İhanet

Acısıyla tatlısıyla bir Ramazan ayını ve bayramını daha geride bıraktık, dilerim ülkemizin ve  ülkemizi Osmanlı İmparatorluğu'nun varisi olarak kabul eden gönül ve İslam coğrafyasının gelecek günleri daima bir bayram sevinci ve coşkusu ile geçer…
 
Ülke ve millet olarak çok kritik bir seçimin arifesindeyiz o kadar mühim bir dönemeçteyiz ki 24 Haziran 2018 Genel Seçimi bütün dost ve düşman ülkelerin gündemini meşgul etmektedir.
 
Üç tarafı su, dört bir tarafı düşman ve hainler ile çevrilip kuşatılmış bir ülkenin fertleriyiz, tarihe sığmayan şanlı bir mazimiz var, tabi bunun yanı sıra ezelden beri mücadele içinde olduğumuz başımızın belası bir sürü ihanet silsilesi….
 
Tarih tekerrürden ibarettir derken yanılmamışlar, ülkemiz ne zaman prangalarından kurtulacak gibi olsa, ne zaman bir kalkınma hamlesi yapacak olsa veya ne zaman sinesinden bir lider çıkartsa karşısına sayısız engeller ve hainler çıkartıyorlar!
 
Selçukludan Osmanlıya ve Cumhuriyetin ilanından günümüze değin devlet türlü türlü hainlerle mücadelesine devam etmektedir.
 
İstanbul’un fethi sürecinde Çandarlı Halil Paşa’nın ihanetini okuyup bilmeyenimiz yoktur, sonuç olarak fethin ardından Fatih Sultan Mehmet Han tarafından idamla cezalandırılmıştır. Onun soyundan gelen torunu gazeteci Cengiz Çandar ise devlete isyandan 1914 yılında Musul’da idam edilen Abdusselam Barzani’nin soyundan gelen Mesut Barzani ye yakınlığı ve desteği ile hatırlanmaktadır.
 
Ona keza ittihat ve terakki cemiyetinin kurucularından olup İngilizlerin satın aldığı Cemal Paşa’nın torunu gazeteci Hasan Cemal’in ise Abdullah Öcalan ve PKK’ya yakınlığı ile dikkat çekmiştir. (Kandile çıkarak PKK’ya silah bırakmama konusunda telkinde bulunması uzun süre basında yer almıştır)
 
Boşa söylememişler; kadranı kaynatsan olmaz şeker cinsini sevdiğim cinsine çeker.  Tabiî ki toprağa fasulye ekince nohut bitmiyor hainler de taşımış oldukları ihanet özelliklerini kimi zaman genlerinden, kimi zaman kinlerinden alıyorlar…
 
Sonuçta bu hainler hak ettiği cezanın bedelini kanunundan kurtulmuş olsalar dahi er ya da geç kaderin adaleti vesilesiyle yine ödüyorlar….
 
Yavuz Sultan Selim bir gün pazar yerini gezmeye karar verir ve saka kuşlarının satıldığı bir tezgaha doğru yönelir.
 
Bütün sakalar 1 altın olmasına rağmen ayrı bir kafes içinde olan bir saka 100 altındır.
 
Yavuz Sultan Selim sorar:
 
- ‘Bunlar 1 altın olduğu halde neden bu saka 100 altın?’
 
Satıcı:
 
- ‘Hünkarım 100 altınlık olan saka ötüşüyle diğer sakaları kendine çeker ve yakalanmalarını sağlar’ der.
 
Bu cevabı alan Yavuz Sultan Selim adama 100 altını verir ve 'Ver o kuşu bana' der.
 
Oradakiler şaşkınlık içinde padişahın ne yapacağını merak ederken Yavuz Sultan Selim kuşun kafasını tuttuğu gibi gövdesinden ayırır ve ‘Kendi ırkına ihanet edenin sonu budur!’  der.
 
Ülkemiz gündemini senelerdir meşgul eden ve tarihin kaydetmiş olduğu en kapsamlı ve karışık ihanet zinciri olarak kabul edilen yapı FETÖ terör örgütüdür. Çünkü bu hainler için hedefe varmak adına herşey mübahtır. 
 
Bunların lugatında; haram diye, kul hakkı diye, Allah korkusu diye, vicdan merhamet diye bir değerin karşılığı asla yoktur. 
 
