TRT'nin Halka'sı..

Halka’nın yönetmen koltuğunda Volkan Kocatürk oturuyor, dizinin senaryosunu yazar ve senarist Levent Cantek yazıyor. 

Ahmet Mümtaz Taylan, Burak Sergen, Serkan Çayoğlu, Hande Erçel, Kaan Yıldırım, Hazal Subaşı ve Nazan Kesal dizinin oyuncu kadrosunda başı çekiyor.

40 yıllık bir suç örgütünü yakalamak için emniyet istihbarat teşkilatı büyük bir plan yapıyor. 

Yıllar önce değiştirilmiş iki erkek bebek, büyüdüklerinde bu planın parçası oluyor. 

Dizinin anlatımı oldukça açıklayıcı olmuş. 

Karmaşık gibi görünse de izleyiciye neyin ne olduğu net bir şekilde aktarılıyor. 

Dizinin bütün oyuncularının hikayeyi sevdiği belli ki hepsi rollerini benimsemiş ve kendi karakterlerinin analizini iyi yapmış. 

Tabi bu aynı zamanda senaristin başarısından da kaynaklanıyor.

Kaan Yıldırım’ı İnsanlık Suçu dizisinde izlemiştim.  

O dizide açıkçası performansını çok beğenmiyordum.

Çıkardığı karakter üzerine oturmuyordu. 

Ama Halka dizisindeki performansı gerçekten çok başarılı. 

Tonlamalarından, mimiklerine tutun da artikülasyonuna kadar müthiş bir oyunculuk sergiliyor. 

Bence bu senenin iddialı oyuncuları arasında yer alır gibi duruyor. 

Ahmet Mümtaz Taylan ve Burak Sergen’in lokomotif oyunculukları her zaman ki gibi izlenmesi keyif verici olmuş. 

Ayrıca Nazan Kesal dominant ve güçlü Hümeyra karakterini çok güzel aktarıyor. 

Serkan Çayoğlu’nun canlandırdığı Cihangir karakteri ilgi çekici fakat bir yerlerden esinlenmeler var gibi geldi bana. 

Kendisini izlediğim zaman Ray Donovan (Liev Schreiber) karakterinden izler görüyorum sanki. 

Ray Donovan da uyuyamayan, az konuşan, kirli işleri halleden, elinde telefonu ve arabasıyla oradan oraya sürüklenen bir karakter. 

Ancak, uykusuzluğu Ray söylemeden anlatır. 

Öyle bir verir ki duyguyu, izlerken “uyu artık be adam iki dakika gözünü kapat!” diyesin gelir. 

Halka dizisinde ise Cihangir’e, annesi, evin çalışan kadını, sevgilisi, yanındaki sağ kolu olan adama kadar herkes “uyudun mu?, uyuyabildin mi?, bir papatya çayı yapayım mı? uykusuzluğuna iyi gelir” diye, defalarca tekrar ederek seyirciye vermeye çalışmışlar.

İzlerken, “ya bırakın ne aceleniz var? Bi bırakın, Cihangir anlatsın işte uykusuzluğunu, biz anlarız yahu” dedim artık!

Bir de sürekli su içişi size de Fi dizisinden, Can Manay’ı hatırlatmadı mı?

Cihangir, aslında müthiş bir karakter. 

Serkan Çayoğlu ilerleyen bölümlerde daha özgün olacaktır diye umut ediyorum. 

Çünkü yetenekli bir oyuncu. 

Bazı ufak tefek eleştiriler dışında Halka dizisini çok beğendim. 

Bu sezon güzel reytingler alacak gibi duruyor. Yolu açık olsun. 




Haftanın Filmi: Second Act - Hayatım Yalan

Second Act; Peter Segal’ın yönettiği, Jennifer Lopez’in başrolünde olduğu ve diğer oyuncu kadrosunda Vanessa Hudgens, Leah Remini, Treat Williams gibi isimlerin yer aldığı bir film. 

Hani o beyaz yalanlar üzerine kurulu bir dünyada oluşan romantik komedi hikayelerini izlemeyi severiz ya! 

Hah işte! Tam da bu tarz bir film olmuş. 

Filmin konusu:
Bir alışveriş merkezinde çalışan 40’lı yaşlarındaki Maya, sıkıcı hayatını başka bir kariyer yaparak değiştirmek ister. 

Bunun üzerine bir arkadaşı Maya için komple yalandan oluşan bir CV düzenler. 

Ve bu CV sayesinde muazzam bir iş teklifi alır. 

Arkadaşlarının da verdiği cesaretle işi kabul eden Maya, yeni işinde bir çok komik aksilikler yaşamaya başlar. 

Sıradan, basit bir hikaye olmasına rağmen izlerken size keyif veren, müzikleriyle, sıcacık sahneleriyle güzel film olmuş. 

Yeni işinde başarılı olmaya çalışan Maya’nın komik sakarlıkları izlenmeye değer doğrusu.

Jennifer Lopez’in şarkıcılığının yanı sıra oyunculuğunu da çok beğenirim. 

Dram, aksiyon filmleri ve dizisi Shades of Blue’dan sonra bu romantik komedi filmi de güzel olmuş. 

Yani 1,5 saatinizi keyifli, gülümseyerek geçirmek ve kafanızı boşaltmak istiyorsanız kesinlikle tavsiye ederim. 




Haftanın Dizisi: Piers Morgan ile Seri Katiller - Belgesel Dizi


Netflix platformunda yayınlanan belgeselde gazeteci ve televizyon programcısı Piers Morgan, adı duyulmuş seri katillerle hapishanelerinde özel röportajlar yapıyor. 

Bir dizi cinayet ve bu cinayetleri işleyen seri katillerin (kadın-erkek) anti sosyal kişilik bozukluklarının sebebini, öldürdükleri kişileri ve ailelerine karşı vicdan azabı çekip, çekmediklerini sorgulayan çekimler yapıyor. 

Bunun yanı sıra vakaların canlandırmaları ve ayrıca gerçek itiraf kayıtlarının da olduğu görüntüleri ekrana getiriyor. 

Hepimiz merak ederiz. 

İnsanlar neden katil olur? 

Onları bu suça iten sebep ya da sebeplerin arkasında yatan şey nedir?

Öldürdükten sonra vicdan azabı çeker ya da bir pişmanlık hissederler mi?

Müebbet yatan bir seri katil suçunu ısrarla neden inkar eder? 

İngiliz gazeteci Piers Morgan bu gibi merak edilen soruları, katillere bizzat sorarak cevaplandırmaya çalışıyor.

Özellikle röportajın bitimine yakın katile karşı olan hislerini, ne düşündüğünü, ona inanıp, inanmadığını soğukkanlılıkla söylüyor.

Zaman zaman tüylerinizin ürperdiği psikolojik gerilim türünde olan bu belgesel diziyi (bu tür ilginizi çekiyorsa) izleyin derim.

Herkese iyi haftalar, iyi seyirler.
OGÜNhaber