• Asayiş

Alfabede harf bitti sizin hainliğiniz bitmedi...

DHKP-C, IŞİD/DEAŞ/DAEŞ/DAİŞ, FETÖ/PDY, YPG, Pkk, vatanı böleceğiz diye alfabede harf bırakmadınız... Ama az kaldı hepinizin kökü kuruyacak.
Alfabede harf bitti sizin hainliğiniz bitmedi...
Ozan Koltuk - Ülkemizi bölmeye çalışan hainlerin kanlı tarihleri.

DHKP-C'nin 'kanlı' tarihi
Sabancı suikasti, Gazi Mahallesi olayları ve Cumhuriyet Savcısı Kiraz'ın şehit edilmesi gibi kanlı eylemleri gerçekleştirdi.

Faaliyete geçtiğinden itibaren Özdemir Sabancı suikasti, Gazi Mahallesi olayları ve F Tipi cezaevlerine karşı gerçekleştirdikleri ölüm oruçları ile Çağlayan Adliyesi'nde Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz'ın rehin alındıktan sonra şehit edilmesi dahil birçok kanlı terör eylemi gerçekleştiren DHKP-C'nin son hedefi, İstanbul'daki ABD Başkonsolosluğu oldu.

1960'lı yıllarda "milli demokratik devrim tezi" ve Mahir Çayan'ın savunduğu "yeni sömürgecilik olgusu" doğrultusunda Mahir Çayan, Münir Ramazan Aktolga, Yusuf Küpeli tarafından kurulan THKP-C, Çayan ve beraberindeki 9 kişinin Kızıldere'de düzenlenen operasyonla öldürülmesinin ardından THKP-C/Kurtuluş, Devrimci Yol, MLSPB, THKP-C/HDÖ, Devrimci Sol gibi gruplara ayrıldı.  

Aynı dönemde üniversitelerde yapılanan Dev-Genç'te de çözülmeler sonucunda yeni bir yapılanma gerçekleşti. Parti kurulmasını benimseyen yeni oluşum, partinin güncel politik-toplumsal çalışma içerisinde devrimci bir hareketin oluşmasına yönelik bir mücadele süreci yürütmesi gerektiğini savundu.

Öte yandan Devrimci Yol üyesi Bülent Uluer, Paşa Güven ve Dursun Karataş'ın başında olduğu bir grubun örgüt merkeziyle fikir ayrılığına düşmesi sonucu Devrimci Sol adıyla yeni bir örgüt kuruldu.

İki suikasti üstlendi
Devrimci Sol, 27 Mayıs 1980'de MHP Milletvekili Gün Sazak ile eski başbakanlardan Nihat Erim'in suikast sonucu öldürülmesini üstlenerek, suikastin "Mahir Çayan ve arkadaşlarının intikamının alınması" amacıyla düzenlendiğini duyurdu.

1980 askeri darbesi sonrasında örgütün üyelerinin büyük çoğunluğu cezaevine girdi. 1981'de açılan davada Devrimci Sol üyesi sanık sayısı bin 243'e ulaştı. 11 yıllık bir yargılamanın ardından sanıklara "örgüt yöneticiliği yapma", "adam öldürme", "kamu malına zarar verme", "polise mukavemet" gibi çeşitli suçlardan dolayı 250 idam ve çeşitli müebbet cezaları istendi.

Örgütün bazı eylemleri
Terör örgütü, emekli Korgeneral İsmail Selen, Bölge Jandarma Komutanı Tuğgeneral Temel Cingöz, örgütün eski üyelerinden Paşa Güven, eski MİT müsteşarı ve eski  İstanbul 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Adnan Ersöz, emekli Oramiral Kemal Kayacan, İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Şakir Koç ve koruması ile İstanbul Şişli'de bir kahvehanede oturan Gasp Masası'nda görevli 5 polis memurunun öldürülmesi gibi birçok olayı gerçekleştirdi.

Özellikle 1991'den sonra düzenlenen operasyonlarda Sinan Kukul, Niyazi Aydın, Dursun Karataş'ın eşi Sabahat Karataş gibi terör örgütünün elebaşılarının da aralarında bulunduğu pek çok militanın ölü ele geçirilmesinden sonra örgütün eylemlerinde azalma görüldü.

DHKP-C
Devrimci Sol örgütünün partileşme kararı alması ile Dursun Karataş liderliğinde Devrimci Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi (DHKP-C), Marksist-Leninist akımın propagandasını yapmak amacıyla 30 Mart 1994'te kuruldu.

Parti siyasal faaliyetler ve propagandadan sorumluyken, cephe de askeri örgütlenme ile silahlı eylemlerin sorumluluğunu üstlendi.

Terör örgütü listesinde
Türkiye, ABD, İngiltere ve Avrupa Birliği'nin terör örgütü listesinde yer alan DHKP-C, nihai amacını, "Türkiye'de mevcut anayasal düzeni yıkmak" olarak açıkladı.

Emniyet kaynaklarına göre, eylemleri nedeniyle yurtdışında birçok ülkede kırmızı bültenle aranan terör örgütü DHKP-C'nin elebaşısı Dursun Karataş'ın 11 Ağustos 2008'de ölümünün ardından örgütte liderlik sorunu ortaya çıktı. 2014'te yurt dışında yakalanan Hüseyin Fevzi Tekin, örgütün yeni elebaşısı olarak görüldü.

