!


Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
OGÜNhaber