Çinli siyaset bilimci Zhou Chengyang, Amerika Birleşik Devletleri’nin yakın zamanda açıkladığı güncellenmiş Ulusal Güvenlik Stratejisinin, Washington’un uzun yıllardır sürdürdüğü küresel hegemonya anlayışında belirgin bir değişime işaret ettiğini söyledi. Zhou’ya göre bu strateji, ABD’nin dış politikada ve güvenlik yaklaşımlarında köklü bir dönüşüm sürecine girdiğini ortaya koyuyor.
“ABD yeni bir stratejik döneme giriyor”
Zhou, söz konusu güncellemenin ABD’nin dünya sahnesindeki konumlanışında yeni bir dönemin başlangıcı olarak yorumlanabileceğini belirtti. Uzun süredir küresel düzeni şekillendirme iddiasında bulunan Washington’un, artık bu rolü daha temkinli ve sınırlı bir perspektifle ele aldığını ifade eden Zhou, bu yaklaşımın özellikle iç politikada artan ekonomik baskılar, bölgesel çatışmalar ve uluslararası maliyetlerin ağırlığından kaynaklandığını söyledi.
Uzman, stratejideki bu dönüşümün, eski ABD Başkanı Donald Trump döneminde sıkça gündeme gelen Monroe Doktrinine benzer bir dış politika çizgisini çağrıştırdığını vurguladı. Ona göre bu, ABD’nin küresel müdahalecilikten ziyade kendi ekonomik ve jeopolitik çıkarlarını daha dar bir çerçevede korumaya yöneldiğini gösteriyor.
Çin’e yönelik söylem yumuşadı
Zhou, yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi’nin en dikkat çekici yönlerinden birinin ABD’nin Çin’e yönelik tutumundaki değişim olduğunu belirtti. Daha önce raporlarda “en ciddi jeopolitik tehdit”, “birinci derece ulusal güvenlik riski” gibi sert ifadelerle tanımlanan Çin, bu kez daha ölçülü bir dille ele alındı.
Yeni stratejide Çin, “ABD’nin ekonomik geleceği için başlıca rakip” olarak nitelendiriliyor ve Washington’un önceliğinin askeri gerilimleri tırmandırmak yerine ekonomik rekabette üstünlük sağlamak olduğu belirtiliyor. Zhou’ya göre bu dil değişimi, her iki ülke arasında uzun süredir devam eden tansiyonun düşürülmesi açısından önemli bir işaret.
“ABD ticaret savaşıyla sonuç alamadığını anladı”
Zhou Chengyang ayrıca ABD’nin son yıllarda uyguladığı ticaret savaşları, gümrük vergileri ve Çinli şirketlere yönelik yaptırımların beklenen etkiyi yaratmadığını fark ettiğini söyledi. Washington’un bu yöntemlerle Çin’in ekonomik büyümesini durduramayacağını anladığını ifade eden Zhou, ABD’nin yeni stratejisinin bu gerçeklik üzerine inşa edildiğini belirtti.
Uzman, uzun vadeli ve kapsamlı bir Çin-ABD çatışmasının maliyetlerinin her iki ülke için de son derece yüksek olacağını, ancak özellikle ABD’nin böyle bir yükü taşımakta zorlanacağını vurguladı. Bu nedenle Washington’un stratejisini, doğrudan konfrontasyondan ziyade ekonomik, teknolojik ve endüstriyel rekabet temelinde şekillendirmeye yöneldiğini söyledi.
Küresel dengeler değişiyor
Zhou’ya göre ABD’nin stratejisindeki bu değişim yalnızca iki ülke arasındaki ilişkileri değil, aynı zamanda küresel jeopolitik dengeleri de yakından ilgilendiriyor. Washington’un hegemonik rolünü yeniden tanımlaması, uluslararası ilişkilerde daha çok kutuplu bir yapının ortaya çıkmasını hızlandırabilir.
Çinli uzman, bu dönüşümün ilerleyen dönemde ABD’nin Asya-Pasifik politikalarından NATO içindeki pozisyonuna, ekonomik ittifaklardan teknoloji savaşlarına kadar birçok başlıkta yeni denklemlerin oluşmasına yol açabileceğini belirtti.