DHKP-C yöneticileri, Almanya, Belçika, İtalya, Hollanda ve Yunanistan gibi Avrupa ülkelerinde örgüt adına faaliyetler sürdürdü.  

Örgütün kanlı eylemleri
Örgüt, ABD ve NATO askeri ve lojistik tesisi bombalanması, Koç Holding'in deposunun basılarak tahrip edilmesi, polis memuru Rüştü Erdem'in öldürülmesi, 1996'da Sabancı İş Merkezi'nde Sabancı Holding Yönetim Kurulu Üyesi Özdemir Sabancı, Toyota SA Genel Müdürü Haluk Görgün ve başkanlık sekreteri Nilgün Hasefe'nin öldürülmesi ile 2013'te Ankara'da ABD Büyükelçiliği'ne yönelik canlı bomba eylemi, Adalet Bakanlığı ve AK Parti Ankara Genel Merkezi'ne düzenlenen saldırı ve Emniyet Genel Müdürlüğü ve ek binalarına yönelik roketli saldırı gibi birçok olayı üstlendi.

Ayrıca, örgüt üyeleri ile karşıt görüşlüler arasında Okmeydanı'nda çıkan kavgada Burak Karamanoğlu'nun yaşamını yitirmesi, 2014'de Ataşehir-Yenisahra'da polis aracının taranması, 1 Ocak 2015'te Dolmabahçe'ye 2 el bombası atılması ile 31 Mart 2015'te İstanbul Çağlayan'daki Adalet Sarayı'nda Berkin Elvan davasına bakan Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz'ın rehin alınması ve şehit edilmesi de örgütün düzenlediği eylemler arasında yer aldı. Ayrıca 1 Nisan 2015'te örgüt üyesi Elif Sultan Kalsen tarafından İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne el bombası ve Kalaşnikof tüfeği ile saldırı düzenlendi. Olayda Elif Sultan Kalsen ölürken, 1'i polis 2 kişi yaralandı.

HDP binalarına düzenlenen saldırınının arkasından da DHKP-C çıktı
Öte yandan 18 Mayıs 2015'te Adana Seyhan ve Mersin Akdeniz'deki HDP parti binalarında el yapımı bombaların patlaması sonucu 4 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan saldırıları gerçekleştirdiği tespit edilen Savaş Yıldız'ın 2007'de Ankara'da yasa dışı sol örgütün faaliyetlerine katılarak tutuklandığı, 21 Haziran 2007'de İstanbul'da DHKP/C terör örgütüne bağlı Devrimci Halk Güçleri (DHG) içerisindeki faaliyetlerinden dolayı gözaltına alındığı, 22 Haziran 2007'de cumhuriyet savcılığından serbest bırakıldığı bildirilmişti.

Hedef yine ABD
Örgüt son olarak dün sabah saatlerinde Sarıyer'deki ABD Başkonsolosluğuna silahla ateş açılması olayını gerçekleştirdi. Silahlı saldırının ardından düzenlenen operasyonda örgüt üyesi Hatice Aşık yaralı ele geçirildi. Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tedavi altına alınan Aşık'ın İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen 6 sanıklı "DHKP-C terör örgütü üyeliği" davasının 8 Temmuz tarihli duruşmasında tahliye edildiği ortaya çıktı.

Yasa dışı yollardan ülkeye giren DHKP-C terör örgütü mensupları
Yunanistan'dan iadesi istenen çoğu DHKP-C terör örgütü üyesi terör örgütü mensuplarından 37'sinin iadesi reddedildi. Yunanistan'ın, DHKP-C terör örgütü mensuplarının yoğun bir şekilde barındığı bir ülke olduğu ve bu ülkeden kimi örgüt mensuplarının zaman zaman silahlı/bombalı eylem gerçekleştirmek üzere yasa dışı yollardan Türkiye'ye giriş yaptığı iddia ediliyor.

Yunanistan'dan yasa dışı giriş yaparak eylem yapanlar:
"2013'te ABD'nin Ankara Büyükelçiliğine yapılan intihar saldırısının faili olan DHKP-C terör örgütü üyesi Ecevit Şanlı,

2012'de İstanbul-Bahçelievler Yenibosna 75. Yıl Polis Merkezi'ne karşı düzenlenen silahlı ve bombalı eylemi gerçekleştiren Nebiha Aracı,

2012'de İstanbul Gaziosmanpaşa'da Polis Memuru Mücahit Daştan'ın silahla şehit edilmesi ve 2 vatandaşın yaralanması olayının faili Nurgül Acar,

2012'de İstanbul İstinye Şehit Muhsin Bodur Polis Merkezine karşı yapılan silahlı saldırı olayının faili Erdal Dalgıç,

2013'te Ankara'da Adalet Bakanlığı ile AK Parti Genel Merkez binasına karşı eş zamanlı olarak gerçekleştirilen bombalı/silahlı eylemin failleri olan Hasan Biber ve Muharrem Karataş.

2013'te Ankara-Dikmen Emniyet Genel Müdürlüğü Ek Hizmet Binası ile polisevine karşı roketli saldırı gerçekleştiren Muharrem Karataş ve Serdar Polat isimli şahısların Yunanistan'dan yasa dışı olarak ülkeye giriş yaptıkları tespit edildi.

Ayrıca Bulut Yayla isimli DHKP-C terör örgütü mensubu da 31 Mayıs 2013'te Yunanistan'dan Türkiye'ye yasa dışı olarak giriş yaparken yakalandı.

