Gül'ün dikenleri

Geçtiğimiz hafta, kendince muğlak bir çıkış yapan Eski Cumhurbaşkanı A. Gül’ün, daha sonra da Cuma namazı çıkışında, ısrar ile bu çıkışı, sanki Vatan, Millet ve milli menfaatler ve meseleler hakkında her zaman konuşan biri imiş gibi savunduğuna şahit olduk. ‘…görüşlerimi gerek duyduğumda bildirmeyi görev biliyorum’

Bir başka önemli konu ise, bugün Gül’ün kadim dostu, Fehmi Koru’nun, dikenlik yapması ve kendince, kurnazca seçtiği kelimeler ile güya Sayın Cumhurbaşkanı’nın sözlerine kalkan oluşturma çabasıdır. Sayın Erdoğan, hafta sonunda yaptığı konuşmalarda, artık sabrının taştığını, kendine has üslubuyla, sitem ederek dile getirmişti. Bence çok da geç kalmıştı ya, işte Sayın Erdoğan’ın vefa anlayışı. Mümkün mertebe erteledi! 

Tam da bunu hedef almış Fehmi Koru:
‘…en zor zamanlarda bile ayrımcılığa zemin vermek istemeyen’
‘…bir şeyler söylenmesinin zorunlu olduğu zamanlarda bile, kelimeleri hassasiyet ile seçen’
‘… inceldiği yerden kopacak’ noktasının asla Gül olmayacağını dizelemiş.

Kaybolduğu yokluktan, önemsizlikten bunun için çıkmış Fehmi bey. Bir zamanın başyazarı. Ahmet Hakan’ın kariyer krikosu Fehmi Koru!

İyi de, sormazlar mı adama: Gezi olaylarında, ‘demokrasi sadece sandıktan ibaret değil’ deyip, vaktin İsrail Dışişleri Bakanı ile harfiyen aynı kelimeleri kullanarak, bir takım serseriye platform vermek miydi, senin gerekli gördüğün durum. Yani Geziyi gezi yapmak mıydı senin görevin?

Türkiye’ye dört bir taraftan saldırılar sürerken niçin gıkın çıkmadı? 7 Şubat krizinde Sayın Fidan’a ‘git ifade ver’ diyerek, nelere alet olacaktın? Sayın Erdoğan ve yanındaki samimi dava arkadaşlarını alaşağı edip, senin has abin Arınç’ı Başbakan ederek kimin hakimiyetini kurduracaktın Sayın Gül? Yakın tarihimizde gerçekleşen hangi elem Terör olayında görüşlerini bildirdin? Sınırlarımıza yapılan 4 bin TIR ağır silah sevkiyatı hakkında niçin duymadık fikirlerini? 15 Temmuz’un ardından neden suskunluğa büründün?

Cumhurbaşkanlığı görevinin ardından AK Parti’den gelen davetleri geri çevirip, aktif siyasete veda etmiştin. Şimdiki çabaların nedir peki? Bu devletin senin için çalıştırdığı ofis de, çok yoğun yabancı misafir trafiğinin sebebi nedir? Kimin hesabına, niçin? Kapalı kapılar ardında kimler ile neyin planlaması bu Abdullah bey? 

Yoksa dünya ile Türkiye’nin menfaatleri doğrultusunda görüşmeler yapıyorsun da, bizim mi haberimiz olmuyor? Ama nasıl olmaz? Öyle bir haberdar edersin ki, sağır sultan bile duyar! Huyundur, biliriz! Olmadığına göre, kimler bu gizemli misafirlerin Sayın Gül?

Ne dışişleri bakanlığında, ne başbakanlığında, ne de Piyango dan çıkan Cumhurbaşkanlığında, bu millete yararlı hiçbir icraatını hatırlayamıyoruz. Ama 2003 yılında Almanya’da ki konsoloslukları gezdiğinde ‘FETÖ’ye ait okul ve kuruluşları ziyaret edin’, emrini hatırlıyoruz. Kulaklarımız şahit Sayın Gül, kulaklarımız.

Sana siper olmaya çalışan Koru yu da pek iyi biliriz Sayın Gül! Yıllar yılı Terörist elebaşısı FETOŞ’un en güvendiği adamı olduğunu çok iyi biliriz. Amiral Gemisi Zaman’ı zaman yapan adam olarak iyi biliriz. Unutmadık, unutmayacağız!

Yani Mr. Rose, seni biz iyi biliriz. Tanırız. Sana, tahammül ettik, evet, lakin bu tahammülün karşısında senin muğlaklığını gördük. Bu tahammülü sakın ha kendinden bilmeyesin. Lakin bilesin ki, artık tahammül sınırımızdayız. Sayın Erdoğan’a bile gına getirttiğini gördük! 

Senin dikenlerini daha evvel de biliyorduk, fakat bu kadar uzayacağını tahmin etmedik. Gönül ister ki, bu ülkenin en yüce makamını temsil etmiş olan birisi, hatta eski sistemin son Temsilcisi, bunlar ile yetinip, saygın bir şekilde hatıralarda kalsın!

Madem ki aktif siyasete veda ettin, bu kararına saygın kal. Açıkça söylemek gerekirse, senin görüşlerin ancak bu millete kastı olanlar tarafından önemseniyor, zira bu ülkenin menfaatleri doğrultusunda hiç görüş bildirmedin. Bundan sonra da bildirme! 

Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam 
OGÜNhaber