Sayın Bakan’a Mektup -2-

“Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanımız Selma Aliye KAVAF”
Geçen yazımızda sayın Bakan'a bu köşeden mektup yazmıştım. Amacım, engellilerin biriken sorunlarına dikkat çekmekti. Birçok e-mail ve telefon aldım. Tebrik eden de vardı, hakaret edende. Hatta muhalefet olsun diye yazdığımı söyleyenlerde bir hayli çoktu.

Gösterdiğiniz ilgiye teşekkür ederim. Olumlu yada olumsuz gelen tüm tepkileri önemsiyorum. Çünkü bu durum, çığlığınızın, kayalara çarpıp size geri dönmediğini, karşıdan feryadınıza yanıt verenlerin olduğunu gösteriyor.
 
Tabi tüm mesajları buradan tek tek cevaplama şansı yok. Bunun için gelen mesajlara topluca bu satırlardan yanıt vermek istiyorum.

Kesinlikle muhalefet olsun diye yazılar yazmıyorum. Bu alanda yaklaşık 10 yıldır çalışıyorum, dolayısıyla alanı tanıyorum. (Bknz.www.mustafaozturk.com.tr)
Ben engelli biriside değilim. Ama bu alandaki çalışmaların başarılı olabilmesinin, biraz bilgi, biraz yetenek, daha çok gönüllülük gerektiğini biliyorum ve söylüyorum.
Uzun zamandır bu alanda akademik çalışmalar yapmaktayım. Tabi bu çalışmalarımı, kitaplarımız, makalelerimiz, belgesellerimiz ve radyo programlarımızla aracılığı, ile kamuoyu ile paylaşmaktayız. Hala devam eden Akrafm’de ki “CANDA ÖZÜR OLMAZ” program kuşağında, her hafta bir ilimize gidiyoruz. İlimizdeki engelli guruplarının temsilcileri ve üniversiteden değerli Akademisyen ve araştırmacı hocalarımızla görüşüyoruz. İllerimizdeki sorunların ne olduğunu ve çözüm önerilerini tartışıyoruz.

Yani sadece gözlemlemiyorum, engellilerin yüreklerine dokunuyorum. Bunu yapmak, hem insani, hem de İslami bir gerekliliktir benim için.

Tüm bunları, ukalalık olsun diye değil, engelli gerçeğini yakinen bildiğimi ifade etmek için anlattım. Yani sorunların ne olduğunu bilen birisi olarak, hükümetin iyi niyetli gayretlerine katkı yapmaya çalışıyorum. Hükümetin bu gayretinin Bürokratları eliyle heba edilmesine gönlüm razı olmamaktadır. Ziyan edilen bu emeklerin, engeliler lehine faydaya dönüşmesini arzu etmekteyim.

Ben yine Sayın Bakan'a seslenmek istiyorum. Sayın Bakan'ım, Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı, koordinasyon görevi olan bir üst kurumdur. Şimdi bu kurumun yapması gerekenleri aktaralım, sonrada bunlar yapılmayınca neler oluyor onu görelim.

-Çıkarılacak yasa ve yönetmeliklerin hazırlanmasında, işin mutfak kısmında  çalışması gereken Başbakanlık özürlüler idaresi Başkanlığıdır.

-Bu yasa ve yönetmeliklerin diğer paydaş kurumlara ulaştırılması da,  bu kurum aracılığı ile yapılması gerekmektedir.

-Çıkarılan yasa ve yönetmeliklerin, doğru anlaşılması, alanda çalışan personelin bilgilendirilmesi görevi yine bu kuruma aittir.

- Özel sektörün yasa ve yönetmelikler hakkında bilgilendirilmesi, yasa ve yönetmeliklerin işverenlere, işyerlerine ve çalışanlara yüklediği sorumluluğun ne olduğunun bilgilendirilmesi görevi bu güzide kurum aracılığı ile yapılması gerekmektedir.

-Ayrıca, yasa ve yönetmeliklerin özel sektör için sağladığı avantajların neler olduğu da bu çalışmanın içinde yer alması gerekmektedir.

-Tüm özür guruplarının tanıtımı ve hangi özellikler taşıdığı, işyerlerindeki verimliliğinin artırılması için neler yapılabileceği bu kurum eliyle yapılması gerekmektedir.
Bu gün bir örnekle ne demek istediğimiz anlatmaya çalışalım. Mesela Özel sektör, bilgilendirilmediği zaman bakın neler oluyor…

Geçen hafta özel sektör temsilcileri ve iş adamalarımızın da katıldığı bir konferansta bende panelist olarak bulunuyordum. Katılım beklediğimizden daha iyi durumdaydı.
Engellilerin istihdamı ile ilgili sorunlara değindik. Program sonunda özel sohbetler oluştu. Bir tür kulis denebilir. Sohbet sırasında  bir iş adamımız, ”ben ceza ödemeye razıyım, engellileri işe almıyorum” dedi neden diye sordum, İş adamımızda  nedenleri sıralamaya başladı.

Baştan anlatayım size nedenlerimi; İŞ-KUR’a eleman ihtiyacı için müracaat ediyoruz. Orada hangi iş için eleman aradığımız ve kriterleri nelerdir mutlaka belirtilir. Bizim firmada özürlü kontenjanında istihdam edilmek üzere,  şoför lazım, yollanan özürlü, görme engelli. Bu durum İş-kur çalışanlarının özürlüyü tanımadıklarını gösteriyor. Haliyle yanlış yönlendirmeler yapılıyor.

Bu daha işin başında karşılaştığımız sıkıcı durum. Yazışmalar, telefonlar, derken durum düzeltiliyor. Uygun bir başka eleman gönderiliyor.

İşyerinin tanıtımı (oryantasyon), işe adaptasyonu, fiziksel düzenlemeler ve engellinin özür durumu ve bu özrün yarattığı başka sorunların neler olduğu konusunda bizi kimse bilgilendirmiyor. Bir tek yetkili işyerimize gelmedi. Bu durumda işe aldığımız elemanın performansını nasıl artırabiliriz. Bilgilendirme yapılmayınca, engellide, bizde, atıl duruma düşüyoruz. Bu durumda ben  kendisinden istifade etmeyeceğim bir elemanı neden  istihdam edeyim. Bu ve bunun gibi bir çok sıkıntılarımız var. Bizde ceza ödemeye razı oluyoruz.

Uzun satırlarımızın özeti şudur; Başta İŞ-KUR olmak üzere, alanda çalışan personel mevzuatı ve engelli guruplarını tanımıyor. Engelliler ve işadamlarımız yanlış yönlendiriyor. İş adamlarımızın önyargılarını giderecek bilgi ve paylaşımı maalesef yerine getiremiyorlar.

İlgili kurum, gereken bilgilendirmeyi yapmazsa, çıkarılan yasa ve yönetmeliklerin kime ne faydası olacak. Bu durumda bir iyileştirmeden söz edilebilir mi?.

Sayın Bakan, alanda çalışan tepe yöneticilerinin beceriksizliği, denetim eksikliği, vizyonsuzluğu ve bir sonraki adımın ne olması gerektiğini bilmemesi… Buna bağlı olarak, taşradaki personelin, iş bilmezliği ve vurdum duymazlığı nedeniyle, çıkarılan yasa ve yönetmelikler, engelliler için  bir fayda sağlamamaktadır.

Biz söylemeye devam edeceğiz, görünmeyenleri, görebileceğiniz yerlere asarak göstermeye çalışacağız.

Selam ve dua ile



OGÜNhaber