Azami dikkat gerektiren bu bukalemun örgüt ticarette, siyasette, adalette kısacası bulunmak istedikleri her yerde olup hala etki ve yetki sahibidirler. 
 
Yapmış olduğu sayısız hizmetler sonucu batmak üzere olan bir ülkeyi şaha kaldıran, insanımızı refah, kalite, konfor ve özgürlüklere kavuşturan AK Parti’nin seçim anketlerinde normalde açık ara fark ile önde olması gerekirken mevcut halde sıkıntılı bir seçim süreci yaşamasının yegane sebebi yine bu ihanet şebekesinin siyasetteki etkisinden kaynaklanmaktadır.
 
Zamanla, içimizde sızıntı olarak yer bulan bu alçaklar emellerine ulaşmak için çok sinsi ilerlediler, kimi zaman iğne ile kuyu kazar gibi mesafe kat ettiler.
 
Daima bizden biri gibi göründüler, bizler ise kandık! 
 
‘Biriz, beraberiz’ diye düşündük, kendilerini bize, bizi kendilerine güvendirdiler, iş ortağımız oldular, aş ortağımız oldular, dert ortağımız oldular, karımız oldular, kocamız oldular, evladımız oldular ama emellerinden asla vaz geçmediler ve gün geldi bizi can evimizden vurdular….
 
Boşa denmemiş düşman kör nişancıdır ama dost nereden vuracağını bilir diye!
 
Bildiler neremizin zayıf olduğunu neremizin kuvvetli, neremizin hassas olduğunu neremizin kavi, neremizin sağlam olduğunu neremizin yaralı….  
 
Her seferinde yaralı ve hassas ve yerlerimizden vurdular...
 
Birde baktık ki meclisimizi bombalayanlar meğer yıllar yılı dost bildiğimiz bu hainlermiş. 
 
Elinde sadece bayrağı bulunan savunmasız vatandaşımıza kurşun sıkıp, uçak tan helikopterden bomba atan, insanımızı vurup öldüren, ülkemizi savaşa sokma pahasına Rus savaş uçağını düşüren, hatta emellerine ulaşabilme uğruna Rus büyük elçisini vurup öldürenler de meğer bu katillermiş…

Nasıl bir tehlike ile karşı karşıya olduğumuzu, hasımlarımızın kimler olduğunu dahi anlayamadık bile! 
 
Badem bıyıklarıyla ellerinde tespih başlarında takkeleriyle, ağızlarında dua, halim selim halleriyle, hoşgörülü iyi niyetli olarak tanıyıp bildiğimiz insan şemalarının ardında meğer asla hafife alınmayacak kadar tehlikeli bir ihanet örgütünün sapık ve cani ruhlu örgüt üyeleri varmış!
 
Tabi bunların birçoğu ta çocukluğunda keşfedilmiş, beslenmiş, büyütülmüş, eğitilmiş, evlendirilmiş çoğunlukla; zeki, becerikli ve mahir insanlardan oluşup aynı zamanda ihanet örgütü sayesinde türlü alavere dalaverelerle makam mevki sahibi edilmişlerdir.
 
Daha sonra içinde bulunacakları sistem ile alakalı bilgi ve donanım sahibi edilerek kimi öğretmenimiz olmuş, kimisi polisimiz, kimi hocamız olmuş, kimisi müezzinimiz, kimisi komutanımız olmuş, kimileri ise milletvekilimiz… 
 
Kısacası bunlar devletin hemen her biriminde yer alarak ihanet uğruna and içtikleri vazifelerine sadakatle bağlı kalmış müteşekkirler ve hainler topluluğudur…
  
Yaklaşık 2 aydan beri muhalefeti ve şer ittifakını dinliyoruz, zaman zaman içimizden hayrete kapılanlar oluyor, 'Yahu sahiden tüm bunları yaparlar mı?' diye düşünenler olduğunu duyuyoruz! 
 
Bakınız buradan söylüyorum; bunların başrol aktörlerinin mazilerinde yaptıkları bundan sonra yapacaklarının teminatıdır!
 
