Büyükada da yakalananlar Rehine mi?

Elbette şunu görmek lazım ki, Almanya'nın önünde bir genel seçimler var ve bu seçimim kampanyası tamamen Türkiye ve şahsen de sayın Cumhurbaşkanımızın üstüne kurgulanacaktır! 

Zira iç siyasi konular, iç ekonomi konuları Almanları derinden sarsacak kadar içler acısıdır. Ört pas etmek için ellerinden geleni yapmaya devam edecek iki büyük Koalisyon ortağı var! 

Şimdi gelelim 5 Temmuz olayına ve o çok masum İnsan halkçılarına, özellikle de Alman Peter Steudner ve İran asıllı İsveçli Ali Gharawi ye! 

İkisini gönderen Hollanda çıkışlı HIVOS adlı sözde kalkınma vakfı! 

Sözde çünkü finansörü George Soros!!!!

Soros'un asla İnsan hakları için beş para harcamadığını herkes bilir! 

Soros'un asıl işi Vahşi kapitalizmin lehine rejim değiştirmektir. Bunun için akla gelen her türlü insanlık dışı, aşağılık yöntemleri kullanmaktan asla çekinmeyen Soros, hatrımızda zaten Gezi olaylarının finansörü olarak da kalmıştır. 

Ve kimse şimdi bu şahsın 180 derece dönüp "İnsan hakları" için uğraştığını bana anlatamaz! 

Peki Steudnerin aynı zamanda "Belgeselci" olarak uğraş verdiği, fakat hiç bir belgeseline rastlanmayan ULEX adlı organizasyona ne demeli? 

İlginçtir ki bir adresleri dahi yok. 

Sadece internet sitesinde admin olarak gözüken Lindsey Alderton'un İngiltere de yaşadığı biliniyor, kendisi "eski" bir MI6 ajanı! 

İlginçlikler zincirine katılan bir başka halka da Ali Gharawi'nin faaliyet gösterdiği bir başka Organizasyon: "İşkence Mağdurları Merkezi" Çıkışı Minnesota ABD! 

Bu ikiliyi davet eden "vakıf" Human Rights Agenda Association!

Yeteri kadar karışık değil mi?

Peki Ascot oteli geçen sene yani 15 Temmuz 2016 da aralarında "eski" CIA danışmanı Henri Barkey'in de içinde bulunduğu ve özel tekne ile adaya gelip, darbenin seyri değiştiğinde oradan ayrılan 16 yabancı gizli servis elebaşlarının konuşlandığı yer değilmiydi? 

Yani hayret!

ABD için insan haklarının hiç bir değeri olmazken ve olayda tek bir ABD vatandaşı da yokken, bu olaydan kendilerine vazife biçemleri de hakikaten hayretlik bir durum değil mi? 

Yani netice itibariyle biri Alman, biri İran asıllı İsveçli çok üst düzeyde Bilgisayar güvenliği uzmanını Hollandalı bir şaibeli vakıf ta İstanbul'a insanlara güya "güvenli Parola nasıl oluşturulur" kursu ile yolluyor!!! Öyle mi??? 

Kusura kalma Sigmar Gabriel, lakin bu safsataya ancak senin aptal milletin, ve elbette bizim içimizdeki batı yalakaları inanır! 

Bu tutuklamaları vesile bilerek şimdi tatillerini Türkiye de geçirmek isteyen yurtdışılarına göz dağı vermek, evet hoşunuza gitmeyecek ama, zamanında beğenmediğiniz Doğu Almanya Dikta rejiminin metodları değil mi?

Gizli gizli Türkiye'de faaliyet gösteren Alman şirketlerine:
"Türk piyasasından alım yapmayın", "Kendinizi hissettirmeden geri çekin" Emirler'inizi bilmiyormuyuz biz?

Kaybeden kesinlikle siz olacaksınız! 

Siz alternatiflerinizi tükettiniz, bizim alternatiflerimiz ize dağlar kadar!

Dua ile Vesselam 
OGÜNhaber