Doyumsuzluk diz boyu

Özellikle son aylarda dövizdeki dalgalanmanın etkisini öne süren bazı çevrelerin, çareyi zamlardan bulmaları ve dövizin son bir yılda %60 veya %65 civarındaki artışına karşılık, özellikle gıda ürünlerine %400'lere varan zamların yapılması çıkarcı çevrelerin doyumsuzluğunu bariz ortaya koymuştur.

Dövizdeki artış net bir şekilde ortadayken, otomotivden inşaata; gıdadan giyime kısacası her sektörde zamların afaki oluşu düşündürücüdür.

Stokçu, çıkarcı ve karaborsacı bir zihniyetin, açık edildiği günümüzde doyumsuzluğun diz boyu olduğu bariz görülmektedir.

Daha geçtiğimiz günlerde inşaat sektörünü hareketlendirmek adına faizlerde indirime gidilen bir paketin, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanmasının hemen akabinden, konut fiyatlarında afaki fiyat artışının olması, pusuda bekleyen kan emici, vampir bir zihniyeti bir kez daha açık etmiştir.

Ülkenin bekasını, kendi çıkar ve menfaatlerinin altında gören, bir takım çıkarcı sermaye çevrelerinin, ülkede bir kaos ile birlikte bir siyasi boşluk ortamının da sağlanmasında etkin rol üstlendiklerini maalesef görmekteyiz.

2023 seçimlerine doğru son düzlükte olan ülkemizde, özellikle siyasi iktidara yönelik bir komplo anlamını taşıyan ekonomik gidişatın düzeltilmemesi durumda ise, bu durum adeta bir siyasi kriz ortamının oluşumu olarak karşımıza çıkama olasılığını da diri tutmak gerektiğini ifade etmek isterim.

Yine özellikle dikkatleri çekmek isterim ki, 2023 Erdoğan sonrası için iştah kabartan muhalefetin, ülkemizdeki gidişatı etkileyecek bir çözüm reçetesi ortaya koyamaması da, oluşabilecek siyasi istikrarsızlığın adeta habercisi olarak sinyallerini vermektedir.

Yara almış ve iyileştirilmeyi bekleyen Türk ekonomisinin doğru teşhis ve tedavi ile yeniden ayaklanması gerekmektedir.
Öncellikle istifçi, rantçı soyguncu çevrelerin köklerinin kazınması ile tedaviye başlanabilir tezimi de altını çizerek belirtmek istiyorum.

Önceliğin ülke menfaatleri olması gerektiği ve bu manada çarelerin aranması, izlenmesi gereken en doğru yol olacaktır.
Doymayı bilmeyen, servetlerine servet katan bir anlayışın yaratmış olduğu tahribat, önlem alınmadığı takdir de ilerisi için telafisi mümkün olmayan sonuçlara neden olabilecektir.

Son düzlükte, son çare olarak. Önce Türkiye diyorum…
OGÜNhaber