IŞİD'İN TÜRKİYE'DE GERÇEKLEŞTİRDİĞİ SALDIRILAR

11 Mayıs 2013: Reyhanlı'ya bombalı saldırı
Türkiye, IŞİD dehşetiyle ilk kez Hatay'ın Reyhanlı İlçesi'nde 52 kişinin öldüğü, 146 kişinin yaralandığı bombalı saldırıyla tanıştı. Ne var ki, o dönem hükümet yetkilileri bu saldırının Baas rejimi tarafından yapıldığı üzerinde ısrarla durdu. Gizlilik kararı alınan soruşturma bir süre sonra kamuoyunun dikkatinden düştü. Ancak daha sonra 'paralel yapı' operasyonunda tutuklanan Reyhanlı Savcısı Özcan Şişman, Reyhanlı'ya IŞİD'in saldıracağını 6 ay önce dair delilleri ile birlikte o dönem MİT'e ilettiklerini açıkladı.

20 Mart 2014: Niğde'de IŞİD'liler ile çatışma
Reyhanlı saldırısı Esad'a havale edilerek kamuoyunun dikkatinden düşürüldükten bir yıl sonra hiçkimsenin beklemediği bir yerde IŞİD militanları ile çatışma çıktı. Niğde'nin Ulukışla ilçesinde 20 Mart 2014 günü İsviçre vatandaşı Çendrim Ramadani, Almanya vatandaşı Benyamin Xu ve Makedonya vatandaşı Muhammed Zakiri, yol çevirmesi sırasında jandarmaya ateş açtı. Saldırıda jandarma astsubay Adil Kozanoğlu ve polis memuru Adem Çoban öldü, kamyon sürücüsü Turan Yaşar hayatını kaybetti, 7 asker ve yolcu otobüsündeki 1 kişi de yaralandı. Böylece IŞİD ikinci kez açıktan Türkiye topraklarında saldırı gerçekleştirmiş oldu. Ancak bu dava hala devam etmesine rağmen ne bu kişilerin bağlantıları ne de niye Türkiye'de oldukları ortaya çıkarılabildi.

11 Haziran 2014: Musul konsolosluğu baskını
Niğde'yi yine Türkiye'ye yönelik değil 'münferit' bir olay olarak değerlendiren hükümet yetkililerinin IŞİD'i Esad'a karşı hala muhalif bir güç olarak gördüğü günlerde, örgüt bu kez açıkça Türkiye'yi hedef aldığını, Musul Konsolosluğu'nu basıp 49 kişiyi rehin alarak gösterdi. 101 gün 15'inin konsolosluk çalışanı ve 30 özel harekatçı IŞİD'in elinde rehin kaldı. O dönemde hükümet, bu olayı 'diplomatik' yollardan çözeceğini, bunun Türkiye'yi doğrudan hedef alan bir saldırı olmadığını belirtiyordu. Rehine krizi 3 ay sonra çözüldü. Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, 'rehine pazarlığı' yaptıklarını açıkça ima etti. Ve bunun büyük bir 'diplomasi' başarısı olduğunu vurguladı. Hükümet yetkilileri tarafından IŞİD'e yönelik tehditkar bir tavır takınılsaydı, bu başarının gelmeyeceği ifade edildi. Türkiye'nin teslim ettiği IŞİD militanı El Mikdad el Şaruri, İngiltere'de yayımlanan Times gazetesine yaptığı açıklamada, "Türk yetkililer Bize çok iyi davrandılar, çok naziktiler" dedi.

1 Ekim 2014: Süleyman Şah Türbesi kuşatması
IŞİD'in Türkiye'nin Suriye topraklarında bulunan Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolu'nu kuşattığı ve askerleri tehdit ettiğine dair haberlerin yoğunlaştığı bir dönemde hükümet yetkilileri yeniden aynı görüşte ısrar etti: Böyle bir durum yok. IŞİD doğrudan Türkiye'ye yönelik bir tehditte bulunmuyor. Ancak 1 Ekim günü IŞİD'in türbe ve karakolu kuşattığı ve askerlerin gitmesi için süre verdiği teyit edildi.

6 Ocak 2015: Sultanahmet'te bombalı saldırı
IŞİD'in büyük kentlerde her an eylem yapabileceğine dair medyada yorumların arttığı bir dönemde Sultanahmet'teki İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Turizm Şube Müdürlüğü'ne canlı bombalı saldırı düzenlendi. Olayda bir polis memuru şehit oldu. Saldırıyı DHKP-C'nin yaptığı açıklandı. Hatta canlı bomba olarak bir kadının resmi ve ismi basına dağıtıldı. DHKP-C de olayı sahiplendi. Ne var ki, saldırıyı gerçekleştirenin Çeçen kökenli El Kaide bağlantılı bir kadın militan olduğu kısa sürede ortaya çıktı. Diana Ramazova isimli kadının Türkiye'ye girişi, neler yaptığı kamera görüntüleriyle ortaya çıkartılmasına rağmen bu saldırı da tıpkı diğerleri gibi dava dosyaları arasında kaybolup gitti.

