Vatana İhanet...

Platon devleti yazalı binlerce yıl geçti...
Günümüzde Platon'un mezarı bile belli değil...
Doğduğu topraklardan Dünya halklarına armağan ettiği devlet isimli yazıtındanbaşka hiç bir anısı kalmadı, bilge Platonun.

Günümüzde kemikleri bile toza toprağa karışmış haldedir...

Platon devleti uzak diyarlarda değil... ...
İzmir'in çeşmeye uzanan küçük bir sahil köyünde; Yani,  Anadolutopraklarında kaleme almıştı!

Platon felsefesine göre devlet! Halkını idare eden ve halkının temel gereksinmelerikarşılayan, toplumsal idare sistemlerinin genel adıydı.
Ona göre, Devlet, halklarını yönetmekle kalmayıp, halkını doğruya yönlendirenve halkının şahsi kazanımlarını, en doğru şekilde kullanabilmesine imkânyaratan bir idare şekliydi...
Topraklarına giren yabancılara karşı otoriter...
Kendi halkına karşı üretimi ve gelişimi destekleyen bir merkezi yönetimdi...

Kısacası;
Halkının servetine ve topraklarına sahip çıkabilen bir devletti...
Platonun devleti.

Bu sistem Anadolu topraklarında binlerce yıl boyunca hiçbir sorun yaratmadanişledi. Hiçbir dinsel sistem bu anlayışın önüne geçemedi...
Anadolu topraklarında yurtlanan tüm krallıklar ve uygarlıklar bu sistemi enince ayrıntısına kadar kabullendiler ve hükümdarlıklarında uyguladılar.
Devlet sisteminin en çilekeş halkları olan Hıristiyan toplumları bile, bu büyükotoriteye karşı çıkmayarak onu destekledir.

Osmanlı'nın Anadolu'ya gelmesi ile yıkılacağı düşünülen bu devlet sistemi,tersine bir ilerleme göstererek gelişti ve bu sistemin doğrultusunda ilerleyen700 Yıllık Osmanlı Hükümdarlığı süresince hiçbir toplumsal olayla veyabaşkaldırı ile karşılaşılmadı.

Zira Osmanlı cephesi İslami değerleri ile birebir bağdaşan platon felsefesiniolduğu gibi kabullenmiş ve bu felsefeyi iktidarda kaldığı son güne kadar devamettirmişti.

Böylece platonun bu insancıl felsefesi doğduğu topraklarda, kendisinden sonragelen binlerce yıl boyunca, Anadolu coğrafyasında hükümdarlıklar ve halklarıarasındaki en büyük devletsel değer olarak korundu...

Bu bin yıllar süresince Anadolu coğrafyası gücün ve güvenin sembol topraklarıolarak dünya ticaretinin en önemli geçiş noktası olarak yerini korudu.

19. Yüz yılın başlangıcında Gazi Mustafa Kemal ve silah Arkadaşları Anadolucoğrafyasının bekası için, insanlık tarihinin en büyük savaşını veriyor veAnadolu'nun değerleri uğruna kefensiz toprağa karışıyorlardı...  Tesadüfbu ya! Mustafa Kemal ve cengâver Askerleri düşmanlarını aynı İzmir'inkıyılarından denize döküyorlardı...

Hilafetin yıkıldığı ve genç Cumhuriyet'in doğduğu yıllar süresince...
Geçmişten gelen duruşunu koruyan Anadolu halkları, tüm yokluklarına rağmen...
Günümüzden birkaç yıl öncesine kadar bu istikrarlı duruşunu ve uluslararasıgüvenilirliğini korumayı başardı.  Bu sürece kadar iktidarda olan tümyöneticilerde vatanseverlik ve halklarına karşı en önemli değerleri olandürüstlük ilkeleri, yöneticilerin bireysel servetleri olarak kabul görünürdü...

1970'li yılların ardından gelişen çok partili döneme kadar sorunsuzca işleyendevletin idare şekli, bu yıllardan sonra garip bir seyir izlemeyebaşladı.  Partilerin çoğalması ve farklı ideolojik fraksiyonlarıneklenmesi sonucunda, kimilerine göre çok sesli demokratik sisteme geçiş evresiyaşadı...  Bu sancılı geçiş süresince devlet otoritesi yerini, ideolojikçatışmalara ve insancıl iktidar hırslarına bırakmak zorunda kaldı... İktidarhırsına yenik düşen hükümetler, yerlerini korumak adına uluslar arasıhırsızlıklara ve üreten halkın soyulmasına zemin hazırladılar...

Bu soyguncu iktidarlar karşında kutuplara bölünmeye başlayan cepheleristemeyerekte olsa, Sonun başlangıcını hazırladılar.  Bu başlangıç biranlamda tüm sınırlarımızın birkez daha dış dünya sermayesine açılmasına aracıoldu...

