TİC Holding Header
  • USD 32.276
  • EUR 34.701
  • Altın 2405.269
  • BIST 100 10305.19
  • Röportaj

UNİCEF Çocuk Koruma Sorumlusu Eylen Şavur OGUNhaber'e konuştu

OGUNhaber olarak Dünyada ve Türkiye'de çocuklara yönelik şiddet ve çocuk hakları üzerine UNİCEF Çocuk Koruma Program Sorumlusu Eylen Şavur ile konuştuk.
UNİCEF Çocuk Koruma Sorumlusu Eylen Şavur OGUNhaber'e konuştu
OGUNHABER - Dünyamızda artan yoksulluk ve savaşlar geçmişte olduğu gibi günümüzde de sayısız mağdurlar yaratmaktadır. Bu durumun istisnasız en önemli mağduru ise çocuklardır. Savaşın ve yoksulluğun yanı sıra, çocukları mağdur eden bir diğer etkende farklı alanlarda ve şekillerde karşımıza çıkan şiddettir. Sadece Türkiye'de değil tüm dünyada çocuklara yönelik şiddeti, çocuk hakları ve çocuğa yönelik şiddeti önleyecek çalışmalar ile ilgili UNİCEF Çocuk Koruma Program Sorumlusu Eylen Şavur ile konuştuk.

OGUNhaber olarak gerçekleştirdiğimiz röportaj:

Başlangıç olarak şiddete maruz kalan çocuklar ile ilgili fikirlerinizi öğrenmek istiyorum...
Çocuğa yönelik şiddet malesef bugun hem dunyada hem de Türkiye de karşılaştığımız en temel sorunlardan biridir. Bu konudaki veriler, dünya genelinde yapılan çalışmalar durumun göründüğünden daha ürkütücü boyutta olduğunu gösteriyor. Son yıllarda, dünyanın birçok ülkesinde çocuğa karşı şiddet ile mücadele etmek için çalışmalar yapılmış ve yeni mekanizmalar tanımlanmıştır. Ancak çoğu zaman çocuklar için gerçeklik değişmemiştir.

UNICEF değişimin çok yavaş olduğu bu alandaki durumun genel resmini çizmek için geçtiğimiz günlerde 190 ülkede yaptığı bir araştırmasını kamuoyu ile paylaştı. “Açık Görüş Alanında Gizlenen” başlıklı UNICEF raporu tüm dünyada 20 yaşından küçük yaklaşık 120 milyon kız çocuğunun yani her 10 kız çocuktan birinin zorla cinsel ilişkiye ya da zor kullanılan diğer cinsel durumlara maruz kaldığını göstermektedir. Bununla beraber tüm dünyada cinayete kurban gidenlerin beşte birinin çocuklar ve 20 yaşından küçük ergenler olduğunu göstermiştir. Oluşan şiddet kültüründen en çok çocuklar etkilense de maalesef zaman zaman birbirlerine karşı da şiddet gösterdiğini ortaya koymaktadır. 13-15 yaşlarındaki her üç çocuktan biri okullarında zorbalığa maruz kalmaktadır. Araştırmanın ortaya koyduğu bir başka gerçekte; 58 ülkede çocukların yaklaşık yüzde 17’sinin ağır fiziksel cezalara maruz bırakıldığıdır. Bu cezalar kafaya, kulaklara, yüze vurmak olarak seyreden sert darbelerdir.

Şiddete ilişkin tutumların detaylarına bakıldığında resmin bir başka boyutunun ortaya çıktığını maalesef üzülerek görmekteyiz. 15-19 yaşlarındaki tüm kızların yarıya yakını yani yaklaşık 126 milyonu bir kocanın belirli durumlarda karısını dövmeye hakkı olduğunu düşünmektedir.

Şiddetin ‘normal ve kabul edilebilir olarak algılanması’ sadece çocuk için değil içinde bulunulan toplum içinde risk teşkil ettiği unutulmamalıdır. Şiddetin mağduru olan çocukların korunmasında yetişkinlere çok rol düşmektedir. Yetişkinler arasında şiddetin hiçbir şeklini kabul etmeyen bir toplum, çocuğa karşı şiddeti de kabul etmemelidir.

Peki bu korkunç şiddet tablosunun ortaya çıkmasının sebepleri nelerdir?
Şiddetin altında birçok neden yatmaktadır. Toplumun geneline yayılmış çocuğa karşı şiddetin gerekli ve kabul edilebilir olduğu biçiminde bir sosyal algı bulunmaktadır. Çocuklara neyin doğru ve neyin yanlış olduğunu öğretmek için şiddetsiz, alternatif yollar teşvik edilmesi gerektiği konusu bilinmemekte ya da uygulanmamaktadır. Çocuğa karşı şiddetin gerekli veya kabul edilebilir olduğu biçimindeki sosyal algı değiştirilmediği sürece kalıcı bir değişim beklemek doğru olmayacaktır.

Bununla beraber önleme mekanizmalarının etkin şekilde çalışmaması ya da beklenilen şekilde çalışmaması, ailelerin ve çocukların şiddetle mücadele etmek ile ilgili gerekli bilgi ve donanıma sahip olmaması bir başka önemli nedendir. Şiddetle mücadele için bugün tüm ilgili kurumların, sivil toplumun, ailelerin ve çocukların içinde yer aldığı kapsamlı bir strateji ve gerçekçi bir eylem planı eksikliğini hissetmekteyiz.  