18 Mayıs 2015: Adana ve Mersin'de HDP'ye bomba
Türkiye aslında iki yılda pek çok defa açıktan IŞİD tarafından saldırıya uğrasa da, olayların hepsi birbirinden ayrı davalar ve soruşturmalar olarak açıldı. Ve seçime bir ay kala HDP'nin Adana ve Mersin il binalarında eş zamanlı bombalı saldırı meydana geldi. Bir kısım medya organlarında saldırganın DHKP-C'li olduğu iddi adeldi. Örgüt bunu reddetti. Güvenlik kameralarından saldırıyı Savaş Y.’nin gerçekleştirdiği ortaya çıktı. Ve bu şahsın ailesi ile birlikte Suriye'ye gittiği, IŞİD ile bağlantı kurduğu ve saldırı için çok rahat bir şekilde tekrar Türkiye'ye döndüğü öğrenildi. Saldırıdan sonra da Savaş Y.'nin izine bir daha rastlanmadı. HDP yetkililerinin ısrarla IŞİD'in partilerini hedef aldığını ve bu konuda istihbari bir zaaf bulunduğunu söylemelerine rağmen tek bir somut adım atılamadı.

5 Haziran 2015: HDP Diyarbakır mitingine bombalı saldırı
Ve HDP'nin söylediklerinin doğruluğu kısa süre sonra ortaya çıktı. Seçime bir gün kala HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'ın konuşma yaptığı Diyarbakır mitinginde art arda iki bomba patladı. 4 kişi yaşamını yitirdi, 402 kişi yaralandı. Ve bu saldırının ardından da IŞİD çıktı. Saldırının failinin Gaziantepli Orhan G. olduğu tespit edildi. Orhan G.'nin ailesinin oğullarının IŞİD'e katıldığını defalarca emniyete bildirdiği hatta annesinin bizzat Başbakan Ahmet Davutoğlu'ndan yardım istediği de basının ısrarıyla ortaya çıktı. Ayrıca şahsın 4 Haziran'da Diyarbakır'a gelerek bir otele yerleştiği, burada asker kaçağı olduğunun anlaşılması üzerine tutanak tutulup serbest bırakıldığı, 2013'ten beri ise 'tehlikeli şahıs' olarak polis bülteniyle arandığı belirlendi.

20 Temmuz 2015: Suruç'ta katliam
İki yıldır IŞİD'in aslında Türkiye'yi hedef aldığı ve son HDP saldırıların da örgütün artık daha büyük eylemlere girişeceğini gösterdiği halde Kobani'nin karşısında olması nedeniyle IŞİD'in neredeyse üs kurduğu iddia edilen Urfa'nın Suruç ilçesinde beklenen acı olay gerçekleşti. 32 genç bombalı katliamda yaşamını yitirdi, onlarcası yaralandı. İlk defa hükümet yetkilileri de açıkça IŞİD'i telffuz edip, saldırıyı lanetledi.

Ankara saldırısı
2015 Ankara saldırısı, 10 Ekim 2015'te yerel saatle 10:04 civarında Ankara ilinin Altındağ ilçesinin Ulus semtindeki Ankara Garı kavşağında düzenlenen Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en ölümcül bombalı intihar saldırısı.

10 Ekim'de DİSK, KESK, Türk Tabipleri Birliği, TMMOB, HDP ve pek çok sivil toplum örgütünün katılımıyla Barış Mitingi düzenlendi. Fakat yürüyüş başlamadan yürüyüş alanına kortej hâlinde ilerleyen grupların bulunduğu Tren Garı kavşağında, 3 saniye arayla 2 patlama gerçekleşti. Patlamanın ardından ambulanslardan önce polis meydana ulaştı. Meydandaki herkesi alandan çıkartmaya başlayınca yaralılara yardım etmek isteyen göstericiler, engellendikleri için polisi protesto etti. Bunun üzerine polis gruba tazyikli su ve biber gazı ile müdahale etti.

Saldırı sonrası RTÜK tarafından yayın kuruluşlarına geçici yayın yasağı getirilmiştir ve internet servis sağlayıcıları tarafından bazı sosyal medya (Twitter, Facebook) sitelerine erişim engeli uygulanmıştır.

İstanbul saldırısı
Mart 2016 İstanbul saldırısı, 19 Mart 2016'da yerel saatle 10:55'te Türkiye'nin İstanbul şehrinin Beyoğlu ilçesindeki İstiklal Caddesi'nde Irak ve Şam İslam Devleti ile bağlantılı Mehmet Öztürk'ün üzerindeki patlayıcıyı patlaması sonucu meydana gelen bombalı intihar saldırısı. Saldırı sonucu; 3'ü Amerikan-İsrail vatandaşı, 1'i İran vatandaşı ve 1'i saldırgan olmak üzere 5 kişi hayatını kaybetti, 36 kişi yaralandı. 12 Ocak'ta gerçekleştirilen Sultanahmet saldırısının ardından, 2016 yılında İstanbul'da meydana gelen ikinci bombalı intihar saldırısıdır.

Atatürk Havalimanı saldırısı
Atatürk Havalimanı saldırısı, 28 Haziran 2016'da yerel saatte 21:22'de İstanbul'un Bakırköy ilçesindeki Atatürk Havalimanı'nda gerçekleştirilen silahlı ve bombalı intihar saldırısı.

IŞİD mensubu olduğu belirtilen üç saldırgan, dış hatlar terminalinde önce uzun namlulu silahlarla etrafa ateş açtı, ardından da üzerlerindeki bombaları patlattı. Saldırı sonucu 45 kişi hayatını kaybetti, 236 kişi yaralandı.

