İstanbul'da Polis olmak 2

Personel yetersizliğinin iyice baş gösterdiği İstanbul'da, polis memurları dokunsan ağlayacak haldeler. 

Bir yandan sürekli 12/12 çalışma saatleri, bir yandan, bitmek bilmeyen ve çoğu zaman gereksiz sabit nöbetler, artan suç oranları, güncel magandalıklar, bitmeyen kaçak yabancı ve deport vakaları ve buna bağlı olarak da tıklım tıklım nezarethaneler ve tabii bunun yanında bir de güncel asayiş vakaları, idari işler! 

Şu an 5 memurun işini bir memur yürütmekte şehri İstanbul'da. Üstelik de karşında milyon ile ölçülecek kadar bir suçlu ordusu varken!

Yılan hikayesi değil mi?

Tüm bunlar yetmezmiş gibi, bir de FETÖ nün bıraktığı boşluk ile beraber, ortaya çıkan tablo da, deneyimli, iş öğretecek memur, amir yok, genç ve tecrübesiz lakin mangal yürekli polis çok!

Taze kan, elbette iyidir, lakin ilk yılda en azından bir usta, çırak ilişkisi de elzemdir! Ve tam da o şu anda çok az!

Polis Akademileri, takdire şayan bir şekilde, can ile baş ile çalışarak personel yetiştirme çabasında. 



Lakin hepimiz biliyoruz ki, okul ve akademiler de anca teorik bilgiler öğretilebilir, MESLEK sokaklarda, tecrübe sahibi erbablardan öğrenilir. 

Bu zor şartlarda da olsa, "görev bilinci" dediğimiz şeyin, üst seviyede olması, hayati önlemlerin asla göz ardı edilmemesi gerekir!

Görev bilinci, adı üstünde, yaptığı görevin bilincinde, ehemmiyetinin bilincinde olması demektir! 

Yani bir suçlu ile, "large" olmamaktır, müsamaha göstermemektir, üst aramasını laiki Vecihi ile yapmak, kelepçeyi kullanmak, göreve çıkarken, silahın mermisini ağıza vermek, en azından bir yedek şarjör taşımak, var olan yelekleri takmaktır!

Kendinin ve yanındaki arkadaşının hayatını mutlak emniyete almaktır! 

Misalen Avrupa'da hiç bir polis, karşıtı ile, samimi bir sohbete girmez. Mesafeli ve ciddidir, görevini nokta virgül yapar. 

Bir memur muhatap olurken, bir memur muhakkak eli silahında, gözü ortamda, güvenliği sağlar. Şahsi hiç bir sohbete girmez. Görevinin gereğini yapar. Nokta! 

Bunların ihmali, maalesef bugünkü gibi şehid getirir! 

Görev bilinci, Akademi de, okullarda okutulması gereken bir derstir. Takdir edeceksiniz ki, Polislik de sıradan bir meslek, asla değildir. 

Koca bir ülkenin, namusunu, asayişini kollayan, kutsal bir görevdir! GÖREV!!! 

Sadece Ekmek parası kazanmak için yapılmamalıdır. 

Polisliği iliklerinde hissetmeyen, sadece "meslek" ya da "" olarak gören birinin yapacağı değildir. 

Polisliğin içinde, her an şehidlik makamı vardır, lakin körü körüne şehid olmak, hatta bir hata sonucu, bir ihmal sonucu olmamalıdır bu. 

Evet, ülkede ve özellikle Emniyet teşkilatında ciddi sıkıntılar var. Maalesef de, çok yakın bir sürede bitecek gibi de gözükmüyor.

Evet, memurlarımız, olağanüstü bir gayret ile, nerede ise imkansızı başarıyor, ancak bu olağanüstülükler, insan yıpratmaya kadar varırsa, bu tip üzücü olaylar, korkarım tekerrür edecektir. 

Polislik, hata kabul eden bir iş değildir, "kaçaklık" kabul eden bir iş hiç değildir. 

Üstlerin de, saçma sapan uygulamalar ile, memuru demotive etmesi, evet, zaten zor olan meslek hayatını, gına getirten bir hale sokmakta. 

Temenni ederim ki, tüm ülkenin menfaati için, bu olumsuzluklara, devlet, siyaset tez vakitte bir çözüm bulur. 
Polisimiz, hakikaten çok zor durumda, olağanüstü bir iş çıkarmaktalar, lakin rahatlatılmaları, dediğim gibi elzemiyet ihtiva eder! 

Allah, güvenlik güçlerimizin yardımcısı olsun.

Dua ile Vesselam 

Yazının önceki bölümü -> "Bu devirde Polis olmak"
OGÜNhaber