HDP'nin sıra dövmeleri

İlişkileri devam edenlere de HDP'ye nasıl bakıyor isem, aynı gözle bakarım.

Peki HDP'ye nasıl bakıyorum: PKK'nın kravatlı fraksiyonu, bölücü terör örgütünün bir parçası olarak görüyorum.

Peki ne olmuştu Meclis'te?

Sırası ile tüm Bakanlar, ard arda PKK'ya şamar üzerine şamar indirmişti.

Sayın Koca, Sayın Kurum, Sayın Varank ve nihayetinde, efsane bir konuşma ile Sayın Soylu!

Sayın Koca, bakanlığına ve kendine atılan iftiraya kürsüden, çok asil bir şekilde cevap verdi.

Virüs test kitleri 38₺'ye alındı, devlet zarara uğrattı, diye gelen iftirayı elindeki belgeler ile çürütürlen, "Bunu iddia eden kişinin yüzüne, gözlerine bakmak istiyorum!" diyerek, hem beyefendiliğinden zerre taviz vermedi, ama şamarı da indirdi.

Sözün muhattabı Genel kurul salonundan kaçmak isterken de "kaçma, dur, bekle" diyerek, üstüne bir katman daha koydu.

Sayın Kurum ile Sayın Varank'ın konuşmalarında hedef PKK idi.
Ve HDP'liler adeta salonu yıktı.
Sıralara vurup, bağıra çağıra deliye döndüler.

Ve Süleyman Soylu'ya sıra geldiğinde, evet ipler koptu.
Yer yerinden oynadı.

Çünkü Sayın Soylu, kendi tabiri ile 50 senenin hesabını soruyordu.

Hiddetli idi, sinirli idi.
Vücûd dilinden dahi, karşısındaki terörist uzantılarına duyduğu kin ve nefretin galebe çaldığını görmek gayet mümkündü.

Ve hallettikleri sıfatları saydı "haysiyetsiz" ve "şerefsiz"

PKK'nın Güneydoğu halkına neler yaşattığını bir bir anlatırken, HDP'nin vandallığı artık sınır tanımadı.

Ve işte asıl can alıcı nokta da burası.
Çünkü HDP'nin o sıralar tavan yapan agresifliğinin manası "PKK biziz" manasına geliyordu!

Zaten bunun böyle olduğu açık seçik, ayan beyan ortada.

TBMM'de bir kez daha tescillendi.

Sayın Devlet Bahçeli'nin de dediği gibi, bu parti derhal kapatılmalıdır.
Kapısına kilit vurulup, anahtarı yok edilmeli, bir daha da etnik ayrımcılık yapan bir partinin kurulmasına asla izin verilmemelidir!

O zamana kadar da Türkiye Cumhuriyeti'nde faaliyet gösteren hiçbir siyasi parti, hele, hele Atatürk'ün varisi olduğunu iddia eden, hele, hele ülkücülük iddia eden hiçbir parti, HDP ile hiçbir ilişkide bulunmamalıdır!

Kendi kafalarına göre gizli, aslında ayan beyan ortada olan bir Millet İttifakı var ve bunun bir ortağı da HDP!

Bunu görmeyen, görmezden gelen, her kimse, bu devlete, bu millete, hasmane bakmaktadır.

Bu bu kadar basit!

Gazi Meclis'te bile aymazsız bir şekilde, militanlaşıp, PKK'yı savunan, söz söyletmeme çabasını veren HDP'nin yanında kim varsa, dağa kaçırılan çocukların da suç ortağıdır, elli senedir süren terörizmin de suç ortağı olmaktan bir arpa boyu öteye gidemez, gidemez!

Bu işin artık saptırılacak, yonturulacak, kelime oyunları ile geçiştirecek, "ama megri megri," "ama Habur", "ama Osman Öcalan" ile legitime edilecek bir yanı da kalmamıştır!

Varsayalım ki, bunlar birer hata idi!

Peki, HDP ile kol kola yürümek, hatta seçim kazandırmak, hatta terör suçunu işlemiş Belediye Başkanlarına "moral" desteği vermek ne?

Hayır!

HDP siyasi meşruiyetini yitirmiştir.
Kana bulaşmıştır.

Bir siyasi parti kana bulaştığı anda, siyasiliği biter, terörizmi başlar.
Gayet net ve açıktır bu!

Hele de içlerinden bir siyasi eskisi olan Hasip Kaplan, bu olayların ertesi günü kalkıp bu milleti tehdit etmesine kim ne diyecek?

"İki yol var, ya çözüm, ya ölüm!"
Bu tehdit değil de nedir?

Ve işin asıl ilginç tarafı, bu kişinin artık herhangi bir siyasi sıfatı da yok iken, bu ülkenin savcıları, bunu neden tutuklatmaz?

Açık ve net ifade ediyorum:

HDP, PKK'nın uzantısıdır, dağ kadrosundan yönlendirilmektedir.
Bu parti ile alenen, ya da güya gizli, kim ilişki içinde ise, kim savunuyor ise, teröre yardım ve yataklık etmektedir!

Bunun böyle olduğunu, buyrun Diyarbakır'a gidin, orda HDP'nin maskesini düşüren, koca yürekli Annelere, ailelere sorun!
Cevabını alırsınız.


Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
OGÜNhaber