29 Haziran 2016'da Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde bir günlük ulusal yas ilan edildi ve bayraklar yarıya indirildi.

Gaziantep saldırısı
Ağustos 2016 Gaziantep saldırısı, 20 Ağustos 2016'da yerel saatte 22:50 sularında Türkiye'nin Gaziantep ilinin Şahinbey ilçesinde bir düğün sırasında düzenlenen bombalı saldırı. Saldırı sonucunda 54 kişi hayatını kaybetti, 91 kişi yaralandı.

FETÖ/PDY İÇİMİZDEKİ İRLANDALILAR...
2016 Türkiye askerî darbe girişimi ya da darbecilerin verdiği adıyla Yurtta Sulh Harekâtı, 15-16 Temmuz 2016 tarihleri arasında Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde kendilerini Yurtta Sulh Konseyi olarak tanımlayan bir grup asker tarafından gerçekleştirilen askerî darbe teşebbüsü.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin resmî internet sitesi ve TRT'de yayınlanan bildiride ordunun yönetime el koyduğu ifade edilerek ülkede sıkıyönetim ve sokağa çıkma yasağı ilan edildiği açıklandı.

İstanbul'daki Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün jandarma tarafından kapatılması ile başlayan süreçte, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İsmail Kahraman ve yaklaşık 50 kadar milletvekilinin mecliste bulunduğu sırada F-16 savaş uçakları meclis üzerinde uçuş yaparak parlamentoyu dört kez bombaladı. Ankara'nın Beştepe semtinde bulunan Cumhurbaşkanlığı Sarayı'na bombalama girişiminde bulunulsa da başarılı olunamadı, Muğla'nın Marmaris ilçesinde bir otelde bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a karşı suikast girişiminde bulunuldu. Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak, Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal ve Jandarma Kuvvetleri Komutanı Galip Mendi darbeyi gerçekleştiren askerler tarafından rehin alındı.

Gelişmeler üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CNN Türk'te FaceTime aracılığı ile gerçekleştirdiği bağlantıda darbecilere hiçbir şekilde imkan tanınmayacağını ifade ederek halkı darbeye tepki göstermek için meydanlara ve havalimanlarına çıkmaya davet etti. Çağrının ardından, Türkiye'nin birçok ilinde darbe karşıtı protesto gösterileri düzenlendi.

16 Temmuz sabahı, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Emniyet Genel Müdürlüğü personelinin gerçekleştirdiği operasyonlar sonucunda darbe girişimi bastırıldı ve askerler silahları ile birlikte teslim oldu. Olaylar sonucunda 104'ü darbe yanlısı asker olmak üzere 300'den fazla kişi hayatını kaybetti, 1491 kişi yaralandı, farklı rütbelerden 8036 asker gözaltına alındı. Yargı ve sivil siyaset mensupları dahil olmak üzere toplam gözaltı sayısı 22 Temmuz tarihi ile birlikte 10 bini buldu. Bunun yanı sıra askerî, idari ve adli kurumlarda birçok kişi görevden alındı.

Gülen Hareketi destekli olduğu öne sürülen askerî darbe girişiminin ardından İstanbul Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı ve Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Türk Ceza Kanununun anayasal düzene karşı suçlar kapsamında yer alan ‘cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ve Türkiye Cumhuriyeti hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs’, ‘Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye teşebbüs’, ‘halkı, Türkiye Cumhuriyeti hükûmetine karşı silahlı isyana tahrik’ ve ‘cumhurbaşkanına suikast’ suçlarından soruşturma başlatıldı. 21 Temmuz'da Millî Güvenlik Kurulu toplantısı sonrasında, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından anayasanın 120. maddesi gereğince üç ay süreyle olağanüstü hâl ilan edildi.

Darbe girişimi, Türkiye siyasi tarihinde 12 Eylül 1980 askerî darbesinden 36 yıl sonra gerçekleştirilen ilk askerî darbe teşebbüsü olarak kayıtlara geçti.

PKK'NIN KANLI SALDIRILARI
PKK'nın eylem kronolojisi 1979'da düşman gördükleri Adalet Partisi'nin Şanlıurfa milletvekili Celal Bucak'ın 8 yaşındaki çocuğunu öldürerek başladı ve yıllar içinde büyük katliamlar d'hil pek çok kanlı eylemle sürdü. Örgüt sahneye çıkış tarihi olarak, her yıl Bucak'ın çocuğunun öldürüldüğü tarihi değil 15 Ağustos 1984 Eruh-Şemdinli baskınını "kutluyor".

PKK'nın katliamları içinde; 35 kişinin öldürüldüğü 1993'teki Erzurum Yavi saldırısı, 33 askerin öldürüldüğü Başbağlar, 33 erin öldürüldüğü Bingöl katliamlarıyla Güneydoğu'nun uç karakollarına yapılan saldırılar iz bıraktı.

PKK uluslararası arenada adının duyulmasına yol açan ilk saldırısını 15 Ağustos 1984'te Siirt'in Eruh ilçesindeki Jandarma Karakol binasına yapmıştı. Burada bir jandarma erini öldüren örgüt böylece her yıl anma törenleriyle kutlayacağı kanlı eylemlerinin ilkiyle uluslararası planda şöhret kazandı.

