Evde kalmış Gıda Mühendisleri!
Yazıma başlamadan önce, öncelikle evinde kadro bekleyen ya da gittiği kapıdan geri çevrilen bir meslek grubu olan Gıda Mühendislerine teşekkür ediyorum.
Neden mi?
Bana mail yolu ile ulaşıp bilgilendirdikleri için…
Sonsuz Teşekkürler…
“Murat Bey öncelikle tekrar çok teşekkür ederim.
Biliyorsunuz ki nisan ayında atamalar var. Yani şu süreç bizim için gerçekten çok önemli.
Sayın Başbakanımızın son günlerdeki açıklamalarında gıda güvenliğine önem verileceğini belirttiği ve her gün zehirlenme haberleri aldığımız, birçok hile ve tağşiş yapan firmaların açıklandığı şu günlerde, gıda mühendisine bu kadar ihtiyaç varken biz aylardır umutsuz bir şekilde atama bekliyoruz.
Hiç bir açıklama da yapılmıyor.
Gönderdiğim dosyada tüm bilgiler mevcut.
Okuduğunuzda ne kadar haklı olduğumuzu göreceksiniz.” /Sedef Türsen Gıda Mühendisi
Yukarıda aldığım Mail okuduğunuz gibi Sedef arkadaşımızdan gelmiş, kendisi diğer gıda mühendisleri gibi işsiz kalmış mağdur bir arkadaşımız…
Şimdi diyeceksiniz ki, efendim Türkiye’de milyonlarca işsiz Üniversite mezunu arkadaş var, neden özellikle gıda mühendisleri?
Hemen buna açıklık getirelim!
Gıda demek insan sağlığı demektir, insan sağlığının olduğu her yerde biz yazarların da olması mecburiyet ve önem arz etmektedir…
Öncelikle Türkiye genelinde ne kadar sağlıksız ortamlar da üretim tesislerinin olduğunu hepimiz tahmin edebiliyoruz…
Gıda zehirlenmelerin ölen binlerce insanımız var!
Gelişen dünya teknolojisinde lastik botla çiğneyerek hala gıda üretimi yapan firmaları biliyoruz!
Daha çok kısa bir zaman önce Eşek’leri kesip bize gıda diye yutturmaya çalışan firmaların varlığından çok azımız haberdar oldu!
Silikonlu domatesinden tutun da, su enjekte edilen tavuğa, küflü peynirden elde edilen krem peynirlerine kadar tarihi geçmiş ürünlerin yeniden ambalaj edilmiş bir şekilde evlerimize girdiğini birçoğumuz bilmiyor bile!
Devlet denetleme teşkilatı, Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı’nın her yere yetişemediğini, kaçak üretimler yapılıp resmi faturalı ürünlere çevrildiğini bildiğimiz halde bizi ilgilendiren bu konu hakkında hiçbir şey yapmıyoruz ve maalesef yapamıyoruz…
Sayın Bakan Mehdi Eker’in Bakanlığı çatısı altına aldığı 1200 Gıda mühendisi 70 milyon nüfuslu Türkiye Cumhuriyetine yeteceğini düşünüyorsak yanılıyoruz…
Bozuk gıda demek ölüm demek, hastalık demek, kanser demektir!
TÜİK verilerine göre; 2002 yılında kansere bağlı ölüm %12 iken, bu oran 2014 yılında %21'e ulaşmıştır…
Veriler bu denli hızlı bir şekilde artarken, sağlığın en başında olan Gıda Mühendislerinin okuldan mezun olup açıkta kalması Türkiye’nin kocaman bir ayıbıdır…
Onlar illa ki Devlet içerisin de bir yere yerleşelim de demiyorlar!
Sadece denetimlerin artmasını, gıdanın vatandaş üzerindeki sağlık etkisinin önemsenmesini…
Üretim yapan firmaların daha çok mühendise iş imkânı sağlayıp düzgün üretim yapmasını istiyorlar!
Benim çözüm önerim ise; Devlet bünyesi ve adı altında özellikle sanayileşmiş büyük Şehirlere Gıda Mühendis’lerinin bulunduğu merkezler kurarak, laboratuarlar oluşturmaktır! Halk’ın ücretsiz ulaşabildiği devamlı kullandığı gıdalarını test ettirebileceği bağımsız kurumların açılmasıdır!
Hem bu arkadaşlarımıza yeni iş imkânları sunulur, hem de her geçen yıl çoğalan Kanser ve bozuk gıdalarla bulaşan ve bağışıklık sistemini bozan hastalıkların önlenmesi sağlanır!
Twiter’de paylaştığım gibi mevzu aslında önemsenecek kadar derindir! Gıda terörü hepimizin sorunudur!
Lakin mevzuu çözecek kurum ise Devletin Bakanlığıdır!
