Üşüyorum: hüzün şarkıları söyleyen bir Sonbaharın, zemheriye dönüşmesinin verdiği bir üşüme benim ki...
Fani bir üşüme hissi değil bu sevdiğim, yokluğunun yorgansızlığı…
Ellerim buz kesmiş olmasına rağmen, ıssız bir gecede yokluğuna mahkum bir ruhla, seni yazarak avutuyorum üşümüşlüğümü...
Ama yoruldum artık.
Tek taraflı bir hayatı omuzlamaktan, hayatın yükü altında ezilmekten; birilerini arayıp sormaktan, anlatamayıp dinlemekten, sevilmeyip sevmekten… Sensizliğinde düşlerde beklemekten, her yeni güne belkilerle başlamaktan, sadece hıçkırıklarımı kendim duymalarımdan yoruldum.
Ve sefaletin zincirleriyle hapsedilmiş bir aşkın yalnızlığında tükendim. Sabret diye diye erittim sabır taşlarını, bir an ümitsizliğe düşmüştüm ki, hayalin çıktı karşıma.
Gözlerine baktım ve kendimi yerli yerinde bulunca güzel gözlerinde, güç aldım acıların binlerce çeşidine karşı. Ne çokta ihtiyacım varmış sana sevgili, o sevgiyle bezeli yüreğine…
Sarılsan bana, bir annenin evladına gösterdiği o kutsal şefkatle, başımı göğsüne yaslasam ve yiten ümitlerimin ayak seslerini duysam kalbinin atışında.
İçine düştüğüm çaresizlikle birlikte, sana sımsıkı sarılırsam. Sıcaklığını hissedip boğazıma düğümlenen ve içimde yankılanan hıçkırıklarımı özgür bırakıp ağlasam. Sen saçlarımı okşasan , ben içimdeki zehiri, nehir misali akıtsam ne güzel olurdu değil mi?
Ama yoksun işte ve ben bunların hepsini bir hayalden öteye götüremiyorum.
Ne acı değil mi? Çok uzakta olman…
Bir tanem, O kadar yalan ki insanların gülümsemeleri, o kadar menfaatperest olmuş ki yeryüzünde herhangi bir anı paylaştıklarım, artık alınacak bir canım, bir parçam kalmadığı için bir anda yok oluverdiler.
Bir fotoğraf geldi gözlerimin önüne, kimdi O fotoğrafı çeken hatırlamıyorum, hatırladığım tek şey var, ardında akbabanın olduğundan habersiz bir Afrikalı çocuğun çaresizliği.
Çünkü o çocuk ruhunu akbabaya teslim etmişti. Çaresizliğim o Afrikalı çocuğun ki gibi ve azabım o fotoğrafçınınkiyle aynı derecede acı verici.
Sevdiğimi sunduğum kim varsa, hepsi birer birer o akbaba gibi olup, çıktılar hayatımdan.
Ama ben şimdiye kadar savaştım, hayalinin sayesinde bilesin. Bir adın yoktu ve seni tanımıyordu gözlerim.Ben soğuk duvara resmini çizdim.Senin kadar anlamlı bakmıyordu belki ama, olsun. Ben sen diye söyleşirdim soğuk kış gecelerimde. Ben KARDELEN diyordum sana…
İşte böyle.Ben KARDELENİN hayaliyle yaşadım. Kardelen dağların zirvesinde yaşayan eşsiz bir çiçek… Ve seni delice sevdim ve yokluğunda, seni içimde yaşattım her nefes alışımda...
Ta ki, bu yazıyı kaleme aldığım şu ana kadar.Sensizliğini yalnız soğuk duvarımla paylaştım. Bu gün dağın zirvesine ulaştım ve seni gördüm KARDELEN. yüreğine dokundum.
Adını sordum, Beklenen kadın benim dedi.”adım Z…DEDİN.
Hoş geldin , hoş geldin en sevgili olanım…
Sevgililer günün en sevgili olsun. Sen EŞSİZ KADINIM…