PKK'nın kanlı eylem kronolojisi 1979 yılında başlıyor. 1979'da düşman oldukları Adalet Partisi'nin Şanlıurfa Milletvekili Celal Bucak'ın evine yaptıkları baskında Bucak'ın 8 yaşındaki oğlu teröristlerce öldürüldü. Ancak teröristler sahneye çıktıkları tarih olarak bu eylemi değil daha sonra 15 Ağustos'ta bir erin şehit edilmesiyle sonuçlanan Eruh ve Şemdinli eylemini "kutlamayı" yeğliyor. USAK'tan Prof. Dr. İhsan Bal ile Emre Özkan PKK'nın kanlı eylemlerinin kronolojisini hazırladı. Kronoloji'deki en kanlı eylemlerden bazıları şöyle sıralandı:

1979: PKK terör örgütü, dönemin Adalet Partisi Şanlıurfa milletvekili Mehmet Celal Bucak'ın evine yaptığı baskın ile ilan edilmiş oldu. Bu baskında Celal Bucak yaralanırken sekiz yaşındaki oğlu hayatını kaybetti.

15 Ağustos 1984: PKK terör örgütü, Siirt'in Eruh ilçesindeki Jandarma Karakol binasına karşı bombalı ve silahlı saldırıda bulunmuş ve saldırı sonucunda 1 jandarma eri şehit olmuş 6 er ve 3 sivil yaralanmıştı. Hakkari ili Şemdinli ilçesinde de Jandarma subay açık hava gazinosu, subay lojmanları ve ilçe jandarma Karakolu'na silahlı saldırı düzenlemiş, bu saldırıda da 1 subay, 1 astsubay ve 1 er yaralanmıştı. Bu PKK'nın ilk büyük ölçekli silahlı eylemi oldu.

22 Ocak 1987: Hakkari'nin Uludere ilçesi Ortabağ köyü katliamını gerçekleştiren PKK, soba içine koyduğu bombalarla 8 vatandaşı öldürdü.

23 Ocak 1987: PKK, Midyat baskınını gerçekleştirdi ve 10 vatandaşı öldürdü.

20 Haziran 1987: Mardin ili Ömerli ilçesi, Pınarcık köyü katliamı gerçekleştirildi. 16 çocuk, 6 kadın, 8 erkek, toplam 30 kişi katledildi. Öcalan, bu katliamın ardından "Öldürelim, otorite olalım" açıklamasını yaptı.

9 Mayıs 1988: Mardin'in Nusaybin ilçesi Taşköyü'nün Behmenin mezrasını basan PKK'lı teröristler, bir aileden 8'i çocuk, 2'si kadın 11 kişiyi öldürdüler, 2 çocuk ise ağır yaralandı. PKK'lı teröristlerin Şırnak baskınında kaçırdıkları 3 kişi de ölü bulundu.

26 Kasım 1989: Hakkari ili Yüksekova ilçesine bağlı İkiyaka köyünde 21 kişi öldürüldü, 9 vatandaş kaçırıldı.

11 Haziran 1990: PKK Şırnak'ın Çevrimli köyünü basarak 27 kişiyi öldürdü. Ölenlerden 12'sinin çocuk, 7'sinin de kadın olduğu açıklandı. PKK'lı teröristlerle çıkan çatışmada ise 4 korucu şehit oldu.

14 Temmuz 1991: Kahramanmaraş'ın Pazarcık ve Çağlayancerit ilçelerinde köyleri basan PKK terör örgütü mensupları, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 9 kişiyi öldürdü. Otomatik silahlar ve bombalar kullanan teröristler, cesetleri de yakarak kaçtılar.

25 Aralık 1991: İstanbul'da yürüyüş yapan bir grup PKK yanlısı, İstanbul Bakırköy'de Olağanüstü Hal Bölge Valisi Necati Çetinkaya'nın kardeşine ait alışveriş merkezine molotof kokteyli attı. Çıkan yangında 11 kişi öldü, 17 kişi yaralandı.

11 Haziran 1992: Bitlis'in Tatvan ilçesinde PKK'lı teröristler, bir minibüsü durdurarak içinde bulunan 13 kişiyi kurşuna dizdiler.

27 Haziran 1992: Silvan'ın Yolaç köyünü basan PKK'lı teröristler camide namaz kılan vatandaşları dışarı çıkarıp kurşuna dizdi. 10 vatandaş hayatını kaybetti.

15 Eylül 1992: Batman'ın Kozluk ilçesi yakınlarında bir minibüste, PKK'lı teröristlerin bombalı ve silahlı saldırısına uğrayan 4'ü köy korucusu 10 kişi öldü, 6 kişi yaralandı.

1 Ekim 1992: Bitlis'in Cevizdalı köyünü basan PKK'lı teröristler, aralarında çocuk ve kadınların bulunduğu 30 kişiyi öldürdüler, 25 kişiyi de yaraladılar. Köyü ateşe veren teröristler, 13 köy korucusunu da kaçırdılar.

24 Mayıs 1993: Bingöl-Elazığ karayolunu Bilaloğlu mevkiinde kesen teröristler otobüsten indirdikleri 33 eri kurşuna dizdiler.

15 Haziran 1993: Siirt'in Şirvan ilçesi Gözlüce köyü ile Bingöl'ün Ilıcalar Bucağı Üçpınar köyünü roketatarla basan PKK militanları 9 vatandaşı öldürüp 4'ünü kaçırdılar. Siirt-Eruh karayolunda bir sağlık memurunu da kurşuna dizmek suretiyle öldürdüler.

