Yıl; 1953, 3 Nisan Gece Yarısı...

Trajik tarih sayfalarının arasında bir de aşk hikâyesi bulunuyor. Kim bilir kaç aşk hikâyesinden sadece biri.

 

İnanılmaz duygulandım, inanılmaz kötü hissettim kendimi. Kendimi o anda orada, o yaşanmışlığın içinde hissettim en derinden. Bu olay yazıyla aktarıldığında ne derece aynı yoğunluğu hissettirir bilmiyorum ama yine de paylaşmak istedim...

 

Güzel kız, gönlünü deniz astsubayı delikanlıya kaptırmıştır. Okul bitecek ve evleneceklerdir.

 

Nihayet okul biter, mezun olmuştur delikanlı, ancak boynu bükük gelir genç kızın yanına. Delikanlının tavrından kız şüphelenir. Ancak o'nun derdi başkadır. Denizaltıda görevli olmasından dolayı üzgündür. Ve sevdiği kıza, uzun süre görüşemeyeceklerini ve eğer ayrılmak isterse anlayabileceğini söyler. Genç kız, onu çok sevdiğini ve görüşemeseler dahi, sonsuza kadar bekleyeceğini söyler sevdiğine.

 

Delikanlı mutlulukla gülümser ve cebinden bir fener ve mors alfabesi çıkartır. ''Eğer mors alfabesini öğrenirse, Nara burnundan her geçişlerinde önceden haber vereceğini ve böylece ışıkla da olsa haberleşebileceklerini, zira oradan geçerken kısada olsa denizin üzerinden yol alacaklarını'' ifade eder. Genç kız hemen işe koyulur, mors alfabesini ezberlemek için.

 

Babadan gizli, annenin haberi var. Biliyor anne kızının sevdasını. Hatta tüm harçlığını pillere yatırır, biran da olsa sevdiğiyle haberleşebilmek uğruna. Nihayet sevdiğinden haber gelir.

O cuma günü, saat tam 11'de Nara burnu açıklarından geçeceklerdir  ve sadece ışıkla da olsa sevdalarını tekrarlayacaklardır, birbirlerine, denize, gökyüzüne ve tüm filoya.

 

Ve cuma günü gelir. Genç kız tam saatinde oradadır. Nihayet denizaltı görünür ve genç kız ezberlediği gibi feneriyle ''SENİ SEVİYORUM'' der sevdalısına. Denizaltının küpeştesinde duran gemiciler görürler bu mesajı. Bağrışırlar aralarında. Delikanlı hemen komutanının yanına gider ve izin ister, izin alabilirse sevdiğine cevap verecektir. Komutan ''ne feneri evlat, geç projektörün başına'' der. Genç sevinçle cevap verir sevdiğine ''SONSUZA KADAR''.

 

Genç kız mutlu evine döner. Aradan 1,5- 2 ay geçer. Seferde olan genç arar tekrar genç kızı. ''Sevgilim, bu cumartesi tam gece yarısı yine aynı yerden geçeceğiz. Yalnız dikkat et, kalabalık bir filo. En önde biz varız. Bütün herkese anlattım bizi. Herkes hayran bize'' der mutlulukla.

 

Cumartesi gece yarısı olur sonunda. Genç kız heyecanla bekler sevdiğini tepede. Nihayet görünür ilk denizaltı burunda, genç kız alır hemen fenerini eline başlar mesajına.''SENİ SEVİYORUM''.

 

Ancak bilmediği bir şey vardır ki; sevdiğinin de içinde bulunduğu deniz altı, buruna gelemeden İsveç bandıralı bir şileple çarpışmıştır.

 

Filonun 2. denizaltısındaki subaylar görürler mesajı. Komutanlarına haber verirler, gerçekten anlatılan hikâye doğruymuş demek. Doğruymuş demek deniz subayıyla, genç kızın sevda hikâyeleri. 

 

2. Denizaltının komutanı kıza cevap vermelerini emreder, subaylarına. Madem yanlışlıkla onlar görmüşlerdi, genç kızın umudunu kırmamak lazımdı. Cevap verilir ''SONSUZA KADAR''.

 

Bu arada çarpmanın etkisiyle deniz altı gittikçe suyun derinliklerine gömülüyordu, ağır ağır.

Ve ümitler her geçen dakika azalıyordu denizcilerin arasında.

 

İşte mürettebatla yapılan son telsiz konuşması;

â€'' Alo Dumlu.


â€'' Evet, Dumlu.


â€'' Ben Üsteğmen Suat.


â€'' Evet, efendim ben Selami.


â€'' Selami nasılsınız, biz geldik, şimdi bana durumu anlat.


â€'' Efendim dizellerden yara aldık, manevra dairesinde yangın çıktı, bataryayı
sıfıra alarak kıç torpido dairesine geçtik, şimdi manevra dairesi su ile dolu.


â€'' Kaç kişisiniz orada?


â€'' 22 kişiyiz.


â€'' Diğer dairelerle irtibatınız var mı?


â€'' Yarım saat evvel kıç batarya dairesi ile konuştum, şimdi cevap vermiyorlar.


â€'' Merak etmeyin ‘Kurtaran' geldi biz buradayız.


â€'' Efendim manometre 267 kadem gösteriyor doğru mu?


â€'' Selami Kurtaran geldi şimdi kurtarma işine başlanıyor, ben biraz sonra yine gelirim.


â€'' Peki efendim...

Denizaltındaki subay ve astsubay ve erlerin tümüne korkunç gerçek söylendi; kendilerini su yüzüne çıkaramayacaklarını buna imkân olmadığını bildirildi. Artık kendilerine başta söylenen ''gerekmedikçe konuşmayın ve sigara içmeyin '' telkininin yerine ''konuşabilirler, türkü söyleyebilirler ve isterlerse sigara da içebilirler '' denildi. Bunu duyan kahraman denizcilerimizin son sözleri ''Sizler sağ olun! Vatan sağ olsun! '' oldu. O andan itibaren oksijen bitinceye kadar 72 saat hayatta kaldılar ve ''Ah, bir ataş ver cigaramı yakayım, sen sallan gel ben boyuna bakayım... '' türküsünü söyleyerek büyük bir tevekkülle son nefeslerini verdiler.

Son sözleri ''Vatan Sağ Olsun! '' diyerek şehit olan 81 denizcimiz bugün Çanakkale Boğazı'nın derinliklerinde ebedi uykularındalar.

Vatan sağ ve onlara minnettardır, huzur içinde uyusunlar!

 

 

 

 




CRA 28.Ağustos.2009 Cuma - 02:38:00

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler bahis siteleri