NATO ve Skolken ülke Türkiye

Peki bu sadece bir terbiyesizlik mi, yoksa boyutu daha farklı mı?Bu iki ismin birden hedef olması ne manaya geliyor? 

Türkiye’yi iki kutup olarak görenler, her iki kutubu birden hedef aldı ise, asıl mesele Türkiye’dir. Bu alçaklık, bireysel hata olarak falan gösterilemez. Çünkü NATO’nun planlanmış ve rutin bir tatbikatı idi. Bu tür tatbikatlar ise çok öncelerinden, en ufak ayrıntısına kadar planlanarak, emir komuta silsilesi ile hazırlanır! 

Be bireyseli? Ne hatası? Çocuk mu kandırıyorsunuz siz? 

Meselenin S400 füzeleri alımı olduğu da bahane. Halen ve hali hazırda Yunanistan da S300ler bulunmuyor mu? S400 ler ancak bahane. Trident Jawelin, 2018 de NATO’nun Türkiye’yi işgal etme operasyonunun tatbikatı idi. Skolken Ülke, yani hayali düşman ülke ile Türkiye’nin arasındaki benzerlikler ayın 14. gibi ortada! 

Türk asıllı bir Norveç askerinin, FETÖ’cü bir askerinin, Sayın Cumhurbaşkanı adına “RTerdoğan” isimli bir sahte hesap açıp, NATO’ya düşman söylemler paylaşması da, BAE ile Katar krizinin tıpkısı! Kimse kalkıp da bireysellikten, hatadan bahsetmesin. Bu tatbikatın yapıldığı üs de, görev yapan 5 Subayın, ki birisi Askeri Ateşe, FETÖ’cü çıkması ve Norveç’ ten sığınma talebinde bulunduğunu da unutmak gerekir! 

NATO ve Türkiye

Soğuk savaşın bir ürünü olan ve SSCB tehlikesine karşıt olarak 1949 da kurulan NATO’nun tek müslüman üyesi Türkiye, 1952 yılından bu yana bir hayli ağır bedel ödemiş ama NATO dan hiçbir şekilde faydalanamamıştır! 

Son günlerde Ayla Filmi ile de gündeme gelen Kore harbinde Türkiye 721 Şehid vermiş, 234 askeri esir düşmüş, 672 yaralı gazisi olmuş ve 175 askeri ise kaybolmuştur. Dünyanın dört bir yanındaki NATO görevlerinde hep yer almış olan Türkiye, kendi meseleleri için ise NATO’nun hep ihanetine uğramıştır!

1974 Kıbrıs Barış harekatında NATO Yunanistan tarafında yer almış, Türkiye ile Kıbrıs arasına 6. Filosunu göndermişti. Ancak Türkiye bu resti görmüş ve yine de 6. Filoyu delerek adaya çıkmıştı. Ardından ise hem askeri hem de ekonomik ambargolara maruz bırakılmıştı! 

Diğer yandan ise, mesela PKK ile mücadelede NATO asla bir yardımda bulunmamış, hatta Çekiç Güç döneminde, bu teröristlere, silah, mühimmat ve gıda yardımlarında bulunarak palazlandırmıştır. 2003’de geçmeyen tezkere ardından Süleymaniye de olan menfur olaylar Hale’n hatırımızda!

İhanet zinciri süregelmekte!

Suriye’den DEAŞ tarafından ülkemize atılan Katyuşa füzelerine NATO 4. Maddesine göre çağrı yapılmasına rağmen, uzun süre sessiz kalmış, rica minnet Patriot savunma sistemleri gönderse de, çalışıp, çalışmadıkları tamamen muamma kalmıştır. NATO’nun büyük ortağı ABD, burnumuzun dibinde, Avrupa daki enklavı olan Almanya ile YPG, PYD’yi ordu düzeyinde donatırken, NATO sus pus kalmıştır. Bunlar kabul edilecek durumlar değildir! 

Halihazırda Türkiye’de 28 NATO/ABD üssü bulunmakta! 

Peki soğuk savaşta bu belki gerekli idi, ancak Glasnost ve Prestroyka ile dağılan SSCB artık yok. Dolayısı ile Demir Perde ülkeleri de yok, bunlardan doğacak bir tehlike de, takdir edeceksiniz ki artık yok. Özellikle Türkiye’nin Doğusunda olan Radar ünitelerinin tek görevi ise İsrail’in hava sahasını güvene almak. Dolayısı ile, bunlara da gerek yok.

Günümüzde NATO’nun varlığı tartışılmalı! 

En azından Türkiye’nin NATO içindeki varlığı tartışılmalı. Böylelikle NATO, bizim onlara ihtiyacımızın kalmadığını, ancak onların bize, ekmek gibi, su gibi ihtiyaç duyduklarını anlamalı. Türkiye de tam da bu elle masaya oturmalıdır!

Başyazarımız Cengiz Aygün beyin bir sözü hep aklıma gelir:
“Diplomasi duygusallık götürmez, bir ülkenin dostlukları değil, çıkarları vardır!”

Elbette bu böyledir! Ancak o zaman biz de bu çıkarları bir gözden geçirmeliyiz! 

Sonuçta şunu anlayalım değerli okurlarım;

Mesele ne Atatürk ne de Erdoğan, MESELE TÜRKİYE!

Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam 
OGÜNhaber