Bu arada; Gıda terörü vakasıyla karşılaştığınız da lütfen Alo 174’e derhal ihbarda bulunun “Aman başkaları yapıyordur zaten ben hiç uğraşamam” demeyin, çocuğunuz ve sizin sağlığınız için kimse uğraşmıyor bunu bilin ve artık harekete geçin. (Tuğba Bülbül - Gıda mühendisi)
Bana mail yolu ile ulaşıp bilgilendirdikleri için…
Sonsuz Teşekkürler…
“Murat Bey öncelikle tekrar çok teşekkür ederim.
Biliyorsunuz ki nisan ayında atamalar var. Yani şu süreç bizim için gerçekten çok önemli.
Sayın Başbakanımızın son günlerdeki açıklamalarında gıda güvenliğine önem verileceğini belirttiği ve her gün zehirlenme haberleri aldığımız, birçok hile ve tağşiş yapan firmaların açıklandığı şu günlerde, gıda mühendisine bu kadar ihtiyaç varken biz aylardır umutsuz bir şekilde atama bekliyoruz.
Hiç bir açıklama da yapılmıyor.
Gönderdiğim dosyada tüm bilgiler mevcut.
Okuduğunuzda ne kadar haklı olduğumuzu göreceksiniz.” /Sedef Türsen Gıda Mühendisi
Yukarıda aldığım Mail okuduğunuz gibi Sedef arkadaşımızdan gelmiş, kendisi diğer gıda mühendisleri gibi işsiz kalmış mağdur bir arkadaşımız…
Şimdi diyeceksiniz ki, efendim Türkiye’de milyonlarca işsiz Üniversite mezunu arkadaş var, neden özellikle gıda mühendisleri?
Hemen buna açıklık getirelim!
Gıda demek insan sağlığı demektir, insan sağlığının olduğu her yerde biz yazarların da olması mecburiyet ve önem arz etmektedir…
Öncelikle Türkiye genelinde ne kadar sağlıksız ortamlar da üretim tesislerinin olduğunu hepimiz tahmin edebiliyoruz…
Gıda zehirlenmelerin ölen binlerce insanımız var!
Gelişen dünya teknolojisinde lastik botla çiğneyerek hala gıda üretimi yapan firmaları biliyoruz!
Daha çok kısa bir zaman önce Eşek’leri kesip bize gıda diye yutturmaya çalışan firmaların varlığından çok azımız haberdar oldu!
Silikonlu domatesinden tutun da, su enjekte edilen tavuğa, küflü peynirden elde edilen krem peynirlerine kadar tarihi geçmiş ürünlerin yeniden ambalaj edilmiş bir şekilde evlerimize girdiğini birçoğumuz bilmiyor bile!
Devlet denetleme teşkilatı, Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı’nın her yere yetişemediğini, kaçak üretimler yapılıp resmi faturalı ürünlere çevrildiğini bildiğimiz halde bizi ilgilendiren bu konu hakkında hiçbir şey yapmıyoruz ve maalesef yapamıyoruz…
Sayın Bakan Mehdi Eker’in Bakanlığı çatısı altına aldığı 1200 Gıda mühendisi 70 milyon nüfuslu Türkiye Cumhuriyetine yeteceğini düşünüyorsak yanılıyoruz…
Bozuk gıda demek ölüm demek, hastalık demek, kanser demektir!
TÜİK verilerine göre; 2002 yılında kansere bağlı ölüm %12 iken, bu oran 2014 yılında %21'e ulaşmıştır…
Veriler bu denli hızlı bir şekilde artarken, sağlığın en başında olan Gıda Mühendislerinin okuldan mezun olup açıkta kalması Türkiye’nin kocaman bir ayıbıdır…
Onlar illa ki Devlet içerisin de bir yere yerleşelim de demiyorlar!
Sadece denetimlerin artmasını, gıdanın vatandaş üzerindeki sağlık etkisinin önemsenmesini…
Üretim yapan firmaların daha çok mühendise iş imkânı sağlayıp düzgün üretim yapmasını istiyorlar!
Benim çözüm önerim ise; Devlet bünyesi ve adı altında özellikle sanayileşmiş büyük Şehirlere Gıda Mühendis’lerinin bulunduğu merkezler kurarak, laboratuarlar oluşturmaktır! Halk’ın ücretsiz ulaşabildiği devamlı kullandığı gıdalarını test ettirebileceği bağımsız kurumların açılmasıdır!
Hem bu arkadaşlarımıza yeni iş imkânları sunulur, hem de her geçen yıl çoğalan Kanser ve bozuk gıdalarla bulaşan ve bağışıklık sistemini bozan hastalıkların önlenmesi sağlanır!
Twiter’de paylaştığım gibi mevzu aslında önemsenecek kadar derindir! Gıda terörü hepimizin sorunudur!
Lakin mevzuu çözecek kurum ise Devletin Bakanlığıdır!
Bu arada; Gıda terörü vakasıyla karşılaştığınız da lütfen Alo 174’e derhal ihbarda bulunun “Aman başkaları yapıyordur zaten ben hiç uğraşamam” demeyin, çocuğunuz ve sizin sağlığınız için kimse uğraşmıyor bunu bilin ve artık harekete geçin. (Tuğba Bülbül - Gıda mühendisi)
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