Devletine milletine hizmet etmekten başka hiçbir derdi ve günahı olmayan dünyanın en nazik, dürüst ve kibar insanını Başbakan Adnan Menderesi darağacında işledikleri cinayetle öldüren katillerin, şapka devrimine muhalifsin diyerek devrimden 10 sene önce yazmış olduğu bir makale yüzünden idam ettikleri İskilipli Atıf Hocanın cenazesinin başına şapka takarak 3 gün darağacında bekleten, Rize’yi topa tutan, Dersim’i uçakla bombalatan milletini açlığa sefilliğe yoksulluğa mahkum edip kendi mutlu azınlıklarını oluşturan bir zihniyetten bahsediyorum.
 
Günümüzde mazilerini unutturmak için türlü türlü kılığa girip sabıkalarını temize çıkarmaya çalıştıklarının farkındayız.
 
Her gün Cuma namazı kılan Muharrem İnce’nin yanı sıra tabiri caizse ecdadı dahi camiye girmeyen bazı siyasilerin seçmenin güvenini kazanabilmek, kirli adını temize çıkartmak vb. gayretiyle ön safı kimseye kaptırmadıklarına gülerek şahit oluyoruz.
 
Ancak! Bunların geçmişini okuyan birisi olarak sizleri uyarıyorum!  Daha önce atalarının yaptığı zulmü bilen birisi olarak dikkatinizi çekiyorum!  Bunların yıkarız dediklerini yıkacaklarından, satarız dediklerini satacaklarından, yakarız dediklerini yakacaklarından asla şüpheniz olmasın fazlasıyla yaparlar…     
 
Türkiye’nin 16 yıl öncesinin fotoğrafını gayet iyi bilenlerdenim, dahası bunun bedelini ağır şekilde ödeyenlerdenim. Son 16 yılda, vatan hainlerinin, çapulcuların, FETÖcülerin, faiz lobisinin hasılı bütün  şer  güçlerin  el  ele vererek döviz fiyatını 3 kat civarı arttırdığını biliyoruz. 
 
Bunu hükümetin bir zaafıymış gibi tencere tava ile yaygara kopararak dillendiren zevat, AK Parti iktidarına değin 16 yılda 1.100 kat artmış olan döviz fiyatlarını görmezden gelmektedir…
 
Özetle 24 Haziran 2018 tarihi bu devletin ve milletin kader anı olacaktır. Ecdadımızın her bir karışı için canları ve kanları ile bedel ödeyerek bizlere vatan yapıp emanet ettikleri bu coğrafyada ila nihai varlığımızı ve birliğimizi sürdürmemiz bu kritik seçime bağlıdır…
 
Ehil ellerde olmayan bir yönetim ülkeyi sayısız sıkıntılara ve dertlere mahkum eder, acemi doktor insanı candan, acemi hoca imandan eder …
 
Cumhurumuza, Cumhurbaşkanımıza ve hükümetimize sahip çıkacağız. Elin gavuruna, içimizdeki ihanet çetesine, hain ve nankörlere fırsat vermeyeceğiz. Aile içi sorunlarımızı seçim sonrasına erteleyeceğiz. 
 
İnanıyorum ve eminim ki seçim sonu milletinin teveccühünü almış güçlü bir Erdoğan ülkenin, devletin ve AK Partinin içine sızmış olan bütün ihanet çetesini perişan edecektir. 
 
İnanıyorum ve eminim ki Cumhurbaşkanımız taahhüdünün tamamını yerine getirecek karaktere sahiptir. Geçmiş 16 yılda yapmış olduğu hizmetler 90 yıldır bu milletin rüyasında görse hayra dahi yoramayacağı ölçüde büyük ve inanılmaz ölçüde olmuştur!
 
İnanıyorum ve eminim ki bu şer ittifakının eline düşen bir iktidarın sonucu olarak üst aklın amacı ülkemizi Suriye’den, Mısır’dan, Irak’tan daha büyük sıkıntılarla yaşamaya mahkum edilmiş olan bir ülke haline getirmektir. 
 
O yüzden Cenabı Allah kıyamete kadar bu zihniyete fırsat vermesin, Cumhurbaşkanımız gibi vatan millet ve ümmet sevdalısı siyaset adamlarımızı, yüreğinde devlet ve millet sevgisi olan güvenlik görevlilerimizi korusun, esirgesin ve ömürlerini bereketi kılsın!
 
Sağduyu ve vicdan sahibi kalemşörlerimizi susturmasın, güçlerini ve sayılarını artırsın başka türlü bu ihanet çeteleri ile baş edebilmek mümkün değildir... 

Selam ve dua ile....
OGÜNhaber