Yeni siyasi bayrak 'Türban'!

Dönüyoruz dolaşıyoruz türban meselesine geri geliyoruz. Gündemimizde duyulmaması veya üstü kapatılması gereken konular varsa en kolay unutturma yöntemi (veya yönlendirme) türban meselesidir.
   
Devlet bakanı Cemil Çicek, türban ile alakalı Anayasal sürecin başladığını söyledi ve "bu konuları en evvel siyasetçilere sormayın" dedi. Toplumun sosyolojik bir değişim geçirdiğini söyleyen Çicek ayrıca toplumun, olayları, olup bitenleri kendilerinin yorumladığını ve uyguladığını, bu sürecin kendi haline bırakılması durumunda sıkıntı çıkmayacağını söyledi.
Bu konunun yanlış zeminde tartışıldığınıda sözlerine ekledi.
   
Şimdi merak ettiğimiz; "türban" hangi platformda tartışılmalı?.
Bu konuyu halletmesi gereken, hükümet mi yoksa diyanet mi?.
Çiçek'in söylediğine göre kullanılması gereken uslup nedir?.
Halkın bu konuya çözüm arayacağı ve muhattap alacağı kurum hangisi?.
Halkın kendi sorununu yorumlaması ve tartışmasının neresi yanlış?.
Toplum sosyolojik bir değişim geçirmiyor, malesef sosyolojik bir değişim geçittiriliyor.
   
Peki Diyanet İşleri türban ile ilgili nasıl bir açıklama yaptı?.
Diyanet İşleri başkanı Prof. Ali Bardakçıoğlu ise bu konuda , "kamuda türban meselesini önce siyasetçiler tartışsın, ilk tartışan neden ben olayım?"  dedi.
   
Kısacası, herkes konu hakkında fikir beyan ediyor ancak sıra çözüme geldiğinde topu herkes birbirine atıyor.
   
Yıllardır süregelen bu konunun çözümü çok zor ama şu bir gerçektir ki; türban amacını aşmayan ama amacı aştırılan bir giysi aline getirildi. Hatta son zamanlarda siyasi bir kimliğe bürünüp kadınlara özgü ideolojik bir aksesuar haline geldi. Bazı kıyafetler geçmişimizde nasıl ideolojik bir üniforma halini aldıysa (solcuların parkaları, sağcıların ceketi, kürtçülerin poşusu) türbanda dincilerin üniforması haline geldi. Kısacası, amacı dini anlamda çok özel olan bir giysi bile siyasi kimliğe büründü. Türban bu arada bir anlamda bir bayrak halinede getirildi ki; bu hem dinen, hem hukuken çok tehlikeli bir durumdur.
   
Son zamanlarda türbanın temsil ettiği anlayış çekinilen bir anlayış halini aldı. Çünkü, hükümetin türbana bakışı ve desteği dincileri cesaretlendirip, kışkırtmaya türbana karşı olanları ise hükümete yönelik antipati toplamaya itti.
   
Bu konular uzadıkça halk kutuplaşmaya başladı. Bir kesim türbana bağlanıyor, diğer kesim dinden soğuyor. Asıl aşılması gereken sorunlar ise yine sümenaltı olmaya devam ediyor.
   
Bu ülkede işsizlik gibi büyük bir sorun varken, hergün birçok evladımızı şehit verdğimiz topraklarımızı bölüme noktasına getirmeye çalışan terör laneti sürüyorken, kürt açılımı adı altında insanları karşı karşıya getiren bir özerklik sorunu devam ederken, eğitimde ve sağlıkta durumumuz meydandayken, koskoca bir referandum enkazının altında kalmışken, türban olayını temşir pilavı gibi ısıtıp ısıtıp insanların önüne sürmek hastalılı bir keyif halini almıştır.
   
Artık insanların "yasak" olan şeyleri anlaması gerekiyor. Türban yasaksa yasaktır. Nasıl ki okuldaki öğretmenin kılık kıyafetine dikkat etmesi gerekiyorsa (her kurumda olduğu gibi) türban takanlarında bu kurallara uyması gerekiyor. Türban meselesi bu kadar ortalıkta dolaştıkça birilerinin ekmeğine yağ sürülüyor ve diğer bir taraftanda türban kirletiliyor. Türban, siyasal bir imge halini aldıkça karşı taraftan sağ duyu beklemek abesle iştigal olur. Bu durumda bir fanatiklik değil midir?.
   
Bu mesele devam ettikçe türban siyasal bir imge olmaktan kurtulamayacak ve birileri bu yolda oy toplamaya devam edecek.
   
Eğer güzel ülkemizde darbeleri görmek, 20-30 öncesine geri dönmek istemiyorsak bu konuya daha sağ duyulu yaklaşmak ve daha yapıcı çözümler bulmak zorundayız. Eğer sağ duyulu ve sakin çözümler üretmeye başlarsak, türbanı siyasi kimliğinden ve bir bayrak olmaktan arındırırız. O zaman ortada ne türban yasağı kalır nede dinine bağlı insanlar yobaz olarak değerlendirilir. Ancak şu durumda görüyoruz ki ülkemizde irtica sorunu olduğu sürece türbanın serbest bırakılması mümkün değildir. Lütfen artık sakince düşünüp, annelerimizin ve anneannelerimizin hatta kendimizinde inancı, müslümanlığın simgesi olan başörtüsünü daha fazla siyasete alet edip kirletmeyelim. Türban bir bayrak değildir ve bu sorunda düz mantık yürüterek çözülecek bir sorun değildir. Bu ülkede herkes inanç sahibidir. Ne türban takana gerici gözüyle bakmak nede açık olan kimseye başka bir durumla itham etmek bizim geleneklerimize ve kültürümüze yakışmaz. Hükümetin acilen (kürt açılımında olduğu gibi  yarım bırakmadan) bu konuyu herkesi memnun edecek şekilde halletmesi gerekir.
 

OGÜNhaber