Şiddetin ortaya çıktığı durumlarda profesyonellerin hangi adımları izleyeceği, nasıl bildireceği, çocuğun yüksek yararı için neler yapılması gerektiğine dair bilgi eksikliklerini de sorunlar arasında saymak mümkün. Elbette bunun bildiği durumlarda müdahale için uygun mekanizmaların var olmaması da söz konusu olabilmektedir.

Çocuk için koruyucu ve önleyici tedbirlere her alanda ihtiyaç duyulmaktadır. Çocukların kendi haklarından haberdar olması, yetişkinlerin de hak temelli bir destek sunması sorunun çözümde çok önemli olacaktır.

Çocukların kendilerini nasıl koruyacaklarını bilmemeleri ya da sorun yaşadıklarında nereye başvuracaklarını bilmedikleri durumları da görebilmekteyiz. Çoğu zaman çocuk dostu olmayan sistemler çocukların şiddeti gizli tutmalarına da neden olabilmektedir. Bunların yanında geniş kapsamlı araştırma ve verilere de ihtiyaç duymaktayız. Eğer sorunu açıklıkla ortaya koyamazsak çözümlerde eksik kalacaktır.

Çocuk hakları ve çocuğa şiddeti önleme konusunda yeteri kadar çalışma yapılıyor mu peki? Ne gibi çalışmalar?
Şiddetin önlenmesi toplumun her kesiminin sorumluluğudur. Bu nedenle bugün şiddetle mücadele ile ilgili yapılması gerekenler yapıldı mı sorusuna cevap verebilmek için toplumun her kademesinde yapılması gerekenlere dönüp bakmak doğru olacaktır.

Bu konuda atılan çok önemli adımlar vardır. Türkiye’de çocuklar, STK’lar ve ilgili Bakanlıklar ile Çocuğa Karşı Şiddeti Önleme Ulusal Eylem Planı hazırlanmaktadır. En kısa zamanda hayata geçeceğini umuyoruz. Bu konuda uzun yıllardır yapılan hazırlık çalışmaları bulunmaktadır.

Devletin farklı kademelerinde uzmanların hizmet içi eğitimlerinde ‘Şiddetle Mücadele’nin önemli bir başlık olduğunu görmekteyiz. Çocuğa Karşı Şiddetin Önlenmesi alanında 67 STK’nın içinde bulunduğu UNICEF’in desteklediği bir ortaklık oluşturulmuştur. Sivil toplum örgütlerinin şiddetin önlenmesi alanında çok önemli katkıları bulunmaktadır. Koruyucu, önleyici hizmetlerin bir öncelik olarak devletin gündeminde olduğunu görmek sevindirici adımlardır. Ancak atılması gereken çok sayıda adım bulunmaktadır.

UNICEF aynı zamanda Çocuk Hakları Komiteleri aracılığıyla, yani 81 ilde çocukların oluşturduğu komiteleri ile çocukların seslerini duyurmaları konusunda onlara destek sağlamakta, çocukların görüş ve önerini yansıtmaları için kolaylaştırıcı olmaya çalışmaktadır. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bugün bu il komitelerinin çalışmalarını koordine etmektedir.

Bildiğiniz üzere biz bu yıl tüm Dünya’da Türkiye’nin de imzacı olduğu Çocuk Hakları Sözleşmesinin 25. Yılı kutlamaktayız. Bu yıl tüm dünyada şiddetin önlemesi adına yapılan başarılı çalışmaların değerlendirilmesi, atılacak adımların belirlenmesi için önemli bir yıl olacaktır. Bugün şiddetin önlenmesi adına geçtiğimiz 25 yıldan farklı olarak ne yaptığımızı yani bugünün çocuklarının 25 yıl öncesinin çocuklarından daha güvenli, daha korunaklı bir dünya yaşıyor mu soruna cevap arayacağımız bir yıl olacaktır.

Şiddeti önlemeye yönelik daha kalıcı neler yapılabilir? Bu konuda önerileriniz var mı?
UNICEF, ailelerden hükümetlere kadar bir bütün olarak toplumun çocuklara yönelik şiddeti önleyebilmesi ve azaltabilmesi için altı önemli strateji önermektedir. Tutum ve normların değiştirilmesine yönelik bu stratejiler arasında şunlar yer almaktadır. Ebeveynlerin desteklenmesi ve çocukların yaşam becerileriyle donatılması, tutumların değiştirilmesi,  yargı, ceza ve sosyal sistemlerin ve hizmetlerin güçlendirilmesi, şiddetin insani ve sosyoekonomik maliyeti konusunda kanıtlar getirilmesi ve farkındalık yaratılmasıdır.

Toplumu değiştirmek, çocuğa ve kadına karşı şiddeti azaltmak sistemli ve gerçekçi adımları gerektirir.

Çocuklar için adımlar atılırken unutulmaması gereken en önemli nokta çocukların katılımını sağlamak ve onları da çözümün parçası haline getirmektir.
Yorum Yazın
deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler bahis siteleri