Dünya ticaret arenasında dürüstlüğü ve güvenirliği ile ün yapmış olan Türkiye ticariyaşamı...
Sancılı geçen 13 yıllık sürecin ardından, iktidara gelen hükümetlerin,hırsızlığa ve uluslar arası dolandırıcılığa sağlamış olduğu devlet teşviklidolandırıcılık sektörünün yarattığı suni prenslerle tanıştı.

Dönemin iktidar hükümetine yakın olan bu yapay prensler, Anadolu coğrafyasınadışarıdan gelecek hırsız iş dünyasına yataklık etmekle mükelleftiler. Bukarşılıklı işleyen ikili ve kirli sermaye düzeni, uluslar arası arenada Anadolu= Türkiye adını güvensiz ticaret ve turizm ülkesi sınıfına sokmayıbaşardılar.  Önce ticari itibarımızı yitirdik! ardından toplumsal vekültürel değerlerimizi hızla kaybetmeye başladık...

Milenyum çağının başlarında iktidar isteyen günümüz hükümeti,
Hiçbir zaman tutamayacağı büyük vaatlerin ve arkasındaki karanlık güçlerindesteği ile iktidara geldi...  Binlerce yıllık Anadolu tarihinin en büyüksoygun hikâyesi...  İşte bu iktidarın iş başına gelmesi ile başladı...

Zira!
Gereken tüm alt yapı önceden hazırlanmış ve roller paylaşılmıştı...
Bu roller gereğince uygulanan senaryo sonucunda;
Anadolu tarihinde vatana ihanet hiç bu kadar kolay olmamıştı...
Yazık!
Çok yazık!

Bu gün ben, Ülkesini seven ve bu toprakların değerlerine sahip çıkan birvatansever olarak!  Bu yazıyı büyük acılar çekerek kaleme alıyor olmanınverdiği dramı, ne yazık ki; tüm hücrelerimde hissediyorum...

8 yıllık AKP İktidarının ardından...
Ortaya çıkan acı gerçeği görebiliyor olmanın tarifi imkânsız ruhaliyesiiçerisindeyim...

Sizler! Geçmişi 16 bin yıla dayanan Anadolu tarihi boyunca;
Tarihinin en kötü iktidarınca yönetilen ve Türk Halkı!
Sömürgeci ülkelerin bankalarınca haciz altına alınmış devlet yönetiminihatırlıyor musunuz?
Ben hatırlamıyorum! Babam da böylesi bir döneme şahit olmamış... Dedem de!
Oysa ben ve çocuklarım bu döneme istemeyerekte olsa şahit oluyoruz!
Yazık
Çok yazık!

Bin yıllık bir ülke düşünün ki...
Halkının %80'i açlık sınırı ile karşı karşıya kalmışken...
Bu Ülkenin yöneticileri inanılmaz bir refah içerisinde yaşıyor olsunlar.

Dünyanın 2. büyük ekonomisine sahip İngiltere Başbakan'ı evinden işine, yanibüyük Britanya imparatorluğunu yönetmeye tek başına yürüyerek giderken...
Ülkemizin Başbakan'ı en mütevazı etkinliğine 70 araçlık konvoylarla gidiyor...

İngiltere Başbakan'ı tek başına gittiği mecliste dünya ya hükmederken...
Bizim Başbakan vatanını santim, santim satılmasını seyrediyor...

* * *

Çok uzakta değil...
Egenin sakin bir koyunda sessizce mezarlığında yatan Platon ve Ankara'nınortasındaki kabrinde yatan Gazi Mustafa kemal Atatürk bu sahneleriizliyorlar...

Biri devleti yazan ve dünya halklarına armağan eden...  Diğeri tümyokluklar karşısında pes etmeyerek!  Anadolu coğrafyasını tüm Anadoluhalklarına armağan eden, iki vazgeçilmez değer...  Ve söyleniyorlar içteniçe... "İpotek altına alınmış bu topraklar vatan mıdır efendiler!"diye.

Ülkemizin bu günkü durumunu içleri sızlayarak izliyorlar...
Tıpkı bu toprakları seven ve ona gönülden bağlı olan sizler gibi...

Dedem gibi... Babam gibi...

Çok yakında ülkemizin değerleri için, emir verilen her yerde! Görev alacak...
Oğullarım ve diğer tüm vatan evlatlarımız gibi...
Anadolu'yu santim, santim sahiplenecek tüm Cumhuriyet’çi gençler...
Bir yanda tırnakları ile vatanı savunurken arı duru yiğitler...
Diğer yanda eski sandal ruhsatında şilep filoları doğurtuyor, vatan hainiyöneticiler.
Tüm beşeri dinler beşeri adalet derken...
Adaleti savunan gerçek yurtseverler demir parmaklıklar arkasında, devletingerçek adaletinden yoksun bırakılıyorlar...

Platon şaşkın bakınırken günümüz dünyasına...
Anıtkabir civarında Mavi Gözlü sarıbir şafak atıyor...
Tüm vatan hainlerini!
Anadolu denizlerine dökmek için...
Sessizce zamanını bekliyor..

OGÜNhaber