6 Temmuz 1993: Başbağlar Katliamı - Erzincan'ın Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar köyüne silahlı baskın düzenleyen PKK'lı teröristler, aralarında kadınların da bulunduğu 28 kişiyi öldürdüler, 3 kişiyi yaraladılar. Köydeki 57 evi ateşe verip kaçtılar.

4 Ağustos 1993: Bitlis'in Mutki ilçesine bağlı Kavakbaşı ve Yenidoğan köyleri arasında yol kesen PKK'lı teröristler, durdurdukları iki yolcu minibüsünde bulunan 28 kişiyi kurşuna dizdiler. Saldırıda 15 kişi öldürüldü, 13 kişi de yaralandı.

25 Ekim 1993: Erzurum'un Çat ilçesine bağlı Yavi beldesine baskın düzenleyen PKK'lı teröristlerin, evlerinden silah zoruyla aldıkları vatandaşları bir kahvehaneye toplayarak PKK lehinde propaganda yaptıkları, daha sonra otomatik silahlarla taradıkları bildirildi. Saldırıda, aralarında çocuk, kadın ve yaşlıların da bulunduğu 35 kişi öldü, 50 kadar kişi de yaralandı. Teröristler, evleri de ateşe verdikten sonra kaçtılar.

19 Mart 1995: Tunceli'den Ovacık ilçesine giden 50 araçlık konvoy PKKlı teröristler tarafından roketatar saldırısına uğradı. 18 asker şehit oldu, 10 asker yaralandı.

19 Mart 1995: Tunceli'den Ovacık ilçesine giden 50 araçlık konvoy PKKlı teröristler tarafından roketatar saldırısına uğradı. 18 asker şehit oldu, 10 asker yaralandı.

13 Eylül 2006: Diyarbakır'da, ailelerin dinlenmek için gittiği Koşuyolu Parkı yakınlarında bomba patladı. 17 kişinin yaralandığı saldırıda biri bebek olmak üzere 11 kişi yaşamını yitirdi."

PKK 2000'li yılların ikinci yarısında Güneydoğu'daki uç karakollara yönelik saldırılarına, mayınlı saldırılara ve kent içi eylemlere ağırlık verdi. Bu dönemden günümüze değin bazı kanlı eylemler ise şöyle gerçekleşti:

29 Eylül 2007: Şırnak'ın Beytüşşebap ilçesine bağlı Beşağaç köyündeki bir minibüs PKK mensupları tarafından tarandı. Saldırıda 7'si köy korucusu 12 kişi öldü, 2 kişi yaralandı.

7 Ekim 2007: Şırnak'taki Gabar dağında PKK militanları operasyondan dönen askerleri pusuya düşürdü. Saldırıda 13 asker şehit oldu, 3 asker yaralandı.

21 Ekim 2007: Hakkari'nin Yüksekova ilçesine bağlı Dağlıca köyünde 4 ay önce konuşlanan piyade taburu, 250 PKK'lı teröristin saldırısına uğradı.

Tabura saldırmadan önce karayolu bağlantısını havaya uçuran PKK'lılar, taciz ateşine karşılık verince yeri belli olan askerlere bomba ve roketatarla saldırdı. İlk ateşle karşılaşan 12 asker şehit oldu, 16 asker de yaralandı. Saldırı sırasında 32 PKK'lı da ölü olarak ele geçirildi.

27 Temmuz 2008: İstanbul Güngören'de 10 dakika arayla iki bombanın patlatılması sonucu; beşi çocuk, biri doğmamış bebek olmak üzere 18 kişi öldü, 150 kişin yaralandı. Olayın daha sonra PKK tarafından gerçekleştirildiği ortaya çıktı.

11 Ağustos 2008: PKK'lılar tarafından Erzincan'ın Kemah ilçesi Olukpınar köyüne yerleştirilen mayının patlaması sonucu, 9 asker yaşamını yitirdi, 2 asker yaralandı.

3 Ekim 2008: 350 PKK'lının ağır silahlarla Şemdinli Aktütün karakoluna ateş açmaları sonucu 15 Türk askeri hayatını kaybetti.

29 Nisan 2009: PKK militanlarının Diyarbakır-Bingöl karayoluna döşediği mayının patlaması sonucu 9 Türk askeri şehit oldu.

7 Aralık 2009: Tokat ili Reşadiye ilçesi, Sazak Mevkiinde yol kontrol görevi yapan askeri araca teröristler tarafından açılan ateş sonucu, araçta bulunan 1 Uzman Jandarma Çavuş, 1 Jandarma Onbaşı ve 5 Jandarma Er olmak üzere 7 güvenlik görevlisi şehit oldu, 1 Uzman Jandarma Çavuş ve 2 Jandarma Er yaralandı.

19 Haziran 2010: Hakkari Şemdinli'de Gediktepe Üst Bölgesine yapılan saldırı sonucu 11 asker şehit oldu, 18 PKK'lı öldürüldü.

14 Temmuz 2011: Diyarbakır'ın Silvan ilçesi kırsal kesiminde askere el bombalarıyla saldırıldı. Pusuda 13 asker şehit oldu, 7 asker yaralandı, 7 PKK militanı ise öldürüldü.

