TİC Holding Header
  • USD 32.34
  • EUR 34.879
  • Altın 2392.52
  • BIST 100 10276.88
  • Genel

22 Ekim Dünya Kekemelik Günü

Kekemelik, konuşmanın doğal akışının kesintiye uğraması olarak tanımlanabilir.
Bireyin istemsiz olarak sesleri uzatması, sesleri, heceleri, sözcükleri üretmede zorlanması, ses eklemesi yada tekrarlaması şeklinde sorunların gözlendiği bir konuşma sorunudur.

Kekemelik dil ve konuşma gelişiminin ilk yıllarında (2-5 yaş), cümle kurmaya başlanıldığı yıllarda ortaya çıkmaktadır. Erkelerde, kızlardan 3-4 kat daha fazla görülmektedir. Her 100 çocuktan 4’ünde erken dönem kekemelik belirtisi görülmektedir. Görülme sıklığı, ergenlere ve yetişkin nüfusa bakıldığında %1-2 oranında gözlenirken, okul öncesi dönemde %4-5 olarak belirtilmekte bu oranın 4-6 yaş arasında %15’lere ulaşmaktadır.

Dil ve konuşma gelişiminin ilk yıllarında başlayan kekemeliğe gelişimsel bir sorun denilebilir çünkü kekemelik belirtileri büyük oranda dil ve konuşma gelişiminin en yoğun olduğu erken yaşlarda ortaya çıkar. İlerleyen yaşlarda görülen edinimsel kekemelik daha çok nörojenik yani sinirsel problemlerde ortaya çıkar.

Nedeni henüz saptanamamakla birlikte kekemelik sanılanın aksine psikolojik bir sorun değildir veya psikolojik bir sorundan ötürü ortaya çıkmaz. Kekemeliğin ortaya çıkışı psikolojik olarak görülmese de ortaya çıktıktan sonra psikolojik faktörler olumlu ya da olumsuz etkiler.

Yaklaşık her kekeme 4 çocuktan biri kendiliğinden iyileşmeyen gruba gireceği düşünüldüğünde ve hangi çocuğun bu gruba gireceği bilinmediği için erken dönemde terapi uygulanması gerekmektedir. İlk ortaya çıktıktan sonra 3 yaşa kadar ailenin ve çocuğun kendisinin terapiye ihtiyaç duyduğu ve hazır olduğu zamana kadar bir süre beklenebilir. Halen devam etmekte ise terapiye başlanabilir. Aile – terapist – birey – bireyin çevresinin ortak kararı olmalıdır.

Hangi terapi tekniğinin ya da yönteminin uygulanacağı terapistin yönelimine, eğitimine ve kekemeliği olan çocuğun ihtiyacına, özelliklerine ve ailenin özelliklerine göre değişir. Yaş ilerledikçe kekemelik terapisi hem terapist hem de birey için zorlaşır. Terapiye erken başlamak ve uzun süreli bir terapiyi göze almak kekemeliğin kontrol altına alınmasını kolaylaştıracaktır.

Terapi dışında evde ve diğer ortamlarda ailelerin yapabilecekleri bazı davranışlar vardır. Çocuğun akıcı (pürüzsüz) konuştuğu anlar üzerinde durulmalı, nasıl söylediğine değil ne söylediğine yoğunlaşmalı, konuşmada sıra verilmeli ve sabırla beklenmeli, yüz ifadeleri jest ve mimikler destek verici olmalı, endişeli bir yüz ifadesinden kaçınılmalı, duygular konuşulabilmeli, çocuk konuşması hakkında rahatsızlık dile getirdiğinde (3 yaşında bile olsa) hiçbir şey yokmuş gibi davranılmamalı, çocuğun farklı ortamlara girmesinden kaçınılmamalı, çocuk bütün yaşıtlarının bulunduğu ortamlarda bulunmalı ve terapide öğrendiklerini bu ortamlara aktarmalı. Aile ortamı gürültülü bir ortam olmamalı, her birey sıra almayı, diğerini dinlemeyi, sözünü kesmemeyi, gürültüsüz sohbeti öğrenmeli, bu konuda çocuğa model olmalı. Konuşmaya basit cümleler çocuğun rahatlıkla telaffuz edebileceği sözcüklerle başlanılmalı, olabildiğince yavaş konuşulmalı, konuşmasını bitirmesini beklenilmeli ve ardından kısa bir süre bekleyip konuşmaya başlanılmalı. Akıcılığı sağladıkça çocuğun kendine güveni artacaktır. Akıcı olmadığı zaman bunun çocuğa hissettirilmemesi ama sanki akıcıymış gibi de davranılmaması gerekmektedir. Ailelerin çocuklarının bu durumuna yaklaşımlarında çeşitli hatalı tutum ve davranışları görülebilmektedir. Aile öykülerinde sakin ol, heyecanlanma, üzülme, dur ben söyleyeyim (yerine konuşma),sözünü tamamlama, konuşmasına izin vermeme, konuşmasını düzeltme, üzülmesin diye kekelediğinde ödüllendirme gibi olumsuz tutum ve davranışlardan sakınmak gerekir.

Kekemeliği olan bireylere bir hasta gibi davranmadan konuşmalarının biçimine değil içeriğine dikkat edilmeli, iletişimde bu vurgulanmalı ve ne kadar önemli şeyler söylediği ona hissettirilmelidir.
Yorum Yazın
deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler bahis siteleri