Merhametten maraz doğacak/mı?

Tepe örgütünün çıkmasına, kaçmasına izin verildi. Halbuki FETÖ 15 Temmuz'un akabinde bitmedi, kamufle oldu ve bugün de yeniden toparlanma üzere.

Gerçekten ve samimi ihbarlar yapıldı.
Arkası meçhul.

Bunların firar yolları ihbar edildi.
Ne oldu?

FETÖcü oldukları, ayın 14'ü gibi belli olan isimler bu ülkede Parti kurdu, şu an meclisteler.
Hatta halen AK parti ve Sayın Erdoğan'ın çevresindeler.

Gerçekten de vatan, millet aşığı olan devlet memurları, bürokratlar, FETÖcü oldukları besbelli olan Genel Müdürlerce ihraç edildi.

Peki bunları kim atadı?

Sayın Erdoğan, bazı isimler ile arasına neden mesafe koymadı?
Vefa borcu mu?
Haine vefa mı olurmuş?
Kontrol amaçlı mı?
Sanki başıboş bırakılsalardı daha ne yapabilirlerdi?

15 Temmuz'un ardından OHAL, boşa gitti.
Tüm hışımla üstüne gidilmesi gerekenlerin üstüne yarım ağız gidildi!

Sonuçta, eski Rize Emniyet Müdürü şehid edildi.
15 Temmuz'un eşsiz kahramanı, FETÖ tarafından infaz edildi. Buna müsaade edildi bu ülkede.

Merhametli olun denildi.
İyi de hepimiz biliriz ki, zalime, haine merhamet, merhamete ihanettir!

Ya duruşmalardaki FETÖcü şovlar?
Hani tek tip kıyafet giydirilecekti?

Esti, gürledi de yağmadı. Olmadı.

OHAL sürecinde, devlet tüm gücünü göstermeli, demir yumruğunu masaya indirmeli idi.
Gel gör ki, demir yumruk pamuğa sarıldı, bandajlandı!

Evet, belki yurtdışında yaşayan hergelelere bir şey yapılamaz… gerçekten de yapılamaz mıydı?

Peki içerde olanlara?
Mahkemelerin verdiği abuk subuk tahliye kararları?
Toplumun sinir uçlarını mı yoklamaktı, yoksa halen yargının içindeki FETÖ mensupların uyanması mı?

Bir iki Bakan, üç beş vekil dışında, AK Partisi nerede?
Bu mücadeleye neden destek vermezler?
Neden sesleri çıkmaz?

Gittikleri her açılışı, her düğünü paylaşanlar, konu günlük siyasete gelince, FETÖ ile mücadeleye gelince, niçin sus puslar acaba?

Yoluna canımı verebileceğim bir büyüğüm, üç sene önce: “Üç beş vekil ile olmaz bu işler” diye serzenişte bulunmuştu.

Bugün ne demek istediğini çok iyi anlıyorum, maalesef çok iyi anlıyorum.

Şimdi, bugünlerde her köşeden darbe söylentileri geliyor ise, birileri, 15 Temmuz'dan sonra olup bitenlerden pek ibret almadığından, onların penceresinden bakıldığında, caydırıcı bir şey olmadığındadır.

Halbuki, 15 Temmuz'un akabinde, mahkeme süreçleri hızlıca bitip, en ağır cezalara çarptırılmış darbeciler olsaydı ve ileri gidiyorum, maksimum güvenlikli hapishanelerde hücrelere kapatılmış olsalardı, bugün bu söylentiler de endişeler de olmayacak idi!

Ben ülkemin hiçbir dış gücün hegemonyasında, mandası altında olmasını, asla kabul etmiyorum, hiçbir zaman da etmeyeceğim!

Son yerel seçimlerde, yönetimlerin demokratik yollar ile değişebilir olduğunu görmüş olması gerekenler, belli ki 2023'ü beklemeye pek niyetleri yok.
Hoş hepimiz de nedenlerini biliyoruz aslında.

Ve sadece ABD, istiyor diye, CIA, BND istiyor diye, daha doğrusu Sayın Erdoğanı istemiyorlar diye, darbe yapacak olanlar bilmeliler ki;

Söz konusu olan isimler, partiler değil!

İsimler de partiler de bizi bağlamaz.

Ancak Türkiye Cumhuriyeti bağlar, bu ülkenin bekası bağlar, bağımsızlığı bağlar, geleceği, istiklali, istikbali ve istikrarı bağlar!

Ve her kim olursa olsun, bunları tehlikeye atacak bir adımda bulunur ise göz dikecek ise bilmelilerdir ki, bunun sonu feci olacaktır.

Yirmi yıl boyunca, her türlü saldırılara rağmen çağ atlamış olan bu millet, kazanımlarını, birilerinin keyfine, kirli amellerine peşkeş çekmek isteyenlere, pek de iyi davranmayacaktır.

Partilileri pek bilmem, ancak taban her şeye hazır!

Ve yinede ben ümid ediyorum ki, devlet, bu herkesin ağzında olan durumdan çok daha öncelerden haberdar olmuş, gereken ne var ise tüm önlemleri almıştır!

Yine ümid ediyorum ki, artık şu dengeler, vefalar bir kenara bırakılıp, gerçekten de ve tüm sertiliği ile FETÖ denilen mikrobun üzerine gidilir.

Ha öyle uzun uzuna da değil!

Kısa vadede, kesin ve keskin bir biçimde!

Eminim ki, devlet, içinde kriptolaşmışları da pek iyi bilmektedir ve yukarda yazdığım şekilde üstüne gidecektir.

Gitmelidir, çünkü milletin aklı fazla bulanmamalı, çoktan özlemini çektiği gerçek adaleti görmeli!

Unutulmamalı ki, 15 Temmuz'da 251 şehid verildi, üçbin kişi yaralandı ise de, milyonlarca dışarı çıkan her – bir – kişi! Gazi olmuştur!

Ve bu insanların artık istedikleri adalet sergilenmeli.

Sayın Erdoğan, ne pahasına olursa olsun, birtakım insanlar ile kesinlikle arasına ciddi anlamda mesafe koymalı!

Siyasi ayak arayışlarından da sulandırmalarından da bıktık!
Kim eteğinde ne taşları varsa, buyursun döksün, ama savcılıklara döksün ve artık, ayak değil de artık kelle alındığını görelim!

Çünkü kah CHP den kah AK Partisi tarafından sergilenen karşılıklı suçlamaların suyu değil, cılkı çıkmış vaziyette.

Kim elinde ne delil ne belge varsa, sunsun yargıya.

“Kılıçdaroğlu yargılanırsa, ayaklanma olur?!”

Olursa olur kardeşim!
Ayaklanmak isteyen, yüreğine güvenen varsa, buyursun ayaklansın.

“Fiş ülkeler diktatörlük yaftası yapıştırır”!

Sanki şimdi, başka bir şey yapıyorlar.

Bu mesele artık su götürmüyor.


Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
OGÜNhaber