17 Ağustos 2011: Hakkari-Çukurca karayolunun 12 kilometresinde askeri konvoya IED (Doğaçlama Patlayıcı Düzenek) saldırısı yapıldı. 4 kez patlayan mayınlar yüzünden imha edilen BTR-80 tipi zırhlı personel taşıyıcının içindeki 11 asker ve 1 köy korucusu yaşamını yitirdi. 14 asker de yaralandı

18.10.2011: Hakkari'nin Çukurca ilçesinde teröristler gece saatlerinde çok sayıda yere silahlı saldırı gerçekleştirdi. Bu saldırıda 26 asker şehit düştü. 18 asker de yaralandı.

SİİRT SALDIRISI
PKK'nın 2011'de başlattığı ateşkesi sonlandırıp tekrar saldırılarını başlatmasının akabinde çözüm sürecinin Türkiye Hükumeti tarafından durdurulmasının sonucunda Türkiye'nin doğu ve güneydoğusunda PKK saldırıları artmış, 19 Ağustos 2015 tarihinde Siirt ile Pervari yol emniyeti için görevlendirilen jandarma ekiplerine ait zırhlı aracın geçişi sırasında saat 14.10 sularında PKK'lı militanlar tarafından daha önceden yol kenarına yerleştirilen el yapımı patlayıcının infilak ettirilmesi sonucu 8 asker hayatını kaybetmiştir.

DAĞLICA SALDIRISI
Güvenlik güçlerince Dağlıca, Yüksekova kırsalında, "Dağlıca-Yüksekova karayolu"nun ulaşıma açılması maksadıyla yürütülen operasyonda, daha önceden PKK mensubu bir grup militan tarafından yol kenarına yerleştirilen el yapımı patlayıcıların patlatılması ile Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ait iki zırhlı araç ağır hasar görmüş, Genelkurmay Başkanlığı resmi sitesi TSK.tr'den yapılan açıklamada zırhlı araçlarda bulunan 16 askerin hayatını kaybettiği, 6'sının hafif şekilde yaralandığı duyuruldu. Saldırıyı gerçekleştiren 150-200 kişilik grup, Yüksekova 3. Tümen Komutanlığı'ndan bölgeye takviye olarak sevk edilen 2 tank, 2 kobra ve 1 kirpiye de ilk saldırıdan 2 saat sonra 17.40'da saldırı düzenledi. Saldırıların ardından PKK mensubu grubun kullanıldığı belirlenen aralarında altı mağara, iki depo, üç barınma alanı ve 12 doçka mevziinin olduğu 23 hedefe saldırıyla aynı tarihte; 7 Eylül 2015 saat 09.00'dan itibaren Türk Hava Kuvvetleri'ne ait üç adet F-4 ve dört adet F-16 savaş uçağı ile ateş altına alınmıştır.

IĞDIR SALDIRISI
Dilucu Sınır Kapısı'nda görev yapan polisleri taşıyan servis minibüsünün geçişi sırasında PKK'lıların yol kenarına döşedikleri uzaktan kumandalı mayını infilak ettirmesi sonucu serviste bulunan 13 polis hayatını kaybetmiş, 1'i yaralanmış, saldırının 2015 Dağlıca saldırısının hemen ardından gerçekleştirilmiş olması kamuoyunda yoğun tepkilere neden olmuştur. Yaklaşık bir ton olduğu öğrenilen bombanın infilak etmesiyle birlikte araçlar havaya uçup parçalanmıştır.

ŞIRNAK ÇATIŞMALARI
Çözüm sürecinin durdurulmasının ardından başlayan çatışmalar sonrası PKK militanlarınca Silopi ve Cizre ilçelerinde mahallelere hendekler kazılmış, bu gelişmelerin ardından ildeki birçok mahallede sokağa çıkma yasakları ilan edilmiş, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), çatışmanın olduğu mahallelere tank ve zırhlı araçlarla birlikte 10 bin asker göndermiştir. Askeri kaynaklar tankların patlayıcı tuzaklanmış barikatları yıkmak için kullanıldığını belirtmiş, ordu birlikleri mahallelere girerek bu barikatların bulunduğu bölgelere top atışları yapmış ve çıkan çatışmalar sonucu aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu birçok kişi yaşamını yitirmiştir.

DİYARBAKIR ÇATIŞMALARI
Sur kuşatması

Diyarbakır'un merkez Sur ilçesindeki 15 mahalleden 6 tanesi kuşatmaya alınmış, sıkıştırılan PKK mensupları Aralık 2015-Mart 2016 arasındaki çatışmalarda etkisiz hale getirilmiştir.

Çınar saldırısı
13 Ocak 2016 tarihinde Türkiye'nin Diyarbakır ilinin Çınar ilçesinde PKK tarafından Çınar İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne düzenlenen bombalı araç, roketatar ve uzun namlulu silahlarla gerçekleşen eylemi. Emniyet Müdürlüğü binası içerisinde polis lojmanları da bulunuyordu. Binada ağır hasar oluştu. Diyarbakır Valiliği'nin yaptığı ilk açıklamaya göre 5 kişi hayatını kaybetti, 39 kişi yaralandı. Enkaza dönen hizmet binası içerisinde hayatını kaybedenler arasında bir çocuk ve bir kadınının da olduğu belirtildi. Olay sonrasında PKK'lılar ile Türk Polisi arasında çıkan çatışmada 8 PKK'lı ölü ele geçirildi. Daha sonradan bir kişinin daha cansız bedeni bulundu.
Yorum Yazın
deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler bahis siteleri